Bölüm 6: Bir Oğul ve Babası

372 34 20
                                    

Medya: Kort Schmitz

Gece, evine gelene kadar neler oldu hatırlamıyordu. Her şey parça parçaydı. Lena'yı durağa götürdüğünü az buz hatırlıyordu. Yol boyunca konuşmadıklarını... Sadece durağa geldiklerinde sıcak bir sarılma ile birbirlerine veda edip, ciltler dolusu kitaplara sığmayacak anlamlar içeren gülümsemelerle birbirlerini uğurladıklarını biraz hatırlıyordu.

Düşündükçe yavaş yavaş geliyordu hafızası. Lena otobüse bindikten sonra eve yürürken Kort çıkmıştı karşısına. Onunla sohbet etmişlerdi. Hem iyi de olmuştu karşılaşmaları. Ona Köln meselesinden bahsetmişti. Çok iyi karşılamıştı Kort bu durumu. Zaten Tobias bu gibi konularda Kort'tan çekinmezdi. Anlayışlı davranırdı. Tobias'ın bu ani kararını da her zamanki gibi anlayışlı karşılamıştı.

Tobias hala geceyi yarım yamalak hatırladığından, sadece karşılamasının hoş olduğu aklındaydı.

Bir önceki gün kapatmayı unuttuğu alarm sayesinde, bir cumartesi sabahı erken kalkmış olmanın verdiği moral bozukluğuyla oturmuş; geceyi düşünüyordu. Lena aklına geldikçe buruk bir gülümseme düşüyordu yüzüne. Dudağının karıncalandığını hissetti. Bu fiziksel değişim onu düşüncelerinden sıyırdı. Saate baktı. 08:42. Resmen dalga geçiyordu. Sinirle kaşlarını kaldırıp indirdi. Bu onun tek başınayken sık yaptığı bir hareketti. İç dünyasında yaşadığı durumlar bu şekilde yüzüne yansıyabiliyordu.

Tekrar saate baktı. Tekrar uyusa mıydı? Uzun bir süre düşündükten sonra tekrar uyumaya karar verdi.

*****

10:38. İdare eder, diye geçirdi içinden. Bir süre boş bakışlarla oturup ayağa kalktı. Telefonuna bakıp mesaj olup olmadığına baktı. Kort'tan 2 mesaj vardı.

"Hey! Hazırlanmaya başladığında haber ver."

"Yardıma ihtiyacın olur, çağır beni."

Tobias gülümsemeden edemedi. Yardım bahaneydi. Gelip matrak yapacaktı. Cevap kısmına yazdı.

"İstediğin zaman gel, birazdan başlarım."

Telefonunu bilgisayar masasının kenarına bırakıp odadan çıktı. Lavaboda yüzüne soğuk su çarptı. Ardından mutfağa geçip kahvaltılık şeyler bakmaya başladı. Annesi yoktu. Markete gitmiş olmalıydı. Tören sebebiyle işinden birkaç günlük izne ayrılmıştı. Tobias, kahvaltı için bir şeylerin olması umuduyla dolabı açtı. Hayal kırıklığına uğramadı. İçinde katı yağ olan kabı çıkardı. Başka bir dolaptan ekmek çıkardı. İki dilim kesip tost makinesine koyduktan sonra beklemeye koyuldu.

Makinenin çınlayan sesiyle kızarmış dilimler fırladı. Dilimleri tabağına koyup tezgahtan aldığı bardağa az kalan portakal suyunu boşalttı. Çöpünü kutuya attıktan sonra yemeğini yemeye koyuldu.

Kahvaltıdan yaklaşık on dakika sonra annesi geldi. Tahminini doğrular şekilde elinde market poşeti tutuyordu. Tobias'ı görünce gülümsedi.

"Uyandın ha? Kahvaltı yaptın mı? Az vardı kahvaltılık."

"Yaptım, yaptım." dedi Tobias.

"İyi o zaman." deyip yanından mutfağa geçti Serilda Wagner.

Tobias ise tekrar odasına geçti. Telefonunu yokladı. Kort cevap yazmıştı.

"O zaman çıkıyorum yola. 1 saate gelirim."

Tobias saati kontrol etti. 11:08. "Kort gelene kadar başlamayayım." diye mırıldandı. Zaman geçirmek için neler yapabileceğini kontrol etti. En iyisi müzik çalar açmak, diye düşünüp müzik çaların açma tuşuna bastı. Eski de olsa iyi ses veriyordu. Çok sık dinlemese de hediye olduğu için kaldıramadığı Rammstein'in son albümlerinden biri çalmaya başladı. Çok dinlememesinin sebebi grubu sevmemesi değildi. Kendi dilinden ziyade yabancı dil şarkı dinlemeyi daha çok severdi. Sözleri doğrudan anlamayı sevmezdi. Yine de müzik müzikti. Ayrım yapmadan dinlemeyi de bilirdi elbet.

TERS SAVAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin