3 - Who?

699 92 90
                                    

"Sen de kimsin ve evimde ne arıyorsun?"

Gözlerimle önceden üzerinde yiyecek çöpleri olan koltuğu, yerde dolaşan boş içecek şişeleri, yıkanmamaktan rengi griye dönmüş olan perdelerin yerinde yeller estiği fark etmiştim. Şimdi ise her yer pırıl pırıldı ve resmen parlıyordu.

Olsun, yine de bu güzelliği elimden düşüp yere dökülen kola bardağı ile bozmayı başarmıştım.

Soğuk bakışlarımı salonu incelemekten ayırıp çocuğun gözleriyle birleştirmiştim.

"Aileme bir temizlikçi yollamalarına gerek olmadığını söylemiştim."

Bacak bacak üstüne atmayı bırakmış, şimdi ise normal bir şekilde oturuyordu. Kollarını kendi bedenine sarmış ve üşürcesine titriyor numarası yapmıştı.

"Çok soğuk bakıyorsun Yoongi-ah. Buna bir çözüm bulmamız lazım."

Çocuk bir anda ayaklandı ve kendi kendine kıkırdayarak bana yaklaştı. Her hareketinde bir zarafet, bir tatlılık vardı. Cidden gördüğüm en güzel insan olabilirdi. Adım adım bana yaklaşıyordu, ben ise aynı tepkisizliğimle yerimde durmakta inat ediyordum.

Rahatsız edici derecede güzel, tatlı ve bir o kadar da iyi birine benziyordu. Evimden hemen gitmesini istiyordum.

"Ama ben temizlikçi değilim ki."

Pijamamın cebine attığım telefonumu çıkarttım ve yüzüne doğru salladım.

"O zaman ban evimde ne aradığını ve şu anda polisi aramamam için bir sebep söyle. Kimsin sen?"

Başını yana eğip gülümsemiş ve bir eliyle yanağımı okşamıştı. Herhangi bir insan bana dokunmayalı uzun zaman olmuştu. Bunu başla biri yapsa olumsuz bir karşılık vererek ittireceğime emindi. Bu çocukta her ne varsa, ittirmek istemiyordum.

"Ben senin kaybettiğin umudunum."

Bu sefer gülümseme sırası bendeydi, ama daha fazla dayanamamış ve gülümsemeyi kahkahaya dönüştürmüştüm. Benim umudum olabilecek insan daha anasının karnından bile doğmamışken, bu çocuk ne hakla gelip bu cümleyi kurabiliyordu ki?

Sözde umudum olan çocuğun elini ittirdim ve kolumla gülmekten gelen gözyaşlarımı sildim.

"Bu ne tür bir şaka Tanrı aşkına?

"Kahkaha seansı için teşekkürler, ama izninle izlemem gereken bir televizyon beni bekliyor."

Koltuğa doğru yönelecekken, kolumu sıkıp beni olduğum yerde durduran bir elle karşılaştım. Bakışlarımı kolumu sıkan elden, yüzüne doğru yönlendirdim.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun be?"

Dudaklarını büzmüş, hafif dolu gözlerle bana bakıyordu. Lanet olası, bu kadar tatlı olma. Erkeklerden hoşlanmıyordum ama olsam olsam sadece bunun için olurdum herhalde.

"Bana inanmıyorsun."

Boştaki elinin işaret ve orta parmaklarını birleştirerek yere doğru üç kere daire işareti yaptı ve gördüğüm şeyle ağzım açık kaldı.

Onun bu hareketiyle birlikte halının üstüne ve yere dökülmüş olan kola temizlenmişti, yere eğildim ve ellerimi yerin üstünde dolandırdım.

Tamamen kupkuruydu.

Deli gibi şaşırmıştım, korkan bakışlarla sırtım koltukla buluşana kadar kendimi yerde geriye doğru ittirdim.

Az önce yanlış soruyu sorduğumu farketmiştim. Doğrusunu söylemek için zorlukla dudaklarımı araladım.

"Nesin sen?"
-----------------------------------------------------------

Love you all♡ -----------------------------------------------------------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Love you all♡
-----------------------------------------------------------

Your Hope, Your Angel (Yoonseok MiniFic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin