Araf Yolcusunun Vedası

237 36 6
                                    

  "Merhaba... Melankolik Ruhlar Araf'ı. Birkaç gecedir yayında değildim. Özür dilerim." Nikola'nın sesi oldukça kısık ve yorgundu. Güçlükle konuşuyordu.
"Bu gece yayına bağlanmanıza izin vermeyeceğim. Lütfen... Aramayı kesin." Mark söyleneni yaptı. Telefonu elinden bıraktı.
"Hayat, herkes için farklıdır. Kimileri hayata su der, kimileri toprak. Hayat bana göre içimize dolup, taşan havadır. Nefes... İnsanı canlı kılan nefeslerdir hayat. Aldığımız gibi vermek zorunda olduğumuz, yalnızca içimizde tuttuğumuz sürece bizim olan ve içimizde kalsa da dışımıza çıksada bizi öldürecek olan nefeslerdir. Ben hep; 'Ne yaparsan yap, o nefesi tutamayacaksın içinde, tutsanda bir işe yaramayacak öleceksin.' dedim kendime. Bu yüzden geride hatrı sayılır şeyler bırakmak istedim. Masallara inanır mısınız? Ben, inandığım sıralarda, pamuk prensesi okumuştum. Diyordu ki; 'Karların arasında bir gül buldu, gülün dikeni battı eline, kan, yere aktı. Beyazın üzerindeki kırmızı leke... Ne kadar da güzel diye düşündü. Güzeldi çünkü.' Düşündüm sonra. Bir şeyin güzel olması için bir bedel ödenmesi gerektiğini anlatmıyor muydu bu hikaye? Kendi hayatıma baktım. Bedeli ödenmişti hemde fazlasıyla ama ne yazıkki hiç güzel değildi. İşte bunu farkettiğimde Yüce Araf surlarını gördüm. Hayat amacımı keşfetmiştim. Artık yapmam gerekenler vardı. Araf Yolcusuydum ben. Sonra bu radyo programını oluşturdum, adına Araf dediğim. Burada nice insanlar tanıdım, iyiki de tanıdım. Ben büyük bir ihtimalle..." 
  Ağlıyordu. On yedi yaşındaki o dev çocuk ağlıyordu. Ama neden? Çıldırmak üzereydi Emma. Hiçbir şey anlamıyordu.
"Birdaha yayında olmayacağım. Bu Araf'ın son yayını. Size nedenini açıklamak isterdim ama görevim henüz bitmedi. Bu yüzden söyleyemem. Anlayın beni ne olur. Bu bir veda konuşması. Hepinize bu kadar alışmışken veda etmek..." Öksürük krizine girdi.
"Nikola!" Birkaç gece önce yayında ağlayan kadının sesiydi bu.
"Lütfen... Lütfen. Çık. Yalnız bırak. Sadece beş... beş... dakika daha..."
"Özür dilerim. Ben diyordum ki; veda etmek benim içinde çok zor. Ama insan herzaman zor olanı başarmakla yükümlü değil midir? Eğer bir şeyleri değiştirebildiysem hayatınızda, lütfen söylediklerimi yapın. Öncelikle; Lisa. Bir şeyden korkman, her şeyden korktuğun anlamına gelmez. Ki öyle bile olsaydı bu seni aptal yapmazdı. Korkularımız bizden bir parçadır. Bizi biz yaparlar. Sana bugüne kadar 'korkularının üstüne git' diyen insanlar yüzünden kendini kötü hissettiğini biliyorum. Ama inan sen daha zor olan bir şeyi yapıyorsun, korkularınla yaşıyorsun. Bu büyük bir erdemdir. Bu erdemini hiç yitirme. Ve insanlara bunu öğret. Kendini kabul ettiğin sürece toplum da seni kabul etmek zorunda kalacaktır. Bunu sakın unutma.
Emma. Sen sadece hayattan biraz sıkılmış bir insansın ve bence çok şanslısın. Eğer yayınımı bu son bölüme kadar takip ettiysen görmüşsündür ki, senin sıkıcı bulduğun şeyleri yaşamak için çırpınan insanlar var. Lütfen elindekilerin kıymetini bil. Gez, dolaş, eğlen, bağır, çağır, özgürlüğünü kutla. Sahip olduklarının şerefine iç! Ve insanlara elindekilerin değerini anlat. 
Taylor. Lütfen zamanın kıymetini bil. Kimse için ömrünü harcama. Kendini sev, elindekilerle mutlu olmayı öğren. Sevdiğin kızın başkasını sevmesi dünyanın sonu değil. Kimseye ihtiyacın yok senin. Yalnızlığın özgürlüğünü yaşa ve herkese bunu göster.

Ashley. Biliyorum ki karanlıkta değilsin artık ama eğer bir daha yolun düşerse dipsiz bir kuyuya nasıl çıkılacağını biliyorsun. Yenilmez olan hiçbir şey yoktur hayatta. Korkularını, histerini, paranoyanı yenerek kanıtladın bunu bize. Şimdi git ve insanlara öğret bunu. Yenilmezliği yendiğini anlat onlara.
Mark. Kendine herzaman saygı duy. Kendini sev. Sen çok büyük bir başarı göstererek yaşıyorsun. Herzaman zor olan hayatını eğlenceli bir hale getirmekte senin elinde. Ve sen bunu başardın. Ama bununla yetinme. Biliyorum ki imkanların çok güzel, maddi ve manevi olarak. Bu yüzden büyük kitlelere ulaşmanı istiyorum, senin gibi engelleri olan insanlara duyur sesini onların yol göstericisi ol. Ve onlara maddi yardımlarda bulun. 
Ve diğer hepiniz, hayatınızı sevin çünkü bu hayat nefretle, hiddetle ve öfkeyle yaşanmayacak kadar güzel ve bir o kadar da kısa.
Hoşçakal Melankolik Ruhlar Araf'ı."

"Ne oldu şimdi?! Böyle bitemez değil mi?" dedi Ashley. Neredeyse çığlık atıyordu. Mark onun narin ellerini tuttu.
"Ashley lütfen sakin ol."
"Ona ulaş Mark. Bir şeyler yap."
"Bunu bende isterdim ama imkansız. Nikola'nın programı bir radyo kanalına bağımlı değildi, o kendi kanalında program yapıyordu ve bu tür kanallar tamamen bilgisayar ortamında hazırlanır. Yani yeri, adresi falan olmaz." Diyecek hiçbir şey bulamadı Ashley.

 Emma'nın tek düşündüğü şey şuydu; Nikola'nın yardıma ihtiyacı vardı. Yoksa neden böyle bir konuşma yapsın ki? Nikola'ya yardım edecek tek bir kişi vardı; Mark. Çünkü anladığı kadarıyla Mark, zengindi. Google'a Mark yazdı. Mark ismindeki birçok insan çıkmıştı karşısına. Sonra aramayı daraltıp, Mark ve Ashley yazdı. Şimdi karşısında;
"İNZİVAYA ÇEKİLEN ÜNLÜ İŞ ADAMI MARK BODDWAY EVLENİYOR" diye bir haber çıktı. Haberin devamında Ashley ismini gören Emma, Google'da Mark Boddway ismini arattı ve bir telefon numarası buldu. 

------------------------
Umarım sizi hayal kırıklığına uğratmamışımdır, beklediğinize değer bir bölüm olmuştur. Lütfen yorum bırakmayı unutmayın. 

-Kırmızı Kraliçe. :)

Melankolik Ruhlar Araf'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin