GİRİŞ

88 5 5
                                    

İçimden söylenerek Melek bu sefer rezil olmayacaksın.Sadece dikkat birazcık dikkat etmen gerekiyor.Hayır çok dikkatli olman gerekiyor.Bu sefer eline ayağına dolanmayacak derken hoop yine reyondaki herşeyi yere devirmiştim.Marketin sahibi Serdar bey "Ben alıştım artık senin bu halinede..nasıl olsa yıktığın gibi toplayacaksın ama müşteriler Melek..Biliyorsun ki burası büyük bir market!En son geçen gün indirim ürünlerindeki dizdiğin çikolata paketleri müşterinin üzerine gelmişti.Allah'tan çikolata paketleri yaa içeçek reyonundaki kutu içecekler onlarıda devirip ne olduğunu biliyorsun sonucunda.." dediğinde ben "Serdar amca yani Serdar bey!Kağan o nerde bugün gelmeyecek mi çalışmaya yoksa verdiğiniz ceza sona mı erdi" derken "Yok cezası bitmedi!Bu gidişle o daha çok ceza alır benden" dediğinde "Evet bu sefer siz haklısınız Serdar amca!Sizden habersiz nasıl alır arabanın anahtarlarını!" derken "Sizin aranızdan su sızmıyor zaten!Sen bilirsin yine kız peşine gitti dimi" derken ben "Gerçekten kız için mi Serdar amca" derken "Sanki bilmiyorsun!" deyip sonra "Kağan yukardaki katta kozmetik bölümünde!Kesin bayan müşterilerle ilgileniyordur" diye söylenerek yanımdan ayrılırken burası iki katlı cadde üstünde büyük bir marketti.Serdar amca aile dostumuz yani babamın en yakın arkadaşı ve benim çocukluk arkadaşım Kağan'nın babası.Yıllarca aynı mahallede evlerimiz yanyanaydı.İkimizin evleride babadan kalma müstakil iki katlı bahçeli ve meyve ağaçlarının içinde ben kendimi bildim bileli ya ben onların bahçesinde yada o bizim bahçede oynardık.Her ikimizin annelerimizin arasından da su sızmazdı.Onlar herkesten daha iyi arkadaştılar.Çünkü bu dostluk eskiye dayanmaktaydı.Ne onlar ne de biz aile yadigarı olan bu yıllanmış evleri ne onlar satıp gitmek istedi ne de biz yani babam!

Kağan'ın bir ablası vardı.Benimde anlaşamadığım iki ablam vardı.Büyük ablam sağlık bölümünü okumuş ve çalıştığı hemşirelik yaptığı hastanede bir doktorla evlenecek ve yeni nişanlanmışlardı.Hep bir doktor sevgilim olmasını istemişimdir.Beyaz doktor önlüğüyle benim için bir melekti onlar ama bu sakar işe yaramaz halimle nasıl bir doktor sevgilim olabilirdi ki!İkinci ablam ise kıyafetlere çok düşkündür.Bir tek onun odasında giyim odası var.Çünkü evin en büyük odasını alarak odanın bir bölümünü dekore ederek kendine ayrı bir giyim odası yaptı.Bu arada en büyük hazinesi o odadaki kıyafetleri,ayakkabıları,çantaları ve takılarıdır.İşte moda merakı yüzünden şu an bir moda evinde kendi çizdiği kıyafetleri aşık olduğu adama beğendirme çabasındaydı ama sonuçta onun kalbini kazanarak bütün güzelliği ile ağzı iyi laf yapan ve zekasıyla kendisine aşık etmişti!Şu anda sevgililer ve kendisine tektaş bir yüzük takmasını bekleyerek süpriz evlilik teklifinin hayalini kurmakla meşgul.Ben ise evin en küçük odasında kalan bu küçük oda da bu sakar işe yaramaz dünyamın içinde minik bir dünyaydı..benim odam..

Kağan'la aynı yaştaydık o benden iki ay büyüktü.İkimizin anneleride hamileyken Nermin teyze bir kızdan sonra erkek istemiş.Benim annemde iki kızdan sonra bir oğlum olsun diye yine türbelere gitmiş..dua etmiş ama malesef ben dünyaya gelmişim.Annem "Bebekken bile yatırdığım yerden oturttuğum yerden bile ne yapar eder yere düşerdin.Yok yok ben seni küçükken çok düşürdüm yaa işte bu yüzden sen böylesin.." En meşhur lafıydı..beni çok düşürdüğü için ben böyleydim!Yoksa ablalarıma benzerdim.

Bu sene Kağan'la lise son sınıfta okuyacağız ve şu an yaz tatilindeydik.Bu sene üniversite sınavlarıda olacak ve ben okul hayatı boyunca hep tembeldim.Bir tek Türkçe dersinde iyidim.Hâttâ kompozisyon yarışmasında birinci olmuştum.Şimdi ise liseden beri Kağan'la aynı sınıftaydık.Onun kopyaları olmasa diyecem ama sonunda hep yakalanırdık.Kağan ders çalışmazdı ama dersi çok iyi dinlerdi ve teneffüslerde de kız peşinde koşardı.Daha doğrusu kızlar ona koşardı.Malesef kendisi son derece yakışıklı ve karizmaydı.Nermin teyze oğlu olacağını öğrendiği zaman bir sevinmiş bir sevinmiş.Annemle birlikte türbelerde dualar ederek yakışıklı oğlum olsun kızlar peşinden koşsun diye hâttâ en sevdiği artist oyuncunun resimlerine bakarak ve filmlerini izleyerek "Cüneyt Arkın gibi bir oğlum olsun" demiş. "Onun gibi mavi gözler,yakışıklı,boylu poslu güçlü ve kareteci olsun" diye doğana kadar dua etmiş.Gel görki mavi gözlü boylu poslu ve kızlara hava atmak için kas yapıcam diye şimdide spora giden Kağan bey!Ben bunu öğrendiken sonra anneme kızmıştım.Anneme söylenerek "Sen benim kız olacağımı öğrendikten sonra sen niye Türkan Şoray'ın resimlerine bakmadın.Ben doğana kadar filmlerini izleyip niye dua etmedin en azından Türkan Şoray en sevdiğim bayan oyuncuydu" diye anneme kızardım o zaman on yaşlarındaydım.Gerçi şimdi Kağan'a bakınca aslında babasına benziyordu.Çünkü Serdar amcada mavi gözlü kumral yakışıklı bir adamdı.Yani ben nasıl Türkan Şoray hastası isem Nermin teyze de Cüneyt Arkın hastasıydı.Bazen Serdar amcayla Cüneyt Arkın'a benzeyen bu mavi gözler için evlendiğini bile düşünürdüm.

Bu yaz çalışıp kendi paramı kazanmak istemiştim.Bu yüzden Serdar amca "Benim markete gel çalış" demişti ama bu sakar halimle beceriksizliğimle nasıl olacak derken çalışmaya başlamıştım ama birgün bir kitap evinde ögleden sonra yarım gün çalışacak bayan eleman aranıyor ilânı okuyunca!Benim en büyük hayalimdi bir kitap evinde çalışmak.Çünkü ben birgün yazar olmak istiyordum.Odamın her yerinde kitaplarım vardı.Bütün sevdiğim yazarların kitapları.İmza günlerini takip eder bütün sakarlıklarımı ve aksilikleri atlatarak sonunda ölmek bile olsa o kalabalığı yarıp zor bela sıraya girip o imzayı alırdım.İlanı görünce bu sefer şansım yâver gitmiş olacak ki işe alınmıştım.Vee taaki onu kitap evinde görene kadar bu yaz aşık olmuştum galiba!Bir kitap bu kadar mı yakışır insanın eline!Uzun boyu esmer teni sert yüz hatları olan bakışlarındaki o derinlikle elindeki kitabın sayfalarını çevirirken ve elindeki kitaba sevdiği bir kadına bakışı gibi ve ona zarar gelecekmiş gibi dikkatli bir şekilde rafa koyması..O bana aşık olduğum kitapların arasından gelen birisiydi benim için..Sabahları markette çalışıp öğleden sonra da kitap evinde çalışıyordum.Kitap evinin sahibi Ömer amca "Bu benim oğlum Ozan..yirmibeş yaşında kendisi üniversiteyi bitirdi.İnşallah bu sene kendisi okulda öğretmenlik yapacak" dediğinde içimden yani öğretmenmiş ve benden sekiz yaş büyükmüş..olsun oda benim gibi kitap aşığıydı.O benim sakarlıklarımın karşısında hep gülümsüyordu.Gülümseme bu kadar mı yakışırdı gamzeleriyle ona ve bu halimle ben onun gözünde bir aptal gibi görünsemde o bana daha çok çekici geliyordu.O kitaplara aşık bir adam..bende bir yazar olma tutkusuyla okuduğum kitaplarımın arasından bana gelen çocukluk ilk aşkım..benimkisi imkansız aşktı..

SAKAR AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin