Bölüm Bir

212 16 3
                                    




Bölüm Bir

                  

Kütüphaneden ayrılmamın ardından saatler geçmişti. Tek odalı evime dönmüş, dudaklarımda silinmeyen bir gülüşle kendimi uykuya bırakmak üzereydim. Kapım birkaç kez sertçe çalındı. Gelenin kim olduğunu biliyordum. Yerimden kalkarak hızla kapıyı araladım. Arkama bakmadan yatağıma döndüğümde hâlâ gülümsüyordum.

"Talya neden adamın yanına gitmedin?" Sorgulayıcı kelimeleri, sert ses tonuyla bana ulaştığında yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan gözlerimi yumdum.

Karşımdaki adamın beni kıskanmasını isterdim. Beni başka adamlara göndermek yerine, gözümün çarpacağı her bir beden için bana kızmasını isterdim. Az da olsa umurunda olabilmeyi isterdim.

"Neden gülüyorsun?"

Gözlerimi yavaşça açtıktan sonra sırtımı soğuk duvara yasladım. Karşımdaki adamın çatık kaşlarına kısa bir süre baktım ve derin bir nefes aldım.

"Gidiyorum Çağrı..."

Adamım söylediklerimi anlamak adına sanki mümkünmüşçesine kaşlarını daha fazla çattığında gülümsedim. Söylediğim kelimenin altındaki imayı anlamasını bekledim.

"Nereye gidiyorsun?"

Yatağımın ucuna oturmasını izledim. Üstündeki ceketi çıkararak tekli koltuğa fırlatmasını sessizce bekledim.

"Hayatından çıkıyorum," diye fısıldadım yavaşça.

Şaşkın bakışları, pencereden çekilerek beni buldu. Ne söylediğimi yeni anlıyor gibiydi. Kafasında söylediklerimi toparlarken, yüz ifadesi yumuşadı. Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı.

"Kime âşık oldun?" Soğuk ses tonu irkilmeme sebep olurken, hafif gülümsemesi beni aşağılar nitelikteydi.

Bir süre cevap veremedim. Kime âşık olduğumu bile bilmiyordum. Ama aşk zaten bu değil miydi? Tanımadığın birine kapılmak değil miydi? Senin için ne yaptığını düşünmeden, canını ne kadar yakacağını umursamadan, kim olduğunu unutarak sevmek değil miydi? Âşık olduğum adam her kim olursa olsun, şu an karşımda duran adam kadar kirli olmadığını biliyordum. Olamazdı.

"Henüz kim olduğunu bilmiyorum," dedim bakışlarımı pencereye çevirirken.

Alaylı gülüşü kulaklarımı doldurduğunda, bana karşı çıkacağını biliyordum. Hiçbir zaman kararlarıma saygı duymazdı. Kendi doğrusunu bilirdi yalnızca. Yaptıkları her ne kadar yanlış olsa da, doğru olduğunu iddia ederdi inatla. Bir şekilde kendini kabul ettirmeyi başarırdı.

"Yapma Talya," diye fısıldadı yavaşça. "Seni pişman edeceğini biliyorsun. Seni üzecek. Bedenini tekrar rıhtımda bulmak istemiyorum. Seni tekrar güçsüz görmek istemiyorum."

Sözleriyle irkildim. Düşünceleri, dudaklarından dökülen kelimeleri gerçek miydi? Bilmiyordum. Şaşkın bakışlarımı gözlerine çevirdim. Söylediklerinin içten olduğuna inanmak adına ufak bir kırıntı aradım. Ama kendini gizlemeyi bilen adamım, yine hislerini gizledi benden. Artık 'benim' olmasını istemediğimi, 'onun' olamayacağımı içten içe biliyordum. Kelimeleriyle bana hislerimi unutturmasını istemiyordum.

"Talya, hata yapmanı istemiyorum."

Şaşkın bakışlarım üzerinde gezinirken, öyle güzel güldü ki bana, en ufak yalanına inandırabileceğini iliklerime kadar hissettim. İnandım ona. Bana bakışına, kelimelerine, gülüşüne inandım. Bakışları dudaklarıma kaydığında, ismimi fısıldadığında, beni sevdiğine de inanmak istedim. Ama beni asla sevmeyeceğini içten içe biliyordum. İnanmış gibi yaptım sadece, inanmak istiyormuş gibi değil...


Bugün 11.06.2016, taslağı bölümü yazdıktan hemen sonra kaydediyor, küçük bir not bırakıyorum. Bu bölümü ne zaman okuyabileceğiniz hakkında bir fikrim yok ama finalini yazdıktan sonra taslakları yayınlamayı planlıyorum. Umarım yazdıklarım ilginizi çekiyordur. Bana küçük bir yorum bırakmayı unutmayın.

-Büşra

Kirli DüşünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin