Bölüm 28 / Yine mi Sen

28.9K 1.4K 130
                                    

Düşünüyorumda bir insan bu kadar mı yakışıklı olur ya. Hayır yani adamın öyle ahım şahım bir güzelliği de yok ama ne bileyim. Sanki bir Orlando Bloom. Bir Brad Pitt, bir Johnny Depp benim gözümde. O derece diyorum.

Neden diye sorarsanız. Öhöhöhöm. Şu an önümde giyiniyorda ondan. Duştan çıkmış böyle. Aynanın karşısına geçmiş sakallarına bakıyor. Bende onu kesiyorum tabii. Uyandığımdan haberi yok sanırım yoksa çoktan yanıma gelmişti.

Onu daha iyi bir açıyla izlemek için yatakta yan döndüğümde beyaz yorganın tenime sürtünüşü çok hoşuma gitti. Sateni severdim.

Yarı kapalı gözlerimin arasından sırtını dikizlemeye başladım. Belinde beyaz bir havlu vardı, o kadar. Sırtındaki eski yaraları ve dikiş izleri gözlerimin önündeydi. Onu ne zaman böyle görsem kötü oluyordum. Daha lise öğrencisiyken para için dövüşmek...Tyler için zor olmalıydı. Yinede onu değiştirmeyi başarmıştım. Artık ilgi alanları farklı yöndeydi. 

"Sakallarım çıkmış." Uyandığımı biliyordu. Aynadan gözlerini bana diktiğinde sözlerini tekrarladı. "Sakallarım çıkmış."

Omuz silkerek kollarımla yastığına sarıldım. "İyi görünüyor." Sesim uykulu çıkmıştı. Evet gerçekten iyi görünüyordu. Gerçi o her haliyle iyi görünüyordu.

"Jiletin var mı?" Kıs kıs gülerek aynadan bana baktığında kaşlarımı çatarak yastığını ona fırlattım. Ama ona ulaşamadan yere düştü.

"Ölmek mi istiyorsun?" Homurdanmama ve kızgın görünmeme rağmen aslında oldukça huzurluydum. Skylar yan odada uyuyordu. Gece müthiş geçmişti. Her şey harikaydı yani.

Evet korktuğum başıma gelmişti. Tyler her zamanki gibi kendini kontrol edemeyip sert davranmıştı ama bende resmen onu teşvik etmiştim. Ayrıca oldukça sağlıklı uyanmıştım. Bacaklarımın arasındaki sızıdan ve gecenin yorgunluğundan başka bir sorun yoktu. Bebek birkaç kez tekmelemişti o kadar.

Tyler ise yorgun görünüyordu. Dün zaten yorgun gelmişti üstüne bir de şey olunca işte. Gözlerinin altındaki morlukları buradan görebiliyordum.

Yorganı üstümden atarak gerindiğimde gözlerinin bana kilitlendiğini biliyordum. Bilerek yapmıştım. Jiletmiş. Hah!

"Değil duş almak kolumu kaldıracak halim yok." Gerinmemi bitirerek ona döndüğümde sağ dudağı hafifçe yukarı kalktı.

"Seni yıkayabilirim."

Elimi boş ver anlamında havada sallarken bir yandan ayağa kalkmaya çalıştım. "Aman kalsın." Ama bacaklarımın arası öyle acıyordu ki daha bir adım atamadan tekrar yatağa oturdum. Çıplak olmam biraz rahatsız etmişti. Bu yüzden yerdeki geceliğime uzanıp üstüme geçirdikten sonra ellerimi Tyler'a uzattım. "Kalkmama yardım et."

Gelip beni kucakladıktan sonra banyoya taşıdı. Lüks bir jakuziye oturttuktan sonra nazikçe üstümü çıkardı. Sonra da suyu ayarlamaya girişti. Bu süre zarfında hiçbir şey söylememişti ama yüzünde memnun bir tebessüm vardı. Bakışları bile değişmişti yahu. Keşke bu kadar bekletmeseymişim. İkimizde boşuna acı çektik yani.

Suyu tam sevdiğim gibi ılığa ayarladıktan sonra üzerime eğildi. Çenemi tutup dudaklarımı öptükten sonra bir şey demeden arkasını dönüp bir adım attı. Bileğini tutarak onu durdurduğumda bana omzunun üzerinden bakarak tuhaf bir şekilde baktı.

"Ne oldu?" diye sordu tamamen bana dönerek. Bileğindeki elimi diğer eliyle tutarak sıkınca iç geçirdim.

"Gitmek zorunda mısın?"

Bir süre bana dik dik baktıktan sonra bir kahkaha patlattı. "Kendimi Ashton Kutcher gibi hissettim."

Ah şu replik. Birkaç gün önce izlediğimiz bir filmdendi. Eğilerek avuç içimi öptükten sonra şu bayıldığım göz kırpma şeysini yaptı. "Birkaç saate dönerim. Bir toplantım var ve otel ayarlamam gerek."

Bu sefer nereye gideceğimizi merak ediyordum. Gitmediğimiz yer kalmamıştı neredeyse. Bu sırada sular göğsüme kadar çıkmıştı. Gevşeyerek sırtımı yasladım ve ellerimle karnıma masaj yaparak bakışlarımı Tyler'a diktim. "Gitmediğimiz neresi kaldı?"

Omuzlarını silkerek elleriyle hâlâ belinde durmakta olan havluyu çekiştirdi. "En güzeli sona sakladım."

Nereden bahsettiğini anlamasam da bir şey demedim.Tekrar arkasını dönüp çıkacaktı ki bu sefer de, "Sky'ı yanıma getirsene," dedim. Başını salladıktan sonra gitti, beş dakika sonra elinde Skylar'la geri döndü. Giyinmişti. Onu benim kucağıma bıraktıktan sonra şampuan ve duş jelinide yanıma koydu. Son kez beni öptükten sonra da gitti. Bu kadar acele etmesinin sebebini anlayamamıştım. Yine de belli bir sebebi vardır diyerek Skylar'ı yıkamaya başladım. Hobilerimden birisi onu yıkamaktı çünkü ıslandığında çok sevimli oluyordu. Gerçi o her haliye sevimliydi.

"Senin baban ne işler karıştırıyor yine?" Minicik bedenini kucağıma alarak lifi karnına sürdüğümde çocuksu bir çığlık attı. Onun kahkahalarına karşılık bende gülerek onu daha fazla gıdıkladım. "Hoşuna gidiyor demek. Küçük bücür seni!"

Birkaç saatimiz öyle oynayarak geçti. Aslına bakılırsa oldukça sıradan geçmişti ama tek sorun Tyler'ın bütün gün ortalıkta olmamasıydı.

Saatler sonra Skylar uyuduğu için jakuziden çıktığımızda odanın telefonu çalmaya başladı. Skylar'ı bir havluya sararak hızla telefona koştum. Lobiden arıyorlardı. Sanırım arayan kızın adı Akise gibi bir şeydi. Japonca isimlere bayılmıştım bu yüzden aklımda kalıyorlardı. Ama yüzlerini görsem tanımazdım tabii.

"Bayan Walker biri sizi görmek istiyor," dedi Akise denen kız mükemmel bir İngilizce'yle. Kaşlarımı çatarak kucağımda uyuyan Skylar'a baktım. Ben hâlâ çıplaktım.

"Kim?"

"Adının Rosaline Walker olduğunu söylüyor."

Bu bölüm Sude (sudecalpar) içiiin :** Dediğim gibi birkaç bölüm kaldı ve çok istek var. Bu yüzden adil davranıp kura çekiyorum. :D

Yorumlarınızı esirgemeyin lütfeen. :D

Walker Ailesi (Sarı Bela 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin