10 - The End Of All Things (Final)

654 65 88
                                    

Sabah yüzüme vuran güneş ışığı, beni bu sefer diğer günlerden farklı olarak içimde değişik bir huzurla uyandırmıştı.

Dün yaşananlar, hayatımın en büyük dönüm noktası ve geri dönüşümün habercisiydi. İnsana ait bütün duygusal özellikler, ruhumun her yanını kaplıyordu. Rahatsızlığın aksine, oldukça mutluydum.

Yüzümde kocaman bir gülümseme ile kolumu yan tarafa attım. Elim yatağın soğukluğu ile boşlukla buluşunca gözlerimi kocaman atıp yatakta oturur pozisyona geçtim.

"Hoseooook-ah~"

Aegyo yaparak konuşmuştum, bunu yaptığımda hemen yanımda biteceğini söylemişti. Ama gelmemişti.

Çıplak bedenimi örtü ile sarıp, yere sürünmesine aldırmadan bütün evi dolaşıp umut meleğime baktım.

Hiçbir yerde yoktu. Ama her yer hala onun gibi kokuyordu.

"Umudumu verdin diye gittin değil mi? İşin bitince. Ben bir iştim sadece senin için. Nasıl göremedim bunu?"

Senelerdir kimseyi sevmemiştim, aşık olmamıştım, heyecanlanmamıştım, gülmemiş, sevinmemiştim. Bana bütün duyguları yaşamıştı. O anda gelen ağlama hissiyle birlikte bütün duyguları.

Kalp kırıklığı, hayal kırıklığı ve üzüntünün harmanlandigi bir duygu karmasasinin içindeydim. Duygular insanı zayıf hale getirirdi. Onlar olmadan güçlüydüm. Ama o anda ise tamamen yıkılmış hissediyordum.

Bir anda yere çöktüm. Gözlerimden akan damlalar, örtünün üzerinden bedenim ile buluşuyor ve gittikçe artan bir titremeyle birlikte yerini daha büyük bir ağlama krizine bırakıyordu.

"BENİMLE İŞİN BİTTİ HA? KENDİNİ BU KADAR SEVDIRIP DE GİDEMEZSİN!"

Yumruklarım sırayla yer ile buluşurken elime yayılan acı hiç de umurumda değildi, ruhumun acımasından daha çok acıtamazdı zaten.

"Ben seni çok sevmiştim.. seni çok seviyorum.. gidemezsin lanet olası.. GİDEMEZSİN!!!"

Yumruklarımı göğsüme çektikten sonra oturduğum yerde ne kadar süre ile ileri geri sallandigimi bilmiyordum.

Eski halime geri donemezdim. Üzerimi giyinip sırtıma gitarımı astım ve apar topar dışarıya çıktım. Ayaklarımın beni nereye götürdüğünü bilmiyordum. Uzun zamandır çalmadığım gitarımı bile neden yanıma aldığımı bilmiyordum. Geçen senelerin üstüne,hala çalıp çalamayacağımdan emin değildim.

Parlayan su, cıvıldayan kuşlar ve mor renkli çiçekleri gördüğümde, nereye geldiğimi anlamıştım. Burası.. ilk öpücüğümüzü paylaştığımız yerdi. Her şeyin geri dönüşü olmayacak şekilde değiştiği ana tanıklık eden yer...

Ben gelince kuşlar cıvıldamayı bıraktı, su eskisi gibi parlak görünmüyordu, çiçekler boynunu bükmüş gibiydi. Tesadüf olmalıydı. Benimle ilgisi olmamalıydı. Başımı iki yana sallayıp gitarı yanıma koydum ve tahta iskelenin üzerine oturdum.

"Daha sana gitar bile çalmamıştım.. Sana yazdığım şarkı ne olacak? Bana ne olacak hiç düşündün mü?"

Sanki karşımda o varmış gibi konuşuyordum. Buraya da bağırıp çağırmak için gelmiştim. Biraz da olsa rahatlamayı umuyordum. İçimde biriken sinir, onun yüzü aklıma geldikçe yok oluyordu. İstesem de ona sinirlenemiyordum. Bu yüzden ne söylüyorsam mırıldanarak söylüyordum, ağlamaklı ve çaresiz bir ses tonuyla.

Bir anda bakış açıma bit kelebek girdi. Üzerindeki güzel desenler çok tanıdık gelmiş ve anlamlandıramadığım umut vermişti. Bu Hoseok'un küçük dostuydu. Elimi rastgele sallayarak gitmesi için uğraştım.

Your Hope, Your Angel (Yoonseok MiniFic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin