"Hermione, uyan." dedi bir ses, uyuyan kızı nazikçe dürterek.
Hermione'nin kafası zonkluyordu. Ağzında bir tamam geveledi ama yabancı bir dil konuşuyormuş gibi duyuluyordu.
"Hermione, kahvaltı zamanı!" diye ısrar etti ses.
Hermione Bayan Weasley tarzında, elleri kalçalarında bir şekilde dikilen Ginny'i görmek için tek gözünü açtı. Ginny'nin gitmesini umarak gözlerini tekrar kapadı.
Ginny, Hermione'nin somurtmasına neden olacak şekilde yüksek sesle iç geçirdi. Ama gözlerini açmakla uğraşamazdı.
"Bu hiç sana göre değil! Kalk!" dedi Ginny ve üzerindekini çekiştirerek mor bir gece elbisesini açığa çıkardı.
"Tamam, kalktım!" dedi Hermione, oturarak, acıyı kesmeye çalışarak kafasına bastırdı.
"İşte, bunu al. Harika çalışıyor." Ginny parlayan sarı bir hap uzattı.
Hermione Ginny'e güvenerek hapı yuttu ve yatağın ucuna oturdu. Birden bire ağrı hafifledi. Ayağa kalktı ve Ginny'e teşekkür ettikten sonra hazırlandı.
"Merlin'in sakalı, Hermione, o kadar içmene gerek yoktu!" diye bağırdı Ron, Hermione ona geçen gece ne kadar içtiğini söylediğinde.
Sanki dün gece bir parti olmamış gibi temiz ve pırıl pırıl olan büyük salonda yiyiyorlardı.
"Kimse McGonagall'a bundan bahsetmediği için şanslısın. Sen başkansın!" dedi Ginny, Harry'nin tostundan bir parça ısırırken.
Hermione kaskatı kesildi. Nasıl bu kadar sorumsuz olabilmişti!
"Hermione, sorun değil, en azından Hogwarts'taki son yılında kabuğundan çıkmış oldun! Ve çılgınca bir şey yaptın... Hadi ama, buna ihtiyacın vardı." dedi Harry, onu daha iyi hissettirmeye çalışarak.
"Sanırım... Ama bir daha asla içmeyeceğim!" diye bağırdı, Hermione. Ron ona gülerken başını ellerinin arasında tutuyordu, "Kes sesini, Ron!"
Hermione koluna vurdu ama Ron onu daha da çileden çıkaran bir şekilde sadece gülümsedi.
Hermione Ron'u düşündü. Her zaman iyi anlaştıkları söylenemezdi ama ondan baya hoşlanıyordu. Onu sevdiğinden emin değildi ama bir geçmişleri vardı. Oldukça.
Bazen Ron onu o kadar sinir ediyor ve kızdırıyordu ki ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyordu.
'Ama bu normal, değil mi?' diye düşünüyordu.
"Eee çocuklar, bugün ne yapıyoruz?" diye sordu Ginny, özellikle Hermione'ye bakarak.
Hermione Harry ve Ron'un yaptığı gibi omuz silkti.
"Elbisemi dolaba geri koymam gerekiyor." dedi Hermione, ayağa kalkarak, "Sizinle ortak salonda buluşurum."
Bir tamam mırıldandılar. Gryffindor ortak salonuna gitti. Elbisesini aldı ve başkan yatakhanesine yürüdü.
Odaya girince Draco'yu gördü.
Her zaman buradaymış gibi görünüyordu. Kanepede oturup gazete ya da bir kitap okuyordu.
Ona baktı, elinde elbiseyle içeri girdiğini görünce gözleri büyüdü. Hermione gülümsemeye yeltendi ama yüzündeki ifadeyi görünce durdu.
Hermione ve Draco birbirlerine baktılar. Aniden, Hermione geçen gece ne olduğunu hatırladı, anı ona bir dalga gibi aktı...
Draco'yu öpmüştü... Öpmüş müydü gerçekten?
'Draco Malfoy'u öptüm' zihni kelimeleri farklı duygularla tekrarlamaya devam etti; şok, şaşkınlık... Heyecan?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco's Undying Love (Çeviri)
FanfictionDraco Malfoy ve Hermione Granger? Bazıları imkansız olduğunu söyleyebilir ama hiçbir şey imkansız değildir. Sonunda her zaman gerçek aşk üstün gelir ve umuyoruz ki bu hikayede de üstün gelecek. Savaş en sonunda sona ermiş, sıkı bir çalışma, zaman...