1. Bölüm

273 21 18
                                    

Nazlı
Parmaklarım arasındaki kalemi bi o tarafa bi bu tarafa döndüremeye başladım. İyice sıkılmıştım. Aniden profesörün sesini duyduğumda kafamı kaldırdım.
Pr: Nazlı yılmaz.
Nazlı: Efendim hocam.
Pr: Sence insanların en sinirli oldukları anlarda onlara ne yapmayı tercih edersin?
Nazlı: Çok geniş kapsamlı bi soru ama eger yakın bi arkadaşımdan göz önüne alırsak onun en keyif aldığı şeyi yaparım.
Pr: Şey ?
Nazlı : Onu büyük bi spor salonunun içine kiritlerdim ve yalnız bırakırdım.
Pr: Sence bu mantıklı bir şey mi ?
Nazlı : Bence mantıklı. Çünkü arkadaşımın en keyif aldığı şey spordur. Ben insanların sinirli olduklarında yanlarında insan olmasının yerine yalnız kalıp kendi kendilerini sinirlerini yenmesini tavsiye ederim. O an yanında birisi olabilir ama bidaha olacağı anlamına gelmez.
Pr: Ders bitmiştir.
Profesör sınıftan çıktıktan sonra hızlıca çantamı alıp dışarı çıktım. Hocanın sorduğu şeyleri düşünmeye başladım. "Sinirliyken kim kime katlanır ki. Şu devirde doktorlar bile konuşup sakinleştirmek yerine sakinleştirici bi iğne yapmayı tercih ediyorlar. " düşüncelerimi bölen telefonum oldu. Cantama elimi daldırıp aldım.
Nazlı: Efendim anne ?
Canan: Kızım akşama teyzenler gelecek mutlaka evde olmalısın ne zamandır görmüyorlar seni özlemişler.
Nazlı : Şeey... anneee.... Ha benim yarına çok önemli ödevim var. Eve yetiştirebilirsem görüşürüz teyzemlerle
Canan: ama kızım
Nazlı: Anne biliyorsun ki çok zor geçiyor bu sene
Canan: tamam kızım. Görüşürüz
Nazlı: görüşürüz annem.
Telefonu kapattıktan sonra derin bi oh çektim. Teyzemler yine neden geliyordu acaba özledikleri falan palavra dedemin mirasını konuşuyorlardı ve bu çok can sıkıcı olmaya başladı. Annemede yalan söylemiştim. Bu gece yine gökyüzünle konuşma vakti gelmiştir kim bilir.

Savas

Şuan karşımda mışıl mışıl uyuyan meleği izliyorum. Her tedavi sonrası uyuyakalıyor vücuduna çok agır geliyor bu kadar ilaçlar. İşaret parmağımı biraz daha sıkınca canının acıdığını farkettim. " tamam ben yanındayım" diye fısıldadım. Kanserle mücadele ediyordu ama minik bedeni çok yoruluyordu. Kapı açılına arkamı döndüm.
Hemşire: Savaş bey ben çıkıyorum. Giderken sudenazın son iğnesini siz vurur musunuz ?
Kafamı sallamakla yetindim. Üstünden yarım saat geçince son iğneyide vurup çıktım. Biraz kafa dinlemeye ihtiyacım vardı.
Nazlı
Deniz kokusunu hızlıca içime çektim. Saate baktığımda geç olduğunu anladım. Hemen ayaklandım bisikletime binip kulaklığımı taktım. Sürmeye başladım. Yola çıktım yavaş yavaş sürmeye devam ettim. Müziği son ses vermiştim. Ara sokaklara girince aniden karşıma bi araba çıktı. Son anda fren sesini duydum. Yere yığıldım.
Savas
Arabadan inip koşarak kızın yanına gittim ama o kalkmış gitmeye çalışıyordu.
Savas : Dur nereye gidiyorsun ?
Nazlı : iyiyim ben. Benimle ilgilenmenize gerek yok.
Bir adım atayım derken aniden yalpalandım. Birisinin kolları tutmuştu beni.
Savaş : ayağının üzerine basamıyorsun. Kırık olabilir doktora gidelim.
Nazlı : gerek yo.. dememe kalmadan havalandım. Beni indirir misiniz hemen iyiyim diyorum size.
Savaş : Biraz susar mısınız artık.
Arabanın arka koltuğuna uzattım bileğini tutup.
Savas : Acıyor mu ?
Nazlı :Ah. Ne bastırıyorsun ya
Savaş : Sadece dokundum. Doktora gidiyoruz
Nazlı: Hay... dememe kalmadan kapının kapanış sesini duydum.
Arabasına binip hemen gazı kökledi. Hastaneye gelinceye kadar ne o nede ben konuşmuştuk arada bir arkasına dönüp bakıyordu. Hastaneye geldiğimizde "sedye" diye bağırdı. Sedye gelip hemen beni gelip aldı içeri girdiğimizde Adının savaş olduğunu öğrenmiştim hemde doktormuş.
Savaş : Hemen röntgen istiyorum.
Hemşir : tamam savaş bey.
Beni alıp röntgen odasına götürdüler. Çocuğa haksızlık yaptığımı düşündüm ama oda doktor olduğunu söyleseydi napım yani.
Savas
Bir saat sonra röntgen sonuçları çıkmıştı sadece hafif bi burkulmuştu kırık yada çatlak yoktu. Oda numarasına bakıp oraya doğru yürümeye başladım. İçeri girdiğimde uyuyordu epey yorulmuştu herhalde. Tam çıkacakken " Baba gitme" diye fısıldamaya başladı yanına doğru ilerlemeye başladım. Yandan bi sandalye çekip yanına oturdum. "Beni lütfen bırakma" dedi bu seferde. "tamam burdayım, gitmiycem" dedim sağ elimi saçlarına doğru uzattım sonradan durdum. Bunu yapmalı mıydım sonuçta hatırlamıycaktı en azından rahat uyusun. Diye içimden geçirdim sonrada saçlarını okşamaya başladım. "Gitmedin" diyerek gülümsedi sonrada uykuya daldı.

Eleştiri ve düşüncelerini paylaşmayı unutmayın. İyi günler.

Geçmişin YarasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin