Bölüm 2 / Av

67.1K 2K 120
                                    

Saçlarımı sinirle topuz yaptım ve aynı anda hızlıca iç çektim. "Ben çok sıkıldım."

Ty oynadığı oyundan gözlerini ayırmadan bana cevap verdi. "Bana ne."

Başka bir öfkeli iç çekişe hazırlanırken taktiğimi değiştirmeye karar verdim. "Hadi kalk seks yapalım bari."

"Yoo güzelim yoo. O numarayı bir kez yutarım."

Kaşlarımı çatarak oynadığı oyuna baktığımda her zamanki oyunu olan PES'i gördüm. Evet favori oyunuydu ve yıllardır oynamaya devam ediyordu.

"Kaç yaşına geldin, otuz mu?" dedim iğneleyerek. "Ve uğraştığın şeylere bak."

Bana cevap vermeden bir elini Joystick'ten çekti ve orta parmağını gösterdi. Bu onun dilinde 'git başımdan' demek oluyordu.

Otuz yaşında değildi tabii ki ama onu sinir etmeyi seviyordum. Uzun zamandır uyuyan oğluma bakmak üzere merdivenlere yöneldiğimde elim istemsizce karnıma gitti.

Ailemiz gittikçe genişliyordu. Tyler'ın beni oyuna getirerek hamile bırakmasının üzerinden dört ay geçmişti ve Skylar'da büyümüştü. İkisine nasıl yetişeceğim konusunda bir fikrim olmasa da elimden bir şey gelmiyordu. Olan olmuş, Hailey Tyler tarafından mağlup edilmişti. Altı çocuk konusunda iddialı olan erkek oyuncu- Aman ne diyorum ben. 

Sessizce odanın kapısını aralayarak beşiğe baktığımda oğlumun mışıl mışıl uyuduğunu sanıyordum. Ama duvara yapıştırılmış Beyoncé posterine hayran hayran bakmakla meşguldü bey'fendi!

"Tanrım sen Tyler'a akıl fikir ver, bu çocuğa da anne sevgisi aşıla," dedikten sonra beşiğe doğru koştum. Bebeği uyutan Tyler'dı ve dolayısıyla odaya en son giren de o'ydu. Bu işin arkasında tabii ki o vardı!

"Tyler!" diye bağırdım Skylar'ı kucağıma alırken. "Buraya hemen gelmezsen-"

"A-ov, annecik posteri gördü ha?" dedi arkamdan. Gözlerimi kısarak ona döndüğümde sırıttığını gördüm.

"Akıllanmayacaksın değil mi?" dedim ifademi bozmadan. Sırıtışı genişledi. 

"Her şey eğitim için Hailey. Her şey eğitim için."

Somurtmaya devam ettiğimi görünce üzüldü. Resmen üzüldü yani. Sırıtışı geldiği gibi yok oldu.

"Bana sürekli kızıyorsun," dedi ensesini ovalayarak. "Ben... Yani... Özür dilerim."

"Tanrı aşkına!" Söylediklerini kulağı duyuyor muydu acaba? "Tyler!"

"Gördün mü?" dedi aynı üzüntülü sesle. "Şimdi bile bağırıyorsun."

Gerçekten fazla mı abartmıştım acaba? Yani evet şu sıralar çok fena gergindim ama bunu umursadığını görmek... İçimi bir tuhaf etmişti.

Pişmanlıkla Skylar'ı tekrar beşiğe yatırarak 'sevgilisiyle' başbaşa bıraktım ve Tyler'a döndüm. "Af edersin," dedim ellerimi yanaklarıma koyarak. "Şu sıralar fazla gerginim."

Şu an hiç duygusal bir ana hazır değilim. O yüzden onu hızla geçerek odadan çıktım ve hızla merdivenleri inerek mutfağa indim. Peşimden geldi mi? Geldi tabii. Ne sandınız. 

Kalçamı pahalı tezgaha dayayarak -evet evet evde ucuz hiçbir şey yok- saatimle oynamaya başladım. 

Tyler birkaç uzun adımda yanıma gelerek sıkıca sarıldığında kollarım istemsizce beline dolandı. "Söyle. Ne istersen söyle. Ama üzülme. Seni böyle görmeye dayanamıyorum. Tamam mı? Sen mutsuz olma yeter ki. Ben her şeyi yaparım."

Walker Ailesi (Sarı Bela 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin