Bölüm On Sekiz

136 13 2
                                    



Bölüm On Sekiz

O gün, tozlu raflar, kitaplarını birkaç insanla sessiz bir huzur içinde paylaştı. Kütüphane saatler boyu içindeki sessizliği kırarken gün boyu gözüm ondaydı. Bana yapmam gerekenleri söylemek yerine, tek bir kez adımı söylemesini, benimle biraz sohbet etmesini bekledim. Elindeki işlerle uğraşırken, ara sıra dönüp bana gülümsemesini istedim. Yapmadı.

Zihnim tuhaf bir savaşın ortasındaydı. Alışık olduğum kirli yaşamdan çıkıp da, böylesine temiz bir ortamda bulunuyor olmak beni ürkütüyordu. Nefes alamıyor gibi hissediyordum. İçimde tuhaf bir boşluk vardı. Doldurulamayacağını haykırırken, göğsümde sızlıyordu. Kütüphanenin kapıları kapanıp ışıklar tekrar söndüğünde adımlarım, yeni odamı buldu.

"Neden yalan söylediğini bilmiyorum. Bilmekte istemiyorum." Ciddi bakışları kısa bir an gözlerimle kesiştikten sonra bana en uzak köşeye yürüdü.

"Ben gerçekten-"

"Bana tekrar yalan söylemeni istemiyorum."

Karşımdaki adam, başını arkasındaki duvara yasladıktan sonra gözlerini kısa bir an kapattı. Şaşkın bakışlarım, mükemmelliği karşısında hayranlıkla onu süzmeye başladığında gülümsedim.

İlk defa tanımak istediğim bir adam bakışlarını benden kaçırıyordu. Sözlerimi dinlemeyi reddediyor, gülümsemesini görmeme izin vermiyordu. Onu tanıyamıyordum. Hakkında her şeyi ezbere bilmek istediğim adama yabancıydım. O bana sormak istese, cevap veremeyeceğim onca kelimeye karşılık onu bilmek istiyordum. Çok az da olsa, beni sevmesini istiyordum. Ama sevmeyeceğini hissettim. Son zamanlarda kanımı donduran en acı his oldu bu...

"O gün, ben müzik dinlerken bir adamdan bahsetmiştin," diye başladı cümlesine. İlgisiz olmaya zorladığı bakışları yavaşça beni bulduğunda derin bir nefes aldım. "Seni kurtardığını söyledin."

"Beni kurtardı," diye onayladım içtenlikle.

Acı bir şekilde yutkunduğunda ademelması hafifçe titredi. Bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Konuşmasını bekledim. Bakışlarım hayranlığa dönüşüp onu sıkmadan, canımı acıtmasını bekledim. Eğer beni gerçekten sevmeyecekse, beni intihara sürükleyecek bir iki kelimeyi şimdiden söylemesini bekledim.

"Nerede o adam?"

"Onu arkamda bıraktım ve kaçtım."

"Neden arkanda bıraktın o adamı?"

Bakışlarım adamımın yüzünden ayrılıp, karşımdaki karanlık tabloyu bulduğunda irkildim. Yatağımın başucundaki balıkçı teknesi, fırtınanın ardında acı bir şimşekle parıldıyordu. Gülümsedim.

"Çünkü yıllar sonra, bakışlarını benden sakınan bir adama âşık olabildim."


Hikaye ya da yazım tarzım hakkında düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın lütfen. Teşekkürler. 

-Büşra

Kirli DüşünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin