11. Bölüm

6.3K 284 131
                                    

Saatler günlere, günler aylara dönerken neredeyse yılbaşı tatili gelmişti. Yılbaşı daha da yakında göründüğünde herkes heyecanlıydı; hediyelerden, kardan ve konforlu kazaklardan konuşuluyordu.

Hermione ve Draco hala birliktelerdi ama Ron'dan ya da Lucius Malfoy'dan konuşmuyorlardı. Hermione konuyu açarsa Draco sadece görmezden geliyor ya da konuyu değiştirmesini istiyordu.

Nedenini çözemese de son günlerde ona karşı oldukça mesafeliydi.

Hermione ve Ron arkadaşlardı. Pekala... Arkadaşlardı demek fazla olabilir. Eskisi gibi değillerdi ama yine de konuşuyorlardı. Bazen garip oluyordu ama ya Harry ya da Ginny farklı bir muhabbet açıyorlardı ki bu büyük bir yardımdı.

Draco, Hermione, Harry ve Ginny'nin yeniden arkadaş olmalarının iyi olduğunu düşünüyordu. Hermione ve Ron'un arkadaşlığının büyük bir hayranı olmadığı halde onlarla ilgili bir şey söylemiyordu.

Hermione kelimenin tam anlamıyla boğazına kadar ödeve batmıştı. Gece Draco'yla birlikte kütüphaneydi. Kapandıktan sonra erişimleri vardı. Bir perşembe günü saat on bir buçuktu. Tatile çıkmadan önce okulda bir günleri daha vardı. Hermione ve Draco ödevlerini daha yeni bitiriyorlardı.

Draco'nun uzun bacakları önünde esnetilmişti. Tamamen rahat bir şekilde yazarken durup yeterince hızlı yazmazsa kütüphaneden atılacakmış gibi görünen Hermione'ye baktı. Draco'nun önünde iki kitap açık olmasına rağmen ondan daha fazla yazmıştı. Hermione onun karşısında sıraya doğru eğiliyordu, bacak bacak üstüne atmıştı ve gözleri önündeki altı kitabın üstünde hızla gezinirken telaş içinde yazıyordu.

"Hermione... Yılbaşında ne yapıyorsun?" diye sordu Draco, sessizliği bozarak.

Hermione yazmaya devam etmeden önce bir saniyeliğine tüy kalemini bıraktı. Kitaplarından birinin sayfasını çevirdi ve kafasını kaldırıp hızlıca ona baktı.

"Şey, ailemin yanına gitmem gerek sonra da belki Ron'un evine." Hermione umrumda değil dercesine omuz silkti.

"Ah, annemle tanışmak ister misin?" diye sordu Draco, kağıdına bakarak. Günlerdir ona nasıl soracağını düşünüyordu ve ne doğru zamanı ne de söylemenin doğru yolunu asla bulamamıştı. Son bir gün kala, Draco bunu yapmalıydı.

Hermione şok olmuş şekilde yazmayı bıraktı. Narcissa Malfoy? Draco'nun annesiyle tanışmak biraz ürkütücü görünüyordu ve bununla sorunu olup olmadığını merak etti.

"Draco, emin misin?" diye sordu Hermione, sıranın karşısından elini tutarak.

"Tabii ki." diye yanıtladı Draco, gözlerinin içine bakarak. "Annemle tanışmanı istiyorum. Ne de olsa benim kız arkadaşımsın."

"Peki o zaman. Sen de benim ailemle tanışabilirsin." Hermione gergin bir şekilde gülümsedi.

Draco kafasını salladı ve kendi kendilerine düşünerek sessizce çalışmaya geri döndüler.

...

Proföser Slughorn birer birer sınıftan çıkarlarken şaka yaptı, "Çalışmayı unutmayın!" .

Birkaç insan kahkaha ile gülerken diğerleri sanki onlara balerin olacağını söylemiş gibi kaşlarını kaldırdı. Draco sınıftan çıkarlarken Hermione'nin elini tuttu. Hermione Büyük Salon'da oturacak arkadaşlarına veda etti.

Draco gülümseyerek fısıldadı. "Hermione..."

Dudaklarını bir kez onunkilere bastırdı. Öpücük kısaydı ama tatlıydı ve Hermione'nin kalbinin hızla küt etmesine neden olmuştu.

Hermione üstlerinde garip bakışlarla el ele yürürken sordu, "Pekala... Artık ders yok. Artık üç hafta boyunca okul yok. Tatile kadar bugünümüz var. Ne yapmak istersin?" .

"Nereye gideceğimizi biliyorum." dedi Draco, gülümseyip elini sıkarak.

Sakinliğin tadını çıkararak sessizce yürüdüler. Draco Hermione'yi dışarı yönlendirdi. Titrediğinde hızlıca ona baktı. Gelmeden önce ceketleri almayı unutmuştu bu yüzden büyüyle yeşil bir ceket yaptı.

Draco ona ceketi uzatırken Hermione gülerek sordu, "Yeşil?" .

"Her şeyin içinde çok tatlı görünüyorsun, ama içinde seksi göründüğün yeşil." dedi Draco onu öperek. Yürümeye devam ettiler. Hermione'nin yüzü kızarmıştı ama soğuktan değildi.

Ağaçların içinde bir açıklığa gelene kadar gölü ve hatta Hagrid'in kulübesini geçtiler. Oradan küçük yuvarlak bir açıklığa geçtiler. Küçük bir gölet buzla kaplanmıştı ve göletin yanında bir bank vardı. Bankın ve göletin yanında çiçekler çıkmıştı. Bazı çiçekler karla ve buzla kaplanmıştı ama yine de harika görünüyordu.

"Vay canına. Çok güzel." dedi Hermione Draco'ya sarılarak. Söylediğinde ciddiydi, çok tenha ve özel bir yerdi.

Draco kırmızı dudaklarından bir iç çekişin kaçmasına izin verdi. "Evet... Bunu üçüncü yılımızda buldum. Her şeyi unutmak için buraya çok fazla geliyorum."

"Aynı zamanda sana yumruk attığım yıl..." dedi Hermione, suçlu bir şekilde. Kendini cekete daha sıkı sararak ona baktı. "Draco... Onunla ilgili..."

"Evet... Pekala... Bunun konusunu açmayacaktım." dedi Draco, pis pis gülerek. İşlerin şimdi daha iyi olduğunu anlaması için alnından öptü. Geçen seneden ve üçüncü yıllarından çok daha iyiydi.

Hermione ona baktı. "Üzgünüm. Eğer bir araya geleceğimizi bilseydim onu asla yapmazdım."

Draco iç çekti ve onu göletin yanındaki banka yönlendirdi. Bileğiyle karı silkeledi ve altlarındaki soğuktan titreyerek oturdular. Hermione kafasını omzuna yaslayıp ona sıkıca sarıldı. Yazın buraya geri gelebileceklerini umuyordu.

Hermione fısıldadı. "Seni seviyorum, Draco." Draco'nun onu buraya getirmeyi düşünmüş olması gerçeğine bayılmıştı.

"Ben de seni seviyorum." dedi Draco, başının üstünü öperek.

Sessizce oturdular. Kuşlar ağaçların içinde ötüyorlardı ama başka ses duyulmuyordu. Bir süre sonra hava daha da soğumaya ve kararmaya başlayınca Hermione'nin onca yıl önce Draco'yu yumrukladığı devasa kayaları geçerek kaleye dönüşe geçtiler.

"Gerçekten üzgünüm." dedi Hermione, kayalara bakarak.

"Şunu söylemeye devam edecek misin?" diye sordu Draco, şakayla iç çekerek.

"Ama Draco, sana yumruk attım ve-"

Hermione devam edemeden Draco iç çekip onu büyük kayaya yöneltti. Sırtını kayaya yaslayıp ellerini başının iki yanına koydu. Hermione gülümseyip dudaklarını yaklaştırdı ve öpüştüler. Ne kadar soğuk ya da karanlık olduğunu unutup Draco'nun yumruklandığı yerde birbirlerini öptüler.

McGonnagal kapıdan bağırdı. "Bayan Granger! Bay Malfoy! Ne kadar da sevgi dolu. Donmadan önce içeri girmenizi istemek zorundayım." Dönüp içeri doğru yürüdü.

Draco Hermione'nin kızarmasına kahkaha attı. Bir öğretmene yakalanmaktan yerin dibine girmiş bir şekilde eliyle yüzünü kapadı. Draco kibarca ellerini çekip gülümsedi.

Draco Hermione'yle içeri girerken homurdandı. "Beni yumrukladığın için üzgün müsün? Pekala, ben de sana bulanık dediğim için üzgünüm, Potter ve Weasley'e isimler taktığım, Potter'la kavga ettiğim için... Liste sonsuza kadar devam edebilir."

Hermione elini tuttu. "Bunu affetmemiş olsaydım seninle olmazdım!"

Draco sırıtıp belinden tutarak kalenin içine eşlik etti. Hermione kıkırdadı ve hafifçe ona vurdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 29, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Draco's Undying Love (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin