9- Love&Hope (M)

772 65 132
                                    

Hoseok yanıbaşımda uyurken, çok sevdiğim uykumu feda edip yatakta doğrularak onu izledim.

Yüzüne vuran gün ışığı, uykusunda bile tatlı bir şekilde gülümseyen meleğimin yüzünü aydınlatıyordu. O çok güzeldi.

Beni her halimle sevebilecek tek varlık oydu.

Aklıma dışarı çıktığımızda aşk itiraflarımızla son bulan dün akşam gelince, ben de ellerimi dudaklarıma götürüp okşadım. O dudakların hissi, hala üzerimdeydi. Tadı.. zaten hiç gitmemişti.

Ağzını şapırtadarak sağa sola dönerek gerindi. Gözlerini ovuşturarak kısık gözlerle bana baktı. Bir elini yanağıma götürüp okşadı.

"Günaydın."

"Günüm seninle aydın Hoseok."

Dudaklarının arasından çıkan küçük kahkaha kulaklarıma bayram ettirmişti. Ne de güzel gülüyordu.

"Çok romantiksiniz Bay Min."

Yatakta doğruldu ve bağdaş kurarak oturdu. Ellerini bana doğru uzatınca ben de onun gibi bağdaş kurarak karşısına oturdum.

"Işığın yogun derecede kırmızı. Yeşil olması gerekiyor biliyorsun. Umut."

"Umudum yanımdayken umuda ihtiyacım yok."

Gözlerini devirip iç çekti. Anlamıyordum. Benim ondan başkasına ihtiyacım yoktu. İnsanlardan bir halt çıkmamıştı ki gidip de bu tatlı meleğe aşık olmuştum.

"Benim görevim bu. Senin meleğin olarak bunu yapmam lazım. Ama sen çok inatçısın."

Dudaklarını büzdükten sonra kenetlenen ellerimizi ayırıp göğsünde kavuşturmuştu.

"Tamam ışıktan yapılmış ilahi bir varlığım ve güçleri var. Ama sen umut dışındaki bütün duyguları bir kenara atıyorsun. Umudun olmazsa, diğer duyguların işe yaramaz. Hayatın boyunca seni rahat bırakmaz. Dönüp dolaşıp bu haline geri dönersin. Bunu istemiyorum. Biraz çabalayabilir misin?"

Haklı olabilirdi, ama sevmek umut etmekten daha kolay geliyordu.

"İstemiyorum."

"Elimde seni düzeltmek için herhangi bir yol kalmadı. Ne yapmam gerektiğini bilmiy..."

Bir anda sustu ve şaşkınlıkla iki elini ağzına kapatarak gözlerini kocaman açtı.

Bir elimle dürttüm.

"Hoseok?"

Cevap vermeyince adını tekrarlayarak bu sefer iki elimle bedenini sarstım. Boş bakışlarla karşıdaki sabit bir noktaya bakakalmıştı.

Kafasını kendine gelmek istercesine iki yana salladı. Ellerini elimin üstüne koyarak ittirdi. Yatakta yüzü koyun dönerek yüzünü yastığa bastırdı.

"İyi misin? Ne oldu?"

Çabalamadığım için özür dilemek ve bir daha hiç gelmeyeceğini düşündüğüm umut için boşa uğraşmak niyetinde de değildim. Yalan söylesem zaten anlardı, enerjinin ışığını görebiliyordu zaten.

Basını yastıkta yan çevirip gözlerimin içine baktı. Ufaktan endişeli bir yüz ifadesi vardı. Duygularını gizlemekte iyi değildi, bu yüzden endişeli olduğunu anlayabilmiştim.

Ya da ona çok alışmıştım ya da artık onu tanıyordum, bilmiyorum.

"Senin ışığın kırmızı.. Çok yoğun.. İliklerimde hissettim."

"Yani?"

"Bu kadar yoğun bir ışık, sadece bir kişinin birden fazla varlığa duyduğu sevgi ile oluşur. Senin bütün ışığın, sadece benim için mi?"

Your Hope, Your Angel (Yoonseok MiniFic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin