Bölüm 7-İstanbul

38 32 1
                                    


Tuna ile son yaşadığımız olaydan sonra hiç kimse bir daha o konuyu açmamıştı , Arya bile . Sabah uyandığımızda hepimiz gece olanları unutmuş ve hiçbir şey olmamış gibi normal yaşantımıza dönmüştük Tuna bile eski gıcık Tunaydı sanırım daha ötesi olamazdı . Burak ve Soner İstanbul turumuza seve seve katılacaklarını söylemiş ve bütün uçak biletleri 2 gün sonrası için ayarlanmıştı . İstanbul .. Rüyalarımın , hayallerimin gömüldüğü şehir . Babamı uğruna kaybettiğim ama asla sevmekten vazgeçmediğim şehir . Onu özlemiştim hemde fazlasıyla görsem ne yapardım aklımın ucundan geçmiyordu , sarılır mıydım? Öper miydim? Yoksa göz yaşlarımı saklayıp ondan kaçar mıydım? Ona baba diye seslenmeyeli 1 yıldan fazla süre olmuştu, telefonda aradığı zamanlar sorularına sadece evet ya da hayır olarak cevap verirdim . Ona kırgındım , kızgın olmaktan çok kırgın . Babam da yalnızdı bende , babaannem gittiğinde ve babam da gittiğinde tamamen yalnız kalmıştım , annemi merak etmiyor değildim ama babam ondan asla bahsetmediği için hep hatırlanmaya değer olmadığı düşüncesi yer etmişti kafamda küçüklüğümden beri işte şimdi şuan hem babamı eski babam olarak hem de hiç tanımadığım annemi yanımda istiyordum . Bunun pek mümkün olmadığını hatta asla mümkün olmadığını bilsem de son zamanlarda hiç huyum olmadığı halde umut eder olmuştum ve hayatımdaki bu yeni eylem bana bir yandan zavallığımı bine katlamak gibi gözükse de bir yandan tuhaf bir şekilde iyi hissettiriyordu . Tuna hayatıma girdiğinden beri tuhaf huylar edinmiştim , bunun Tunanın gelişi ile bir ilgisi var mıydı yok muydu bilinmez ama temsili de olsa gelişi insani bir çok duyguyu yavaş yavaş yeniden öğrenmeme sebep olmuştu . Salonun yemek masasında oturmuş büyük resim kağıdına bir şeyler çizen Tuna'yı izlerken tam da bunları düşünüyordum . Soğumaya yüz tutmuş kahvemden bir kaç yudum aldıktan sonra kulaklığımdan yükselen sesi biraz kısıp ''Sen hiç salonda yapmazdın projelerini hayırdır?'' diye sordum sırıtarak . Kafasını kısa bir anlık da olsa çiziminden kaldırıp gözlerime yorgun bir ifadeyle bakıp tekrar çizmeye başlarken ''Yalnız kaldığımda verimli çalışamıyorum , tasarım yapmam lazım yoksa dersten kalacağım . '' dedi sıkıntıyla . ''Vah , vah! Kıyamam . '' dedim dalgayla yerimden kalkıp mutfağa geçerken . Bitmiş kahvenin kalıntıları ile dolu fincanımı yıkayıp kaldırdıktan sonra , ''Aç mısın?'' diye bağırdım .  ''Aslında..'' diye söze başlarken yerimde sıçrayıp arkamı döndüm , mutfağın kapısında dikilmiş bana sırıtarak bakarken öfkeyle onu süzmeye başladım . ''Sinsice arkamda bitmeyi kesmelisin . Kalp krizi geçireceğim .'' dedim . Gözlerini devirdi , ''Açım ama yemek yapmanı beklemiyorum yine hazır bir şeyler mi yiyoruz Aksoy?'' diye sordu alayla bana yaklaşırken . Sinirle gözlerinin içine bakarken, ''Neden yemek yapmamı beklemiyormuşsun?'' diye sordum . Mutfak tezgahına yaslanırken , ''Aylardır aynı evin içindeyiz Aksoy, yaptığın tek şey hazır yemekleri pişirmek ve ıhlamur hazırlamak . '' dedi dalgayla . ONDAN NEFRET EDİYORDUM! ''Çok biliyorsan kendin ev yemeği yapsaydın da yeseydik kibarcık . '' dedim son kelimemde ayrı bir tonlama kullanarak . Kahkaha atarken , kaşlarımı çatıp kollarımı göğsüme bağlayıp sinsice yüzüne bakmaya başladım . ''Ne gülüyorsun?'' diye sordum . Sahte kahkahasını kesip bana doğru bir adım attıktan sonra , ''Yemeği kızlar yapar , Aksoy . Ben ne anlarım yemek pişirmekten?'' dedi hala sırıtırken . ''O zaman yapmayana mana bulma bay ego yığını '' dedim . Arkasını dönüp mutfaktan çıkarken , ''Bana yemek yap kadın ! Açım! '' dedi muzipçe ve çekip gitti . Muhtemelen o güzelce projelerini yapacaktı bende yemekle ilgilenecektim birazcık , ufacık da olsa evli çiftler gibiydik . Günde 365 bin kere çatıştığımız gerçeğini de göz önünde bulundurursak aslında 40 yıllık evli gibiydik ötesi yok! O gittikten sonra kendi kendime gözlerimi devirip dolapta yemek yapmak için neler olduğuna bakmaya başladım , aslında oldukça fazla malzememiz vardı Tuna geçen hafta büyük bir mutfak alışverişi yapmıştı . Et, tavuk ve yeşillik ve ararsan! Peki bu kadar çok seçeneğin içinde Yılmaz'a ne yapabilirdim ki? Yalnız yaşıyorken yemek sıkıntı olmamıştı hiçbir zaman , hazırla siparişle idare etmiştim çoğu zamanda mısır gevreği ile geçiştirmiştim ama Tuna geldiğinden beri yemekler bile belirli bir düzen içerisinde ilerliyordu . Mesela sabahları mutlaka tam pişmiş bir yumurta ve bir dilim kepek ekmeği yiyordu ve büyük tatlı kaşığı kadar balı da mideye indirdikten sonra fincan çayını içiyordu tabiki küp şeker yerine de çayına bal atıyordu . Öğlenleri genelde bir yeşil elma yerdi , akşamları genelde protein ve karbonhidrat almayı tercih ediyordu bende ister istemez onun bu düzenine uymak zorunda kalıyordum . Tuna Yılmaz için hayat felsefesi ; Bir kaşık bal , bir bardak ıhlamur , İzmir ve Göztepe'den ibaretti . Hayatta sevdiği yegane şey bunlardı , bi de çok düşünceli olduğu zamanlar deli gibi bir şeyler çiziyordu , işin ilginç yanı çizimlerini kimsenin görmesini istemiyordu . Katı kuralları vardı yani! Dolaba biraz daha baktıktan sonra salata , pilav ve canım İzmirliye patatesli İzmir köftesi yapmaya karar verdim .  İşe koyulmuş patatesleri soymaya başlamışken Tuna içeriden Sezen Aksu'dan Ben Sende Tutuklu Kaldım şarkısını açtığında gözlerim pörtledi . TUNA YILMAZ ! Sezen Aksu mu dinliyordu? Gün geçtikçe onunla ilgili şok olacak başka şeyler çıkıyordu karşıma , acıklı bir aşk hikayesi yaşayan bir insan olarak evet Sezen dinlemesi ekstrem bir şey gibi gözükmüyordu ama baksanıza o Yılmaz ya Yılmaz!Hani egoist kibarcık olan zaten onu dışarıdan tanıyan bir insan olsanız bu çocuğun aşkla ne işi olur be acı da neymiş dersiniz! Adam zaten yürüyen ego , tek sevdiği şey kendisi gibi bir şey . Patatesleri bitirdikten sonra tamamen yemek işine odaklanmaya karar verip köfteleri yapmaya başladım , köfteleri ve patatesleri fırın tepsisine yerleştirdikten sonra fırına bırakıp pilavı yapmaya başladım . Pilavın suyunu çekmesi için ocağa bıraktıktan yeşillikleri doğrayıp salatayı yapmaya başladım . ''Hala ölmedin mi Aksoy , zehirlenmek istemiyorum . '' diye içeriden bağıran geri zekalı ev arkadaşıma cevap vermeden sinirle derin bir nefes alıp verdim .  Bütün yemekler hazır olduğunda mutfaktaki yemek masasını silip çatal bıçak çıkardım , içecek koymak için iki bardak da bıraktıktan sonra salatayı kaseye koyup iki tabak arasına koydum . Köfte ve patatesler de çıktıktan sonra tabaklara her şeyi yerleştirip yemek şaheserimin son haline bakıp keyifle , ''Tuna!Yemek hazır !'' diye bağırdım . Bir kaç saniye sonra mutfak girişinde belirdiğinde yüzünde alaycıl bir tavırla yüzüme baktı , kafamla yemek masasını işaret ettim. Gözlerini benden çekip , masaya baktı dudakları büzülürken kafasını memnuniyetle aşağı yukarı sallamaya başladı . Masaya doğru ilerlerken , ''Kızım!Sana inanamıyorum ya İzmir köfte yapmış canım mısın lan sen? Öperim seni!'' diye heyecanla ellerini birbirine sürterken ''Aman istemez , soğutmadan otur da ye '' dedim otoriter anne edasıyla . Sandalyeyi çekip keyifle sofraya otururken , beni beklemeden köftesinden bir çatal alıp sabırsızca ağzına attı . Yüz ifadesi az öncekinden daha memnun bir hale gelirken zaferle gülümsedim , zengin olabilirdim , sosyetinin prensesi de olabilirdim ama bakın yemek de yapabiliyordum işin para pul ya da süslü olmak prenses olmakla ilgisi yoktu . Bi kere hamarattım . 

İzmir Ve Bal #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin