Bölüm Beş
Kütüphanenin arka kapısını yavaşça tıklattıktan sonra sessizce beklemeye başladım. İçeriden küçük tıkırtılar geldikten saniyeler sonra kapı sessizce açıldı. Karşımdaki yaşlı adamın uykulu bakışları beni bulduğunda gülümsedim.
"Uyandırdığım için özür dilerim," dedim nazikçe. "Dün kapıda bir ilan gördüm. Kütüphanede çalışacak eleman arıyormuşsunuz."
Yalan söylüyordum. Daha önce bir kez geldiğim bu kütüphanede yatılı olarak çalışan birisi olup olmadığını bile bilmiyordum. Yalnızca çalışan birilerinin olmasını ve beni geri çevirmemelerini umuyordum. Karşımdaki adam düşünceli bir tavırla beni süzdükten sonra hafifçe gülümsedi.
"Karıştırıyor olabilir misiniz? Çalışacak bir elemana ihtiyacımız şuan için yok."
Bakışlarımı yere çevirdikten sonra derin bir nefes aldım. Burada kalmanın bir yolunu bulmalıydım. Eve bu kadar çabuk dönemezdim. Yeni bir hayata başlamalıydım...
"Ooo, Turgut Bey, erkencisiniz bugün..."
Tanıdık ses tonu kulaklarıma dolduğuna hızla başımı sağ tarafa çevirdim. Buradaydı. Onu bu kadar erken görmeyi beklemiyordum. Şaşkınca bakışlarımı gözlerine çevirdim. Dün kütüphanenin çatı katında yaptığı gibi beni görmezden geleceğini düşündüm. Ama beni şaşırtarak gülüşünü bozmadan başıyla beni işaret etti.
"Misafirin mi var?"
Yaşlı adam, sorusu karşılığında buruk bir gülümseme gönderdiğinde ne diyeceğimi bilemiyordum. Tüm kontrolümü kaybetmiş gibi dudaklarından dökülen kelimeleri takip ediyordum.
"Hanımefendi, iş ilanı için gelmiş," dedi yaşlı adam.
"Sonunda denizine dönüyor musun, kaptan?" Gülümseyen bakışları yaşlı adamın üzerinde sabitlendiğinde dikkati üzerime çekmek istedim. Ama yapamadım. Sessizce beklemeye devam ettim.
"Çocuklar yine şaka yaptıklarını düşünerek ilan yapıştırdılar herhalde..."
"Bunu bir işaret olarak algılamalısın bence Turgut Kaptan... Dinlenmenin zamanı geldi."
Yaşlı adam kısa bir süre düşündükten sonra kapıyı aralayarak ikimizi de içeri davet etti. Gergin bir şekilde gülümsedikten sonra küçük odanın içindeki hafif dağınık yatağa ve masaya göz attım. Masanın yanındaki sandalyelerden birine oturduktan sonra bakışlarımı yatağın ucuna oturan adama çevirdim.
"Dağınıklığımın kusuruna bakmayın çocuklar... Atay kütüphaneye çok sık gelir, seni buralarda pek görmedim kızım. İsmin ne?"
"İsmi Talya, bende onu ilk kez dün gördüm."
İsmimi hatırlıyor oluşunun verdiği mutlulukla, bakışlarımı yavaşça yanımdaki adama çevirdim. Gülümseyerek gözlerine baktıktan sonra tuhaf bir heyecanla, isminin Turgut olduğunu öğrendiğim adama baktım.
"Daha önce buraya gelmediğim için pişmanım, Turgut Bey. Keşke daha uzun zaman önce gelmiş olsaydım. Burası, çok huzurlu bir yer..."
Adam gülümseyerek başını salladıktan sonra kararsız bir şekilde bana baktı.
"Atay bu küçük kütüphaneden gitmemi istiyor, kızım. Eskiden bir balıkçı teknesinin kaptanıydım. Deniz kıyısında küçük bir kulübeye taşınmak istiyorum. Ama kütüphaneyi ardımda bırakmaya gönlüm el vermiyor."
Söylediklerinin ardından, tedirgin bir şekilde adamın yüzünü incelemeye başladım. Onu tanıyor olabileceğim hissi iliklerimi titretirken, derin bir nefes alarak oturduğum sandalyede öne kaydım. Ellerimi bacaklarımın arasına alarak, titrememi durdurmaya çalıştım. Ben kendimle savaşırken, iki adam konuşmaya devam ediyordu.
"Sen olmadan da bu kütüphane çalışmaya devam edebilir, Kaptan. Bana güvenmiyor musun?"
"Güvenmez olur muyum?"
Atay bana küçük bir bakış attıktan sonra Turgut Bey'e dönerek içten bir şekilde gülümsedi. "O hâlde gözün arkada kalmasın..."
Ruhumun titreyişi, gülümseyişiyle dindiğinde endişeli bakışlarımı kaçırarak derin bir nefes aldım. Hiçbir şey kötü gitmeyecekti. Bu adam, Çağrı'nın söylediği gibi beni incitmeyecekti. Kanayan yaralarımı tekrar saracaktı. İnanıyordum...
Merhabalar, daha önce yazdığım kısa hikayeyi okuyanlar bilir, normalde bu kadar uzun konuşma cümleleri yazmıyordum. Ama kurgu gereği böyle bir şey yapma ihtiyacı duydum. Umarım güzel olmuştur. Düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın, teşekkürler.
-Büşra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Düşünce
Historia Corta"İntihar ettim. Cesedimi balıkçılar bulmuş. Kirli bedenlerindeki zehri akıtıp, limana bırakmışlar beni. İlk o gün ölü uyandım. Sonra ölü olmaya zorlandım, ömrümce..." Talya, patronuyla sessiz bir anlaşma içerisindeydi. Birini ondan çok sevdiğinde...