~•5•~

7 1 1
                                    

Okul binasını baştan sona dolaştığı için yapacak fazla şey yoktu aslında. İçinden sınıfa geri dönmeyi ve Ethan'la sohbet etmeyi geçirse de vazgeçti. O çocuk biraz ilginçti, kabul ediyordu bunu.

Birden aklına banyodaki kızlar geldi. Ne demişlerdi? "...Okulun arkasındaki mahzenlerde yapılacak..." Pekala, oraya gidebilirdi.

Okulun bahçeye açılan kapısına yöneldi ve dışarı çıktı. Hava çok olmasa da aydınlıktı.

Vakit kaybetmeden okulun arkasına yöneldi. Bu kısmı daha önce görmemişti ve nereye gitmesi gerektiğini tam olarak bilmiyordu.

Tam o sırada ağaçların arkasında bir metal çubuk gördü. Yaklaşınca bunun bir çubuktan çok kapı tutacağı olduğunu fark etti. Yer altına açılan bir kapı.

Kapının açık olduğunu görünce yavaşladı, birileri olabilirdi.

Aniden duyduğu sesle bir ağacın arkasına saklandı. Gelenler iki çocuktu. Ellerindeki sandalyeleri mahzene indiriyorlardı.

Ivy doğru yere gelmişti.

Çocukların sandalyeleri bırakıp gitmesini bekledikten sonra ağacın arkasından çıktı ve mahzen kapısına doğru ilerledi.

İçeri adımını attı, ancak bir şey göremiyordu. O anda aşağıdan gelen soluk ışığı fark etti. Ağır adımlarla ışığa doğru ilerledi, birileri varsa onu duymasını istemezdi.

Adımını düz zemine attığında duraksadı ve yukarı baktı. Geri dönmek istiyordu ama merak duygusu daha ağır basıyordu. Bu yüzden önüne döndü ve sağ tarafa doğru kıvrılan duvara ilerledi. Elini duvara koyarak hafifçe öne eğildi, kimse yoktu. Duvarın arkasından çıktı ve karşısındaki manzaraya baktı.

Duvarlardaki raflar bir örtüyle örtülmüştü. Odanın ortasında büyük bir masa ve etrafında sandalyeler vardı. Tavanda bulunan çıplak ışık oldukça soluktu ve ortama nahoşluk veriyordu. Masanın yanındaki küçük mumları farketti, henüz yakılmamış mumlar masanın etrafına dizilmiştir.

Bunun dışında bir şey olmadığını görünce çıkmak için arkasını döndü. Yukarı baktı ve çocukların hala gelmediğini görünce hızlıca merdivenlerden çıkmaya başladı.

"Bu kadar çabuk mu gidiyorsun?" Duyduğu sesle dondu. Evan. Bu onun sesiydi.

Yavaşça arkasını döndü ve bakışlarını yerden kaldırarak çocuğun yüzüne sabitledi. Evan duvara yaslanmış bir şekilde ona bakıyordu. Bakışları donuktu.

"Şey, b-ben, afedersin. Hemen gidiyorum."

"Bekle. Gitmeni söyleyen olmadı." Yüzü ciddiydi. Yavaşça Ivy'ye yaklaştı. "Aslında karşılaşmamız iyi oldu Ivy. Seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum."

Gözlerine bakmaktan utanan Ivy gözlerini çekti. Bakışları deliciydi. Ivy bu tür bakışlara alışık değildi.

"Ne hakkında konuşacağız?" Gözlerini tekrar gözleriyle buluşturdu. Evan donuk bir gülümseme eşliğinde kıza biraz daha yaklaştı. Gerilemek istiyordu ama yapmadı. Korkmuş görünmek en son istediği şeydi.

"Muhtemelen duymuşsundur. Katrina'nın arkadaş grubu ile benim arkadaş grubum çok yakın değiller. Birbirimizden hoşlanmıyoruz diyebilirim. Düşündüm ki belki sen de bizim arkadaşımız olmak istersin. Merak etme, Katrina gibi korkutucu arkadaşlarımız yok bizim." Ivy şaşkınca Evan'a baktı. Aralarındaki gerilimden haberi vardı ama bu kadar büyük olmasını beklemiyordu.

"Şey, ben... Yani bilmiyorum. Katrina'yla aramın bozulmasını istemem." Evan gülümsemesini sildi. İşte bu onu ürpertmişti.

"Katrina'dan korkmana gerek yok. Bizim arkadaşımız olduğun sürece sana bir zarar veremez. Gece yarısı bir toplantımız var. Fikrin değişirse gel."

ÖLÜ BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin