Savaş şaşkınlıktan ne yapcagını şaşırır. Nazlıyı itmek için kollarını omzuna doğru kaldırır. Nazlı o an savaşı öpmeye başlar. Savaş omzuna koyduğu elleri yavaşca nazlının kollarından aşağı doğru iner.
"Oha savaş bey değil mi o?"
" Kızdaki cesarete bak be. Acilin ortasında öptü çocuğu"
" Kaptı taş gibi çocuğu"
"Ayıp ayıp bu kadar insan içinde"
Diye cümleler kurulur acilde.
Ahmet: Hala karşı koymadı.
Açelya: Belkide istediği şey budur.Nazlı yavaşça savaştan ayrılır. Savaş anlamsız bir şekilde ona bakıyordur.
Savaş: Neden yaptın?
Nazlı: Sen beni öpeceksin demedin mi sen bana. Bende öptüm.
Savaş tam birşey diyecekken ahmet konuşur.
Ahmet: Engellemedin.
Savaş ahmete doğru döner. Ahmet ona gülerek bakıyordur.
Savaş: Çalıştım.
Ahmet: Ama yapamadın.
Savaş nazlının bilegini tutup odasına doğru çekmeye başlar.
Nazlı: Nereye?
Savaş: Sus.Açelyayla ahmet dışarı çıkar. Banka otururlar.
Ahmet: Savaş engellemedi.
Açelya: Ne var bunda? Erkek değil mi? Hoşuna gitmiştir işte.
Ahmet: Savaşı çok kişi öpmeye çalıştı.
Açelya: Çalıştı derken?
Ahmet: Hepsine engel oldu.
Açelya: Neden?
Ahmet: Savaş için özel şeyler bunlar. Herkesle yaşamayı sevmez.
Açelya: O zaman etkileniyor nazlıdan.
Ahmet: Tam olarak öylede denemez.
Açelya: Nasıl yani?
Ahmet: Boşver.
Açelya: Ahmet?
Ahmet: Sen gelsene şöyle yamacıma. Boşver savaşı.
Açelya gülümseyip ahmete sarılır.Savaş
Odasına girip hızlıca kapıyı kapatır.
Nazlıya dönüp. Bağırmaya başlar.
Savaş: Neden nazlı?
Nazlı: İddaa
Savaş: İddaa uğruna acilin ortasında insan mı öpülür?
Nazlı: Demek ki öpülürmüş.
Savaş: Çıldırtıyorsun nazlı beni.
Nazlı masanın üzerinden pecete alıp savaşa yaklaşır. Savaş şaşkınca ona bakar. Elindeki peçeteyi savaşın dudaklarına sürter. Savaş sertçe yutkunur.
Nazlı: Rujum bulaşmış. Der gülerek.
Savaş sertçe nazlının bileğini tutar.
Savaş: Nazlı delirdin mi sen?
Nazlı: Rujum bulaşmış napım.
Savaş: Dalga geçmeyi kes artık. Karşında çocuk yok senin. Bidaha sakın beni öpmeye kalkışma sakın.
Nazlı: Çok korktum.
Savaş nazlının iki bileğinide tutup kendine çeker. Gözlerinin içine bakarlar.
Savaş: Kork bencede. Canını yakarım nazlı bak uyarıyorum.
Nazlı: Alıştım ben canımın yanmasına.
Der kendini geri çeker. Hızlı adımlarla kapıya doğru ilerleer aniden arkasına döner.
Nazlı: Ha bu arada sıra sende.
Savaş: Ne sırası?
Nazlı: Öpme.
Savaş: Asla.
Nazlı: Hatırlatırım bunu sana.
Der kapıyı çarpıp çıkar.Nazlı: Bu sefer sen gelip beni öpeceksin savaş mertoğlu.
Savaş
Kenardaki peçeteye bakar. Kırmızı ruj vardır. Kapı açılır içeri ahmet girer.
Ahmet: Vay vay vay savaş beyimizi öpebilen bi kız çıktı sonunda der gülerek.
Savaş sinirli ona bakar.
Savaş: Fazla mı kaşınıyorsun sen acaba.
Ahmet: Ne kaşınıcam oğlum. Kız seni koca acilin ortasında çekip öptü. Utanmasaydın karşılık verecektin.
Savaş: Elimde kalacaksın ahmet. Kaşınma.
Ahmet: Sen git bi dudaklarını sil kıpkırmızı olmuş.
Savaş elinin tersiyle dudaklarını siler. Elinin üstü kırmızı olur.
Savaş: Bu ne be!
Ahmet: Tadına baktın bide ne diye mi soruyorsun ayıp.
Savaş: Git burdan elimden bi kaza çıkacak yoksa.
Ahmet: Tamam tamam gidiyorum der. Kapının önüne yaklaştığında arkasına dönüp.
Ahmet: Ha bu arada nasıldı güzel miymiş rujun tadı? Der gülerek.
Savaş masadan eline gelen eşyayı ahmete doğru atar.
Savaş: Kaybol ahmet! Der. Ahmet hemen çıkar.Bir süre sonra savaş melikenin yanına iner.
Savaş: Nasılsın?
Melike:İyiyim sen?
Savaş: Bilmiyorum.
Melike: Kız seni öptü.
Savaş: Delidir o biraz.
Melike: Şikayetçi değil gibisin
Savaş: Sikayetçi... neyse işim var benim. Der ayaklanıp gider.Yarın
Açelya: Kızım manyaksın sen?
Nazlı: Gene ne yaptım ya?
Açelya: Öpyün çocuğu bide ne yaptım diyo.
Nazlı: Beni hastaneye at hadi yeter konuştun.
Açelya: Öyle olsun. Ha bu arada savaşı ilk öpen kişi senmişin.
Nazlı: Derken?
Açelya: Savaş genelde onu kim öpmeye çalışırsa engel olurmuş.
Nazlı: Vay.
Açelya: Neyse duymadın tamam mı. Bilmiyorsun.
Nazlı: Tamam tamam.Savaş
Savaşın aniden telefona mesaj geliir.Melike: Savaş abi yurttan acil cağırdılar çıktım bende.
Savaş:Tamam sorun değil. Birşşey olursa ara.
Melike: Tamam
Savaş hızlı adımlarla sudenazın odasına girer.
Savaş: Nasılsın fıstık
Sudenaz cevap vermez. Savaş gidip yanına oturur.
Savaş: Birileri sanki küsmüş bana.
Sudenaz sırtını döner savaşa.
Savaş: Bugun beraber vakit geçirsek ne dersin?
Sudenaz : Konuşmuyorum seninle. Sen beni çok ihmal ettin.
Savaş : İşlerim vardı. Bilerek yapmam biliyorsun.
Sudenaz: Banane. Kaç gündür uyuyamıyorum.
Savaş: Şimdi anlaşıldı. Prensesimizin derdi. Kay bakayım kenara.
Sudenaz: Benimle mi uyuycaksın?
Savaş: Evet istemez misin?
Sudenaz: İsterim.
Sudenaz hemen yana kayar savaşta yanına yatar.
Sudenaz: Sarılalım mı?
Savaş: Olur tabi.
Diyerek savaş sudenaza sarılır. Sudenazda savaşa tabi.Yarım saat sonra.
Nazlı
'Nerde bu adam ya. Yer yarıldıda içine mi girdi.' Bi o tarafa bi bu tarafa baktım ama hiçbir yerde yoktu. En son bi yer kalmıştı tabi ya nasıl aklıma gelmedi. Hemen koşar adımlarla sudenazın odasına çıktım. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm manzara çok güzeldi. Sessizce kapıyı kapatıp yanlarına ilerledim. Sandalyeyi savaşın yanına çekip oturdum. O kadar masum uyuyorlardı ki. Sadece izlemeyi tercih ettim. Bie süre sonra sudenaz uyandı.
Sudenaz: Aaa nazlı abla.
Nazlı: Şşş sessiz ol.
Sudenaz savaşa doğru bakar sonra kafasını tekrar yastığa koyar.
Nazlı: Sen kaç yaşındaydın sudebaz der sessizce.
Sudenaz: 10 der sadece.
Sudenazda bir süre sonra gözlerini kapatıp uykuya dalar. Nazlı içinden gelen bi cesaretle savaşın saçlarını okşamaya başlar. Parmallarını saç diplerine getirip kaybolmasına izin verir. Bir süre sonra savaşın hareket ettiğini anlar. Uyanacağını ve onu uyurken izlemesini görmemisi için odadan yavaş çıkar. Tam hapşuracağı sırada elini ağzına götürür ama hapşuramaz. Parmaklarındaki kokuyu farkeder. Savaşın saç kokusu nazlının parmaklarına bulaşmıştır.