"Selin o ne?"Selin elinde tuttuğu kocaman sarı zarfı gösterip 'bilmiyorum' dercesine omuzlarını salladı ve tüm huysuzluklarına rağmen tüm gün görmediği için özlediği kocasının yanına yanaştı.
"Çok özledim seni Maviş."
Selin Gece'nin uyumuş olmasının verdiği rahatlıkla kendisini kocasına iyice yasladı ve dudaklarını dudakları ile buluşturarak acelesi yokmuş gibi öpmeye başladı. Ali ise hala elinde duran zarfa bakıyor bir türlü öpüşmelerine odaklanamıyordu. Selin huzursuzca dudaklarını ayırdığında tek kaşını kaldırarak kocasına bakmaya başladı.
"Sen özlemedin mi?"
Ali biraz olsun toparlanıp gülümsemeye çalıştı ve içinde ne olduğunu bilmediği zarfın yıkımlarında korkarak karısını son kez öpebilecekmiş gibi kollarına çekti. Tutkulu bir öpücük bıraktıktan sonra burnunu boynuna sürterek mırıldandı.
"Özledim..."
Selin gülümseyerek elinde duran zarfa tekrar odaklandı, zarfı açmak üzereyken Ali heyecandan tir tir titreyerek elinden aldı ve Selin'in meraklı bakışlarını önemsememeye çabaladı.
"Nereden geldi bilmiyorum, baksana isim de yazmıyor. Aç hadi Ali merak ettim."
Ali kaçacak yeri olmadığını biliyordu, içinde saçma sapan bir şey varsa Selin'i boşuna şüphelendirmiş de olacaktı. Ayrıca korka korka yaşamaktan da çok sıkılmıştı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldığı zarfı yavaşça açtı ve içindeki bir deste fotoğrafı çıkardı.
Selin resimlere manasız gözlerle bakarken Ali ise onlara bakmak yerine tek gözünü açmış Selin'in tavırlarını inceliyordu. Yüzünde yayılan o içten gülümsemeyi gördüğünde Ali de merak ederek bakışlarını elinde tuttuğu fotoğraflara sabitledi.
Gece'nin yeni doğduğu zamanlardan bir sürü resmi elinde tutuyordu. Selin ise bir fotoğrafı alıp sanki bebeğini öpüyormuş gibi öpüp sevmeye başladığında Selin'e belli etmemeye çalışarak elindeki fotoğraflara hızlıca göz attı. Hepsi benzer şekillerde, farklı günlere aitti.
"Aliiiii inanmıyorum, bu halleri hiç yoktu. Nereden çıktı bunlar şimdi?"
Ali hemen bir bahane uydurması gerektiğini fark ederek Selin'in elindeki fotoğrafa baktı. Selin hafif yan dönmüş bir şekilde uyuyor, Ali ise gözlerini kapatmış kızını göğsünde tutuyordu. Kim nasıl çekmişti bunları?
Bir elini kafasına götürüp önündeki saçları çekiştirdiğinde kendisinden hala cevap bekleyen karısına odaklandı.
"Şey... Bunlar şey ya..."
"Ne?"
"Ben çekmiştim, bazılarını da Savaş ve Nazlı. Toparlayıp albüm yapalım dedim... Hım... Yani yoğundum bugün, o yüzden eve yollamalarını rica etmiştim. Unutmuşum."
Selin Ali'nin yanağına yeni bir sürü öpücük kondururken resimlerin hepsini alıp bir bir incelemeye başladı. Ne kadar da küçüktü kızı... Ve zaman nasıl bu kadar hızlı geçmişti?
"Ya minicik... Nasıl güzel..."
Selin o günleri hatırlayıp ani bir duygu değişimi ile yüzünü düşürürken Ali de karısına sarılıp belinden kendisine çekti.
"Üçümüzün resmi yok diye üzülüyordun, sürpriz yapmak istedim."
"Sen çok güzel bir adamsın Ali..."
Selin kafasını kocasının omzuna yasladı ve ne kadar şanslı olduğuna bir kere daha emin olarak mutlulukla elindeki fotoğrafları incelemeye devam etti...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstemiyorum Git! Alsel
FanfictionRüya gibi bir aşk, güzel giden bir evlilik ve harika bir bebek... Filmlerden ya da kitaplardan beklediğimiz mutlu son bunlar değil mi? Peki ya bunlar olduğu halde oluşan mutsuzluklar? Peki tüm hikaye asıl burada başlıyorsa? Kızının doğum sancıla...