Bölüm 3-Kırık Dökük

57 40 0
                                    

Günlerdir aklımda Arya'nın Tuna hakkında söyledikleri vardı . Evet tamam , birazcık belki bir miktarcık hoşuma gitmiş olabilir o sözleri yani o kadar gıcıklık yaptıktan sonra beni güzel bulduğunu ve benimle ilgilendiğini itiraf etmiş olması hoştu . Aynı zamanda Arya'ya neler yapmaktan hoşlandığımı bile sormuştu , bu gerçekten tuhaf ! Onunla bu son olaydan sonra bir kaç kere okul koridorunda karşılaşmıştık her zamankinden uzak bu sefer daha uysal daha uyumlu bir kız gibi davranmaya çalışmıştım çünkü asıl ben ona davrandığım biçimde gıcık bir ben değildi  genelde ben  bilirsiniz işte  sakin durmayı seven bir kızdım kendi halimdeydim bir bad girl olmak hep hayalimdi yani umursamaz bir kötü kız ama asla olamamıştım . Çok konuşan , bazen boş konuşan gevezenin tekiydim esasında . Bu çok konuşma meselesi de sadece yanında rahat olduğum insanlar için geçerliydi mesela genelde okul ortamında samimi olmadığım insanların yanında susardım bu da beni dışarıdan soğuk gösteren bir şeydi . Buna diyecek söz yoktu tamamen insanların ön yargısı bence kimseyi asla tam olarak tanımadan yargılayamazdık ben bunu Tuna için yapmıştım hayatımda ilk defa çünkü damarıma fazlasıyla basmış beni tabir yerindeyse çileden çıkarmıştı . Onunla iyi geçinmeye çalışmak için önce kendime sonra Aryaya söz vermiştim , Arya ondan hoşlansam da hoşlanmasam da ters davranmamı istemediğini kesin bir dille söylemişti bunca senelik kadim dostumun çocukluk arkadaşına gıcıklık yapmayacaktım yani , ona da olur verdim ve 1 hafta boyunca sakince yerimde oturdum . Okuldan eve , evden okula gittim bu sırada Arya her zamanki Aryaydı ama dışarı beni sürüklemek yerine Tuna'yı sürüklemeye başlamıştı . Telefonum ansızın çalana kadar halimden memnun , rahat koltuklarıma yayılmış dizi izliyordum oysaki bu sabah hafta sonu şerefine gayet mutlu da uyanmıştım . Sabahtan beri çalmayan telefondan aniden yüksek sesli melodi yükselince yerimde sıçradım ve telefona uzanıp Aryanın çağrısını tereddütsüz cevapladım . 

''Alo?''

''Hazırlan , dışarı çıkıyoruz. ''

''Nereye?''

''Ya, bilmiyorum Avm falan belki bakarız işte . ''

''Peki , 1 saate hazır olurum . Seni evden alırım . ''

''Gerek yok , Tuna ile geleceğiz . ''

''Efendim? O da mı gelecek?''

''Hadi ama! O gelecek diye oyunbozanlık edip gelmiyorum demeyeceksin herhalde? Bundan daha olgun olduğunu sanıyordum Beren . Hem o seninle zaman geçirmek seni tanımak istiyor , itiraz yok kapa telefonu ve çok güzel ol . Nereye geleceğini belli olunca mesaj atarım .''

Yüzüme kapanan telefonla , söylenip yerimden kalktım . Demek bay çok bilmiş benimle zaman geçirmek istiyordu! Bu nedense bana Aryanın uydurması gibi geliyordu ve ona itiraz etmemem gerektiğini adım gibi bildiğim için hemen hazırlanmaya koyuldum . Yukarı kata odama çıkar çıkmaz , hemen geniş kıyafet dolabımı açıp ne giyeceğimi düşünmeye başladım , hava ne sıcak ne de soğuktu . Açık renk bir kot çıkardım, üzerine de uzun bir düşünme jimnastiği sonucunda lacivert fakir kol ince bir üst seçtim . Saçlarımı hızlıca her zamanki gibi düzleştirip mavi gözlerimi ortaya çıkarak minimal bir makyaj yaptım . Son olarak da parfümümü sıkınca tamamen hazır olmuştum tam o sırada Arya telefonuma bana çok yakın olan bir Avmye gelmemi mesaj atmıştı . Avm içinde bir restoranda oturmuş beni bekliyorlardı . Aman ne güzel ! Çantamı koluma takıp hızlıca merdivenleri indim ve dış kapıya çıktım , kapıyı kitleyip anahtarı yine çantama attıktan sonra hemen kapının önündeki arabama binip Alışveriş merkezinin yolunu tuttum , kısa mesafelik yol için kısa bir rap şarkı açtıktan sonra yola odaklandım ve bugün onun yanında saçma sapan davranmamam için kendime telkinlerde bulunup durdum . Normalde mantıklı ve olgun bir insan olmama rağmen bu çocukla ne zaman yüz yüze gelsek gıcığın teki oluyordum ve çoğu zaman saçmalıyordum ve sanki umursuyormuş gibi beni böyle tanımasını istemiyordum . Sanırım tuhaf bir biçimde ne düşündüğünü kafama takıyordum . Otoparka arabayı dikkatlice park ettikten sonra , girişe doğru yürüdüm hızlı bir giriş yaptıktan sonra çantamı omzuma tekrar asıp yemek yenilen kata çıktım . Hemen merdivenlerin başındaki mütevazi restoranda oturmuş beni bekliyorlardı . Arkası dönük oturan Tunayı görünce birden kalbim tekledi nedense , yoksa heyecanlanmış mıydım? Tırnaklarımı avuç içlerime batırırken onlara gittikçe yaklaşmıştım beni hemen fark eden Arya gülümseyerek ayağa kalktığında gülümsemeye çalışarak ona karşılık verdim . Yanına vardığımda ona kocaman sarılıp Tunaya döndüm , o da ayağa kalkmıştı ve resmiyetin soğukluğun kralını yaparak sadece elimi sıktı ! GOOD JOB! MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ ! NİCE! Bozuntuya vermeden Arya'nın yanına oturduğumda doğal durmaya her zamanki ben gibi olmaya çalışıyordum ama ortam beni fazlasıyla geriyordu ya da Tuna diyelim . Evet Tuna'nın varlığı beni fazlasıyla geriyordu. ''Ben açım !'' dedi sabırsızlıkla . ''Öğlen yemeği mi? Ben kahvaltı yapıp geldim kahve istiyorum hem de acilen . '' dedim aynı sabırsızlık içinde . ''O zaman karşıdaki Starbucksa gidip bir kahve edin karnımı doyurmam lazım . '' dedi sıska ve hiç yağ barındırmadığı göbeğini işaret ederek . Gözlerimi devirdim. İşte yine başlıyorduk . Arya , ''Aslında bende aç değilim şuan , sanırım yemek yeme hakkımı pizzacıda kullanacağım . '' dedi ellerini birbirine sürterek . Tuna garsona bir kahvaltı tabağı sipariş edince ters ters ona baktım . ''Ne var kahvaltı etmeden geldim ?'' dedi açıklama yaparak. Cevap vermedim . Ona ters bakışlar atmayı , sinsi sinsi kesmeyi ve laf sokmayı kesmeliydim . Her ne kadar buna beni istemsiz olarak itse de kendimi tutmalıydım , kendime ve Aryaya verilmiş bir sözüm vardı ve daha önce dediğim gibi beni gıcık kezban olarak tanısın istemiyordum . Aslında kimi kandırıyorum ki ? Bütün o gıcıklığın ve kendini beğenmişliğin altında bir sempatiklik yatıyordu işte ve o en derinlerde olan gizli sempatiklik de beni alttan alttan kendine çekiyordu . Yavaşla Beren dedim kendi kendime , üzer bu çocuk seni ikinci kez yıkılma dedim o setlerimi önüme çektim . Ona insan gibi davranacak ve arkadaş olacaktım hepsi bu ! Aksi bir şeyin planlamasını ya da düşüncesini kurmayacaktım kafamda olaylarını akışına bırakmak en doğal olanıydı . ''Sen tam bir Türkan Şoray hastasısın yani öyle mi?'' diye sordu birden bire . Ağzım açılırken şaşkınlıkla ''Nereden biliyorsun?'' diye sordum sonra kafamın tepesinde aniden yanan lamba ile aklıma Arya geldi ve ona yandan bir bakış atıp ''Evet . '' dedim Tunaya. ''Nefret ederim .'' dedi umursamazca . Kafamı sağa sola salladıktan sonra ''Gözümde kendini bir kez daha öldürdün Yılmaz . '' dedim sakince . Dudağının kenarı yana kıvrılırken son derece şirindi . ''Sana o cümleyi söyleme demiştim . '' diye araya girdi Arya . Kaşlarım hafifçe çatılırken ''Demek arkamdan konuştunuz . '' dedim şakayla karışık . ''Arkandan konuşmak en büyük hobim artık . '' dedi sırıtarak . Bu sefer sadece gülümsedim , ters yapmak , cevap vermek yerine sadece içten bir gülümseyiş bu sanırım etkili oldu ki aynı şekilde bir gülümseme ile bana yanıt verdi ilk defa bu kadar içten gülümsemesi içimden bir kaç parça kopmasına sebep oldu . Yerimde rahatsızca kıvranmaya başlarken ''Kahve istiyorum .'' diye söylendim . ''Kafein bağımlısı mısın?'' diye sordu meraklı meraklı, bu sırada garson kahvaltı tabağını önüne bırakmış ve geri çekilmişti , ben cevap veremeden Arya lafa daldı . ''Evet , içmeden yapamaz . Başına ağrı falan giriyor sonra ayrıca sinir olur , öğleden sonra içmezse felaket sebebi aklında bulunsun . '' dedi göz kırparak . Dediklerine itiraz edecek halim yoktu dışarıdan bakılınca ne kadar tuhaf gözükürse gözüksün kahve tutku gibi bir şeydi benim için tüketiyordum hatta sudan bile çok . Zararlarının farkında olmama rağmen vazgeçemediğim bir alışkanlıktı maalesef . ''Vay be ! '' dedi Tuna önündekilerden bir kaç parça ağzına atarken . Ağzındakileri yavaşça yuttuktan sonra kenardaki peçete ile ağzını hafifçe silip tekrar bir parça sosis ağzına attı ve yavaşça çiğneyip yuttu . Kraliyet soyundan gelmiş gibi yemek yiyordu , bu benim için bile fazla kibarca bir yemek yeme şekliydi , fazla yavaş yiyordu . ''Hey kibarcık hızlı yesen diyorum.'' dedim ona yeni lakabıyla seslenmenin verdiği rahatlıkla . ''Ben kibar yerim tatlım kusura bakma , o kahveyi içmek istiyorsan bekleyeceksin . '' dedi halinden son derece memnun bir sesle . Daha sonra Arya bana yeni sezondaki bir kaç beğendiği üründen bahsederken hem onu dinleyip hem de Tuna'nın komik yemek yeme şekline içimden gülmeye devam ettim . Saatler gibi geçen bir sürenin ardından nihayet yemeğini bitirdi ve masadan kalkıp kasaya ilerledi . O hesabını öderken bizde ayaklandık sandalyesinde bıraktığı ince siyah ceketini elime aldığımda yürümeye başladık . Kapıda onu beklerken telaşla bize doğru geldi ve Arya'ya dönüp panikle ''Ceketim sende mi?'' diye sordu . ''Sakin ol , bende . '' dedim ceketini gözünün önüne doğrultarak . Derin bir nefes verip ceketi aldı ve kahveciye doğru yürümeye başladık onların yine kendilerine has konularına dalmalarını fırsat bilip koşaradım Starbucksa girdim sıra olmamasına içimden binlerce kez şükrederek küçük boy flat wihte söyleyip parayı ödeyip siparişin hazırlanmasını beklemeye başladım , bu sırada arkamı dönüp kapının önünde dikilen Tuna ve Aryaya baktım . İkisi de bana bakıyordu , Arya muzırca Tuna ise ne bileyim nazikçe kibarca ya da içten bir şekilde ama sonuç olarak her zamankinden farklı bakıyordu . Çalışanın yüksek sesle ismimi söylemesiyle ona bakmayı kesip önüme döndüm ve kahvemi hızlıca kapıp yanlarına yürümeye başladım . Hala aynı biçimde bakıyordu ikisi de o an arkamdan ne konuşuldu deli gibi merak ettim , gerçekten merak ettim hatta merakımdan yerin en alt katmanına geçmek istedim çünkü o merak benim içimi yiyip bitirdi . Yürürken kahvemi yudumluyordum tam bu sırada Tuna sessizliği bozup ''Ne var bu starbucksta çok merak ediyorum , en yakın arkadaşım da starbucks olmadan yapamıyor . '' dedi dudaklarını hafifçe büzerek . Bu sırada Arya biraz arkamızda telefonla mesajlaşarak yürüyordu . ''Mesele starbucks değil ki benim için en yakın hangi kahveci olsa ondan alacaktım . '' dedim kendimi temize çıkarmak istercesine çünkü o 'starbuckstan başka yerde içmem , marka takıntım var ya da şöyle elitim böyle elitim 'diyen kızlardan asla olmamıştım ve sanırım bundan sonra da olmayacaktım . Avm'den çıkıp otoparka doğru yürürken nereye gideceğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu , nihayet arabaya ulaştığımızda Tuna bir değişiklik yapıp ön koltuğa yanımda kuruldu bu olaya son derece şaşırsam da o an belli etmemeye çalıştım tam sürücü koltuğuna yerleşmiş arabayı çalıştıracakken , ''Beni eve bırakır mısın? Bu akşam babam gelecekmiş hazırlık yapacağız . '' dedi Arya musmutlu bir sesle . Arya'nın babası Kenan amca İzmirdeki çok büyük bir hastanede baş hekimdi ve işlerini her zaman yoluna koyup Antayaya ziyarete gelemiyordu ona hak verdim en azından onu görmek için işlerini ayarlayan bir babası vardı , içimi tuhaf bir duygu kaplarken zorla da olsa gülümsemeye çalışıp arabayı çalıştırdım ve Aryanın evine doğru sürmeye başladım . Tuna da itiraz etmemişti çünkü ikimizde zaten baba özlemi çektiğinin farkındaydık ona bizi ektiği için kısmen de olsa atar yapacak halimiz yoktu eve gidip yatardım en kötü tabii bir de Tuna efendiyi evine bırakmam gerekiyordu. Yol boyunca arabaya derin bir sessizlik hakimdi hatta bu sessizliği zaman zaman müzik bile kapatamamıştı , herkes ayrı bir düşünce aleminde gibiydi . Trafiğin öğlen vakti seyrek olmasından dolayı Aryanın evine 10 dakikalık bir sürede ulaşmıştık , yüksek katları olan apartmanın önünde durduğumda arabadan inip ona sarıldım ve veda ettim Kenan amcaya selam söylemesini de tembihledikten sonra arabaya tekrar bindim , Tuna odunu da camdan el sallamakla yetinmişti ! Gerizekalı ! Arya apart kapısından içeri girdikten sonra arabayı çalıştırırken Tunaya dönüp ''Senin evin nerede?'' diye sordum . Kaşları havaya kalkarken ''Eve gitmeyi düşünmüyorsun herhalde , arkadaşlarımla görüşmedim ben bugün için bütün gün benimlesin . '' dedi halinden son derece memnun bir hava içinde . Ters ters ona baktım , ne yani bütün bir günü Tuna Yılmaz ile beraber mi geçirecektim?! ''Nereye gideceğiz ki?'' diye sordum saf saf . Yapacak bir şey bulamamayı ve eve dönüp yorganın altına girmeyi istiyordum . Omuz silkti , ''Antalyalı olan sensin bebeğim , seç bir yer . '' dedi . Bebeğim mi? Sahiden mi? Bunu söyleyiş tarzını hesaba katarsak şimdi tam bir Pelinsu'nun erkek arkadaşı profilindeydi . Hala park halinde kaldığımızı fark edip arabayı çalıştırdım , neden bilmiyorum benim için en özel olan yere gitmeyi istemiştim o an . Huzur bulduğum tek yere , beni olduğum yerden alıp da hayal dünyama götüren yere.. İçimdeki bu isteğe karşı koyamayarak deniz kenarındaki o geniş parkın olduğu manzaralı falezlere doğru gitmeye başladım . Bu arada Tuna radyodan popüler aşk şarkısı açınca istemsizce gözlerimi devirdim ama şarkıyı değiştirmedim çünkü güzeldi ve evet halimden memnundum her ne kadar şikayet etsem de .. Belki onu yakından tanırsam arkadaş olabilirdim , hatta sevebilirdim . Tabii ki insan olarak .

İzmir Ve Bal #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin