Koskoca üç gün bitmişti. İlk gün güzel taze kokulu bir tezekle tanışmıştık. Sonrasında yüzüme tükürmüştü.
Beni makyajını sildirmek için çağırmıştı. Kendimi tanımadığımı iddia etmişti. Kükremişti. Konuşmuştu. Ve ben gram değişmemiştim. Değişmek isteyipte değişmemiştim.
Kafama dank eden gerçek şuydu ki ; dört gün sonra bir daha hayatıma asla girmeyecekti. Hayatımdan çıkacaktı. Ben bir daha belki de asla yurt dışına çıkamayacaktım. Hayatımda asla böyle bir şey yaşayamayacaktım.
Belki de hayatımda ailemden gizli bir daha asla bir şey yapamayacaktım. Kendimi tanımadığımı söylemişti. Bunları düşündüğüme göre aslında kötü biri miydim ?
Düşündüm. Sürekli. Bu benim elime geçebilecek tek fırsattı. Halil beni zaten takmıyordu. Neden uğraşsaydım ki ?
Üçüncü günün sonunda ilk şunu fark ettim. İstediğimi yapabilirdim. Kimse karışamazdı. Dördüncü günün sabahına bunu düşünerek uyandım.
Halil'in verdiği exodus tişörtünü giydim. Yan çadırımızda olan bir kızla çarpışmıştım. Ondan bir pantolon istedim. Tabi ki her şey hayallerdeki gibi olmuyor.
Bana siyah bir etek verdi. Aslında bu daha çok işime gelmişti. Pantolonla kavrulabilirdim.
Halil çadırda yoktu. Büyük ihtimalle kahvaltıya gitmiş olmalıydı. Bana üstüne basa basa kim olduğumu bilmediğimi söyledi. Belki de o gitmeden onlar gibi giyinirsem asıl o zaman kim olduğumu biliyor olabilirdim.
Sadece ne diyeceğini çok merak ediyordum. Sırf onlar gibi olmadığım için mi ruhum açsından nirvanaya ulaşmamıştım ?
Tişört bana bayağı bol olmuştu ancak umursamadım. Önemli olan ne düşüneceği idi.
Dışarı çıkıp Halil i aramaya başladım. Salak mısın Alara ? Siktir et onu. İstediğini yapabilirsin. Stantlara gidip yiyecek hamur işi bir şeyler buldum.
Burada kaldığımda fark ettiğim başka bir şey ise, konser alanında etle ilgili yemekler çok azdı. Halil nasıl hayatta kaldı acaba ?
Bir kaç kişinin bana baktığını gördüm. Gerçi burada sarı saç mor saçtan daha çok ilgi çok ilgi çekiyordu.
Onu bulmalı ve bu halimi ona göstermeliydim.
Onun gibi görününce ne değişecekti ? İşte tek merak ettiğim buydu. Sırf burada farklı olduğum için bana bunu söylediğine emindim.
Tek istediğim ise bunu kanıtlaması idi.
Çimenler ayaklarımın altında ezilirken seslerini duyabiliyordum. Etek dardı ve uzun adım atmak çok zordu. Bastığım yer kuvvetimden dolayı eziliyordu.
Doğa katili. Sahneye doğru yürüdüm. Etraf bira ve sigara kokuyordu. Açık alan olmasına bile rağmen aynen öyle...
Beni o gece çağıran adamı gördüm.
Yanına doğru küçük adımlarla yürüdüm. Yanına gelince bana bakmadı. Odakladığı noktaya bakmaya devam edip sigarasından bir nefes çekti. Koluna dokundum. "Sorry ?" Kafasını bana çevirdi.
Yüzümü ve üstümdekileri inceledi. Kaşları çatıldı. Exodus yazısına gözleri takıldı bir kaç saniye. Sigarasından yine bir nefes çekti ve bana "ımm ?" gibisinnden bir şey söyledi.
"Where is he ?" Alaycı bir şekilde gülümsedi. Nasıl göründüğümü tahmin ediyordum. Onun dikkatini çekmek için sürtükçe giyinmiş bir şekilde onun yanına gidecektim. Sikişicektik.
Bunları düşündüğünden emindim. Ben de olsa öyle düşünürdüm. Şu hale bak !
Kafasıyla sahne arkasını işaret etti. Sahneye doğru gittim. Sahne arkasının girişinde korumalar duruyordu. Ee. Ne olacak şimdi ?
Adımlarım beni kapıya yaklaştırırken korumalar kapıdan çekildiler. Oha amınakoyayim. BU NEYDİ ŞİMDİ ?
Tanıdık kolidora girdim. Tanıdık kokuyu aldım.
Tanıdık kapıyı buldum. Tanıdık sesleri işittim.
Ve kapıyı tıklattım...
Karşılığında biri de içeriden tıkladı. Mal mısın amcık ! Sinirle tekrar tıkladım. Aynı sertlikte tekrarla tekrar tıklandı.
Bu sefer kapıyı sertçe açtım ve dengemi kaybedip.... Şaka şaka. Dengemi kaybedip yere kapaklandım. Kimse tutmadı. İnsan güzel bir şey olsun istiyor.
Buraya gelmemin belki iyi bir şey olduğunu düşündüğüm gün başıma neler geliyor. Aksini kanıtlıyor işte.
Ayağa kalktım. Meğerse sevgili Andy kapıyı ben açarken daha sert çekmiş.
Uzun bir kahkaha işittim. Bana baktığında kahkahası kesildi. Kaşları çatıldı. Ciddi bir şekilde bana baktı.
"What do you want ?" dedi sinirle.
Bir şey diyemedim ilk başta.
"You told me that you don't know yourself." Tek kaşı kalktı.
"So ?" Eesi ne diyeceksin şimdi bakalım. Bak nasıl giyindim şimdi kendimi biliyor muyum ? Bu numara ona hiç sökmemiş hatta onu sinirlendirmişti.
Bu yüzden söyleyecek bir şeyim kalmamıştı. En azından ben öyle sanıyordum.
"Train me for me." Gözlerini gözlerime kilitledi. Öylece kalakaldım bir süre. Nefes bile alsam fazla olacak gibi hissettim o an.
"ALRIGHT. YOU STUPID BLONDE."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK SEÇENEK
Teen FictionBu hikaye kendini başkası zannedenler için. Bu hikaye umutsuz olanlar için. Bu hikaye önyargılı insanların önyargılarını yıkmak için. Bu kitap kim olduğunu bulamayanlar için. Bu kitap savaşamayanlar için. Bu kitap yaşama karşı savaşmayı bırakanlar i...