TEK SEÇENEK

Goodbye Alara.

"Ayy çok özür dilerim." Dedim farkında olmadan. Arkamı dönmüş mahçup bir şekilde bekliyordum.

Fermuar sesnini duyunca kanın iyice yüzüme doğru hucüm ettiğini hissettim. Allahım lütfen ölmeyeyim. Lütfen. Sarışınım, güzelim, Üniversiteye daha doyamadım nolur ölmeyeyim.

İçimden en saçma sapan dualarımı ederken hayatımda duyduğum en kalın sesi duydum. Altıma etmeden arkamı dönmeye başardığımda korkudan elim ayağım titremeye başlamıştı.

"What the hell are you thinking about you're doing ?" Sesi kalın ve sinirliydi. Suratı boyalı ve incecik kaşları vardı. Dudağının kenarında ki piercing "BUNU SENİN GÖTÜNE SOKARIM" havası veriyordu. Bir ürperti titremesi daha geçti vücudumun en derinlerinden.

Allahım nolur ! Şu karşılaştığımız durum o kadar berbattı ki zaten. Uzun saçları ,eğer konuşmasaydı, onu kız zannetmeme yol açabilirdi. Ki kız özellikleri vardı. Kaşlarını alması.. Yine de o ince alınmış kaşlar çatılı bir şekilde durunca korkunç gözüküyordu.

Yutkundum ve benden bir cevap beklediğini fark ettim. " I am so sory. I just thought ıt was a animal. I didn't know there was a man." Yavaşça kelimelerimi seçip söyledim.

Anlamış olmasını umuyordum. Anlamıştır inşallah. Allahımm ! Yardım et... Başını yana eğdi. Korkmamak elde değildi. Sarı saçlarımla ormanın ortasında durmuş avlanılmayı bekliyor gibiydim.

"Next time, " durakladı ve boğazını temizledi. Yutkundum. "Don't do that." Kuru yutkunmam boğazımın ortasında kalmıştı bu sefer. Başımı salladım. İngilizce cümle kuramayacak kadar beynim uyuşmuştu. Arkamı döndüm. Hareket edemeden " Stop." Dedi kalın güçlü sesiyle.

Arkamı tekrar döndüm. "What's your name ?" Şaşırmıştım. Ama yine de cevap verdim. "Alara. " dedim dolanmış sesimle. Kafasını yine yana yatırdı ve öne doğru işaret ederek "Goodbye Alara." Dedi. Kalbim küt küt atarak beni göremeyinceye kadar yürüdüm. Ondan sonrasını ise hayatımda hiç koşmadığım kadar hızlı koşarak konser alanına vardım.