3. Bölüm

7.6K 411 342
                                    

Hermione ve Draco kendi kompartımanlarına geri döndüler. Trenin en ucundaki ilk kompartıman onlara aitti. Öğrenci temsilcisininkinin yanındaydı.

Sandığını alması gerektiğinden Hermione önce arkadaşlarının yanına gitti. Onlara Draco'yla bir kompartımanı paylaşması gerektiğini söylediğinde ne söyleyeceklerini düşünmek bile istemiyordu.

Kararsız bir şekilde onlara kompartıman olayını açıkladı. 

Ron, Hermione'nin Draco'yla bir kompartıman paylaşacak olmasından dolayı mutlu görünmüyordu.

Harry ve Ron eğer bir şey olursa onun için orada olacaklarını açıkça söylediler.

Onlara iyi olacağını söyledi ama emin değillermiş gibi görünüyorlardı.

''Dinleyin çocuklar, Draco değişmiş. Bana bulanık ya da rahatsız edici hiçbir şey demedi.'' diye onlara anlatmaya çalıştı Hermione. O ve onun 'türünün' yaptıklarından sonra kendisine inanmayacaklarını biliyordu.

''Hermione ona güvenemezsin.'' dedi Ron elini tutarak.

''Ron, iyi olacağım.'' Dudaklarına bir öpücük kondurduktan sonra sandığını alıp Ron'u arkada bırakarak başkan kompartımanına yöneldi.

Kompartımanın ahşap bir kapısı vardı ve pencereleri yoktu. Başkanların bir şeyler planlamak için özel bir alana sahip olmaları gerektiğinden olduğunu düşündü.

İçeri girdiğinde manzara karşısında hayrete düştü. Diğer kompartımanlardan daha büyüktü ve içinde, ortasında meşeden bir ağaç olan iki kanepe vardı. Kendi banyoları bile vardı.

Draco çoktan kanepelerden birine oturmuştu. Çantaları parlak mavi kanepenin arkasındaydı. Hermione karşısındaki kanepeye geçti.

McGonnagall'ın onlara kendi yatakhanelerinden bahsettiğini hatırladı. İstedikleri her zaman kullanabileceklerini söylemişti. İsterlerse içinde uyuyabilir, ödev yapmak ya da toplantı düzenlemek için kullanabilirlerdi.

''Yatakhaneni ne için kullanacaksın?'' diye sordu Hermione, sohbet etmeye çalışarak.

Gri gözler ona baktı.

''Henüz emin değilim.'' diye mırıldandı.

Hermione gözlerine baktı. Grinin tonunu seviyordu. Ona bakarken yakalanmak istemediği için tekrar konuştu.

''Ah, ben muhtemelen sadece ödev yapmak için kullanırım.'' dedi Hermione. Draco'nun cevap vermesi için bekledi ama vermeyince konuşmaya devam etti, ''Tamam, hadi işe koyulalım. Öğrenci temsilcilerine koridorları dolaşmaları gerektiğini söylemeliyiz.''

''Ben yaparım.'' dedi Draco ve çıktı.

Hermione yapacak başka hiçbir şeyi olmadığından oturdu. Bu gerçekten yapmaları gereken tek şeydi: Öğrenci temsilcilerine koridorları dolaşmalarını söylemek.

''Buna alışabilirim,'' diye düşünüp gülümseyerek gözlerini kapattı.

Uyuyakaldı. Birkaç dakika sonra bir ses konuşarak onu rahatsız etti.

''Başka?'' diye sordu Draco.

Hermione sese zıpladı.

''Beni korkuttun!'' dedi, bir elini göğsünün üstünün koyup hızla atan kalp atışlarını kontrol etmeye çalışarak.

Draco kıkırdadı. Hermione'nin kalp atışları bu güzel sese karşılık daha da hızlandı.

Hermione'nin gözleri büyüdü. Gülüyordu... Gerçekten de gülüyordu!

''Vay canına, onda bir sorun var!'' diye düşündü.

''Başka ne yapmamız gerekiyor?'' Draco'nun yüzü onun inanmayan yüzünü görünce bir kez daha taşlaştı.

''Hiçbir şey.'' Hermione sandığından bir kitap çıkartıp okumaya başladı.

Bir süre sonra, Draco kanepeye uzanarak gözlerini kapattı. Elleri başının arkasındaydı.

Hermione ona bakmasına engel olamadı.

Uzun, ince bacaklarına ve kaslı kollarına baktı. Gömleği kaslarını daha da ortaya çıkarıyordu. Okul gömleği ve siyah pantolon giyiyordu. Kravatı boynunun etrafında bol bir şekilde duruyordu.

Boynu uzun ve zarifti. Beyaz sarı saçları her zamanki gibi geriye doğru yatırılmamıştı. Uzun yüzü onu daha da yakışıklı yapıyordu. Hermione onun fırtınalı gri gözlerini kafasında canlandırabiliyordu. Gülerken gözleri bir hayli yumuşamış ama hemen eski soğuk hallerine geri dönmüşlerdi.

''Bana istediğin kadar bakabilirsin, Granger,'' dedi Draco aniden gözlerini açarak. Kıkırdıyordu.

''Bakmıyordum!'' diye kendini savundu Hermione.

''İnkar etmene gerek yok,''  Draco ona göz kırptı.

''Bu ani özgüven patlaması nereden çıktı, Malfoy? Rahatsız edici bir şey söylemeni bekliyordum... Bulanık gibi,'' dedi Hermione aniden. Ama sonra güzel gri gözler, onun uzun sarı kirpiklerini belli edecek şekilde aşağıya kaydığında kendini kötü hissetti.

''O günler bitti, Granger. Kendimi değiştirmeye karar verdim,'' diye fısıldadı Draco.

Hermione birkaç dakika sessiz kaldı. Draco ona bakınca konuştu.

''Değişmene sevindim, Draco.'' Hermione gülümsedi.

''Doğru, Granger, birbirimizi ilk isimlerimizi kullanacak kadar tanımıyoruz.'' dedi Draco ve Hermione'yi yalnız bırakarak kompartımandan çıktı.

...

'Ona bu kadar yaklaşamam!' diye düşündü Draco kızgın bir şekilde, arkadaşlarının kompartımanına yürürken.

 Draco Hermione'yi seviyordu ama birlikte bir şansları olamayacağını da biliyordu. Onunla konuşmaması gerektiğini biliyordu ama elinde değildi.

Onu şey hissettiriyordu... Farklı.

Pansy gibi değildi. Hermione onu güldürebiliyordu oysa Pansy... Eh, Draco ve Pansy'nin sahip oldukları ilişki daha çok... Fizikseldi.

Birçok kompartımanı geçti. Bazıları doluydu, diğerlerinin içindeyse çiftler vardı. Bazı çiftler el ele oturuyor ya da öpüşüyorlardı. Bazı öğrenciler rahat bir şekilde konuşuyor, diğerleriyse yüksek sesle gülüyordu.

Arkadaşlarını düşündü. Aslında onları arkadaşları olarak adlandıramazdı. Eğer yanıyor olsaydı onu söndürmezlerdi. Slytherinler sadece kendilerini düşünürlerdi. Kendisinin nasıl olduğunu hatırladı.

Üçüncü yılda Hermione ona yumruk atmıştı. O zaman buna çok kızmıştı ama şu anda hak ettiğini düşünüyordu. Başlarda Hogwarts'ta tam bir aptaldı. Draco değişmeye kararlıydı.

''Draco!'' Pansy, Draco 'arkadaşlarının' kompartımanının kapısını açtığında kendini onun kollarına attı.

Draco geri çekilmemek için kendini tuttu. Ona sarıldı ve yanına yaklaştığında geri çekildi.

''Draco, sorun ne?'' diye sordu Pansy, köpek suratı gülümserken.

''Hiçbir şey, sadece kontrol etmeye geldim... Hepinizi. Her şey yolunda mı?'' dedi Draco, hızlıca düşünerek. Sadece kaçıp Hermione'ye geri dönmek istiyordu.

''Her şey yolunda, neden kalmıyorsun, Draco?'' diye sordu Pansy, ona doğru yaklaşıp koluna dokunarak.

Draco geri çekilerek dokunuşundan kaçındı ve kompartımandan çıkıp gitmeden önce üstün bir çaba harcayarak ona bakabileceği en müstehcen şekilde baktı. Kapıyı çarparak Pansy'nin köpek suratına kapattı.

Draco's Undying Love (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin