1.Bölüm

18 0 0
                                    

Suyun yüzeyine çıktığımda derin bir nefes alıp tekrar suya atladım. Suyun altında bir kaç dakika daha düşürdüğüm kolyeyi aradıktan sonra umutsuzlukla suyun üzerine çıktım. Eğitmenimin bana baktığını gördüğümde seslendi.

"Bulabildin mi kolyeni Eylem?"

"Hayır hocam bulamadım."

"Daha önce de söylemiştim özel eşyalarınızla havuza girmemeniz gerektiğini."

"Soyunma odasında çıkarmıştım ancak düşürmüş olmalıyım."

"Daha fazla arayıp kendini yormaktan başka birşey elde edeceğini sanmıyorum. Bu yüzden bugünlük bu kadar yeterli eğer bir gelişme olursa sana haber verebilirim."

Teşekkür edip dolu gözlerimle çıktım havuzdan. Annemden kalan tek hatırayı kaybetmiştim.. Gözümden akan yaşa aldırmadan soyunma odasına doğru yürüdüm. Ilık bir duş aldıktan sonra giyinip saçlarımı kuruttum ve çantamı da alarak soyunma odasından çıktım. Sonbaharda olmamızın etkisiyle hava biraz soğuktu. Kapşonumu kafama geçirdim ve kulaklarımıda takıp eve doğru ilerlemeye başladım. Eve gidene kadar kafamda kolyeyi nasıl bulacağım düşüncesi dönüp durdu. Evde kimse yoktu. Odama çıkıp spor çantamı bıraktıktan sonra mutfağa inip yemek hazırlamaya başladım. Hayatım genelde hep rutin olarak devam ederdi. Hafta sonları yüzme kursuna giderdim,hafta içleri ise okula. Babamın çok yoğun bir iş hayatı olduğundan benimle fazla ilgilenemezdi, annemi ise beş yaşında bir trafik kazasında kaybetmiştim.. Krepin yandığını fark ettiğimde panikle üflemeye başladım. Sonra yaptığım salaklığı fark edip tavayı ocaktan aldım ve altını  kapattım. Yemeği hazırlamamla zilin çalması bir olmuştu.

"Kim o?"

"Benim, Melih"

Kapıyı açtığımda karşımda tavşanlı pijamalarıyla duran en yakın arkadaşım Melih'i gördüm. Usulca kolumda ki saate baktığımda saatin henüz 11:17 olduğunu görmüştüm.

"Yeni mi uyandın davşanım" gülerek söylediğim şeye gözlerini devirerek içeri girdi.

"Ooo kızımız yeni kahvaltı yapıyor. Kaynanamda seviyormuş bende acıkmıştım zaten." diyerek sandalyeye oturdu.

"Saat dokuzda yüzme antrenmanım vardı. Hatırlarsan izlemeye gelecektin."

Boğazında kalan salatalıktan dolayı öksürerek bana döndü.

"Hass.. Eylem ben onu unuttum. Gerçekten çok özür dilerim alarm kurmayı bile unutmuşum."

"Önemli değil alışkınım senin unutkanlıklarına."

"Yapma lan böyle. Vallaha söz bir dahakine kesin geleceğim."

Demiştin bir öncekinde de, diye geçirdim içimden. Ancak bunu dışarı vurmak yerine sadece gülümsedim. Bir sandalye de içeriden getirip karşısına oturarak yemeği yemeye başladım.

"Bu hafta sonu bizimkiler dedemleri ziyarete gidecekler ama bilirsin beni uzun yollar tutuyor o yüzden ben gitmeyeceğim. Sen gelsene bize."

"Olur gelirim. Babam yine çalışacak zaten tek başıma durmaktansa senin ile vakit geçiririm."

"Tamam o zaman anlaştık."

Gülümseyerek buzdolabından küçük (çeri deniyor sanırım) domateslerden çıkarıp yıkadım. Sandalyeme oturduğumda küçük olmasının verdiği mutlulukla domatesi ağzıma bütün atarak ısırdım. Isırmamla birlikte fışkıran domatesin suyu Melih'in yüzüyle buluştu.

"Hay ağzını s-sevdiğim"

Tek gözü yarı açık bir şekilde bakıyordu. Ağzımda ki domatese rağmen kahkaha attığımda küçük bir boğulma krizi geçirdim. Yarısı domates suyu olmuş yüzüyle lavaboya koşarak gitti.

KOLYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin