8.Bölüm

773 66 30
                                    

8.Bölüm "Babanın Bilekliği Mi? "

"Eee bugün ne yapıyoruz?" Lucy kahvesini yudumlayacakken duyduğu cümle üzerine Skyler'ı pışpışlayan Mavis'e baktı. "Derken?" diye kaşlarını kaldırarak sordu. Mavis tebessüm ederek karşısına oturdu. "Nihayetinde burada fazla duramayız. Ve ben kaldığımız anları değerlendirmek istiyorum. Sence sorun olur mu?"

"Hayır, olmaz tabii ki." Lucy kahvesinin son yudumlarını aldıktan sonra boş fincanı masaya koydu. O sırada Natsu gürültüyle elini masaya vurdu. "Harika! Çünkü bize Crocus'u bilen birinin göstermesine ihtiyacımız vardı!"  Lucy, Natsu'nun dedikleri üzerine alayla konuştu. "Crocus'u mu gezmek istiyorsunuz?"

"Evet, ne var bunda?"

"Tarihi yerleri yani?"

"Aynen öyle."

"Hiç, canım." diyerek koltuğunda gerindi Lucy. "Altı üstü en fazla tarihi kiliseye gider ve ayinlerden birisine katılırız." Natsu elini masadan çekerek evin içine doğru yürümeye başladı. "Siz gezin bugün Crocus'u, siz gezerken bende loncaya varırım çocuklar." 

Arkada kalan grup Natsu'nun tepkisi üzerine kahkahalara boğuldu. Lucy yerinden kalkarak hareketlenen Natsu'yu ensesinden yakaladı. "Ağır ol, sadece şaka yapıyordum." diye gülerek konuştu. Ardından Natsu'nun sırtına iki kez hafifçe vurarak masada oturanlara döndü. "Millet, kahvaltınızı çabuk bitirin! Gezmemiz gereken çok yer var!"

"Anlaşıldı!" 

Luna başını uzatarak şaşkınca Lucy'nin bileğine baktı. "Anne, bilekliğin..." Lucy şaşkınca bileğine baktı. Uyurken bile çıkarmadığı bilekliği şu anda kolunda değildi. "Hay aksi..." diye söylendi. Ardından eve bir bakış attı. "Ben bilekliğimi bulup geliyorum!"  Arkasını dönüp koşmaya başlayınca Zeref homurdandı. "Ne kadar da süsüne püsüne düşkün bir kızmış..." Mavis, homurdanarak Zeref'in karnına dirseğini geçirdi. Zeref anında iki büklüm olurken özür dilemeye başlamıştı bile.

Ayrıca, abisi bunu der demez Pedro'nun rahatsızca kıpırdanması Natsu'nun gözünden kaçmamıştı. Gözlerini Pedro'ya dikince Pedro yine rahatsızca kıpraştı. En sonunda sabırsızca nefesini üfledi. "O bileklik onun için değerli, tamam mı?" 

"Tamam. " Gray, Lucy'nin eve girmesinin üstünden beş dakika geçtiğinden emin olduktan sonra "Ben Lucy'ye yardıma çıkıyorum." diyerek hızla eve daldı. "Aman aman, Gray'in abicilik oynayası gelmiş." diyerek dalga geçen Natsu'yu umursamadan üst kata çıkan merdivenleri tırmandı. Lucy'nin odasının eşiğine gelince başını kapıdan uzattı. Lucy hunharca odayı dağıtıyordu. "Hey, selam. Yardıma ihtiyacın var mı?" diye sordu Gray.

Lucy başta Gray'e arkasını dönmedi. Gray onun titreyen vücuduna bakarken bir şeylerin ters gittiğine emin olmuştu. "Lucy?" Lucy ismini duyunca önce bir irkildi. Ancak daha fazla dayanamadı ve Gray'e doğru döndü. Gözleri buğulanmış, ağlamamak için dudaklarını dişliyordu.  Gray onu bu halde görünce şaşırdı. "Hey, tamam. Sakin ol. Altı-üstü bir bileklik. Sana yenisini alırız. Üzülme ama..." Lucy'e doğru ilerleyip onu sımsıcak kucakladı. Bir yandan da beş yaşındaki çocuklar gibi ağlamaya başlayan Lucy'nin saçlarıyla oynamaya başladı. Lucy inatla başını iki yana salladı. "Hayır... Altı-üstü bir bileklik değil. O bana-" Hafifçe hıçkırdı. "Bana bir arkadaşımın hediyesiydi." 

"Değerli bir arkadaşının mı?"

"Çok."

'Luna'yla Pedro'nun babası mı?'

Gray bu sorunun cevabını almak bir yana, soramayacağını bile biliyordu. O yüzden sadece kollarının arasında ağlayan Lucy'nin sırtını sıvazlayabildi.

Kar Fırtınası (Fairy Tail-NaLu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin