BÖLÜM 1
-Tabii doktor sevgilin varya at havanı kızım dimi.Ne istiyorsan git kendin al..
-Bak kızım çalışmaya başladın diye sesin çok çıkmaya başladı senin gerçi Serdar amca olmasa ilk günden kovulurdun yaa..söylesene bugün ne sakarlık yaptın?Geçen gün içeçek kutularını devirdim diye ağlıyordun.
-Gitmiyorum işte git kendin al!
-Eve gelirken almayı unuttum kızım işte..hadi terzi kapanmadan git al şu elbiseyi
-Yine yeni bir elbisemi aldın?
-Evet yarın giyineceğim.
-Yarın mı desene yine şu klişe buluşmalar el ele tutuşmalar sonra bir kafede çay kahve yada yemek muhhabeti..
-Kızım sen ne anlarsın böyle işlerden hem yarın biz sinemaya gideceğiz.Annem en son konuşulan sinema lafını duymuş olacak ki Mercan ablamın açık olan odasının kapısından içeri dalarak "Ne sineması bu..hayır gidemezsin" dediğinde ablam "Anne bizimi dinliyordun" dediğinde "Ne dinliyicem sizi..o kadar bağırdım aşağı inin yemeği hazır edelim babanız gelmeden diye ama muhabbet derin olunca bana kim kulak asar dimi kızım" derken Mercan ablam beni dürterek "Kızım içeri girerken ne diye kapıyı kapatmıyorsun" derken "Şuna bak yine suçlu ben oldum.Sen çağırdın aceleyle beni" derken "Sende bir dememle şu terziye gitseydin yaa" dediğinde ablam "Anne yaa yarın izinliyim diye bugün hastanede nöbeti arkadaşa devrettim de geldim eve..şimdi senin şu dediğine bak" dediğinde "O zaman sinemaya gidecekseniz Melek'de sizinle gelecek" dediğinde "Anne yaa yine başladın..Allah aşkına bu zamanlarda böyle düşünceler kaldımı ki yaa o eskidendi yani birkere sinemanın adı çıkmış işte!Hem biz nişanlıyız anne bir aydır nişanlıyız bu ikinci dışarda buluşmamız olacak" dediğinde "Hastanede birbirinizi hergün görüyorsunuz yaa" diye annem söylenirken "Anne aynı şey mi!O hastanenin dördüncü katında hastalarıyla ilgilenirken ameliyatlara girerken nasıl hergün görecekmişim ben onu" dediğinde enişte Emre bey genel cerrahtı ve asistanlıktan yeni doktor ünvanını almıştı diye düşünürken bana göz işareti yaparak yatağın üzerindeki parayı işaret ederek hâlâ terziye gitmem için ısrar ediyordu.Yatağın üzerindeki parayı alarak anneme "Ben büyüdüm anne küçük çocukmuyum ki beni onlarla sinemaya gönderiyorsun.Ben gitmem sinemaya ne işim var iki sevgilinin arasında..hem merak etme şimdiki erkekler vurdulu kırdılı filmlere gidiyorlar kız arkadaşlarıyla beraber o eskidendi kız arkadaşlarını kıramayıpta romantik filme girmeler..şimdi kızlar erkekleri kıramıyor..merak etme o aksiyon kavga sahnelerinde aralarında romantik birşeyler olmaz" dediğimde ablam "Doğru söylüyor anne hem o benim nişanlım değilmi..sinemayada gidemeyeceksem yani" derken annem "Nişanlandın diye rahat hareket edeceğinimi sanıyorsun sen" dediğin de hâlâ birbirlerine söyleniyorlardı.Birde Melike'nin sevgilisi olduğunu bilse annem evde sıkı yönetim ilan ederdi.Bizim evde tam tersiydi..Babam rahattı annem ben hariç iki kızını herşeyde sıkar ve kontrol ederdi.Nasıl olsa benim bu sakarlık ve beceriksiz hâlimle bir sevgilim olamayacağına göre ve doğal olarak bir altmışlık boyumla ablalarımın nerdeyse bir seksenlik uzun boylarıyla onlar gibi alımlı güzel ve çekici olmadığım için ben rahattım.Ablalarım babam gibi uzun boyluydular ben ise annem gibi kısaydım.Bir tek bu yeşil iri gözler babama benziyordu.Babamın uzun boyu yanında ben onun küçük meleğiydim.Şu an kendisi hâlâ bankada çalışıyordu.Bankada müdürdü kendisi..Servet bey!Bu evde en çok Melike anneme yalvarırdı.Annemse "Hayır arkadaşında yatıya kalamazsın onlar gelsin.Hafta sonu kızlarla buluşamazsın.Nereye gidecekseniz akşam vakti.Gündüz gidin.Saat kaç oldu sekizde evdeydin" diye telefonla arar babamda "Kız geliyorum dedi işte iki de bir arama iş yemeğinde kız" derdi gerçi aynısını babamada yapardı."Saat kaç oldu gelmiyormusun" diye telefonla arardı.
Evin ahşap merdivenlerinden aşağı inerken spor ayakkabılarımı giyinip kapıyı açıp tam çıkacakken Pervin ablayla gözgöze geldik.Kağan'nın ablası Pervin.Pervin yirmi üç yaşında ince zarif sıcak kanlı,sevimli,güleryüzlü tıpkı annesi Nermin teyze gibi semptikti.Mercan ablamdan iki yaş küçüktü.Melike ablamla aynı yaştaydı.Annem Mercan ablamdan sonra Melike ablama hamile kaldığında ve uzun yıllar sonra annem bir erkek çocuk istiyorum dedikten sonra ben olmuşum.Pervin abla daha çok Mercan ablamla anlaşırdı.Çünkü o Mercan ablamın çalıştığı hastanede diş doktorun yanında sekreterlik yapıyordu ve onunda hoşlandığı çocuk hastanenin acil bölümünde henüz stajer doktor adayı Erkan bey ama o daha bunu bilmiyordu.Çünkü Pervin abla onu bir yıldır uzaktan seviyor.Pervin abla "Mercan yukarda dimi?" bende "Evet yukarda odasında" dediğimde kesin Erkan'ı soracaktır.Mercan ablam son üçgündür acilde gece nöbetindeydi diye düşünürken evin meyve ağaçların yanından geçerek yazın yeni açmış kırmızı güllerin kokuları arasından bahçenin demir kapısının sürgüsünü iterek kaldırımda yürüyordum.Terzi evin caddeye giden yolun üstündeydi.Terzi dükkanın içine girdiğimde Mehmet amca "Hoşgeldin Melek" dediğinde bende "Merhaba Mehmet amca" derken "Ablanın elbisesi burda istediği gibi yanlardan daralttım.Al bakalım" dediğinde "Teşekkürler Mehmet amca" deyip parayı uzatıp dükkandan çıkmıştım.Yolda yürürken caddenin köşe başındaki yeni açılan kitap evinin büyük geniş cam vitrinindeki popüler yazarların olduğu kitaplara dalmışken içeriye girmek isterken geniş olan cam kapının üstünde "Bayan Eleman" aranıyor diye asılı olan ilana bakıyordum.Bir kitap evinde çalıştığını düşünsene Melek..Kitapların olduğu bu dünya.Hep kütüphanede çalışmak istemişsindir yada kitap evi ne fark eder ki Melek..Ama yaa sakarlığın!Daha markette çalışalı bir hafta olmuştu ama markette yıkmadığın dökmediğin bölüm kalmamıştı.Burdaki kitapları düşünüyordumda Hadi orda Serdar amcan tanıdık kovulmuyorsun yaa burda daha ilk günde kovulursun Melek hanım diye içimdeki sesle konuşuyordum.İçerdeki sanırım elli yaşlarında kır saçlı benden biraz uzun boylu hafif toplu güleryüzlü bir beyefendi "Hoşgeldiniz" dediğinde ben afallayarak "Merhaba..hayırlı olsun!Gerçekten içeriye girince içide vitrindeki kitaplar gibi daha güzel dekore edilmiş.Yani ben sadece öylece bakınıyordum" diye söylenirken karşımda duran bu adamın karşısında yine her zamanki gibi saçmalıyordum "Neyse size iyi günler tekrar hayırlı olsun" diye iyice saçmalamadan çıkmalıydım.Kahretsin diyememiştim.Ben iş ilanı için gelmiştim.Burda çalışmayı çok istiyorum.Lütfen beni işe alın.Kitaplar benim küçük dünyamın bir parçası.Ben okudukça o kitaptaki kahramanlara aşık olurum.Aşk acısı çeken kızdan çok asıl onun için daha çok acı çeken adama aşık olurum.Bu iyi gitmeyen şansız hayatımın içinde bu kitaplar benim bir parçam ben kitaplara aşığım.İnanın dükkandaki bütün kitapları gelen müşterilere hepsini satarım.Yani beni işe alırsanız büyük kâr elde ederisiniz diye iyice hayal güçümü abartmıştım derken arkadan birinin benim kabarık dalgalı sarı saçlarımından çektiğini fark edince noluyor gibisinden arkamı dönüp baktığımda Kağan'la gözgöze gelmiştim.Tahmin etmeliydim her zaman ki hareketiydi."Na'ber kirpi" dediğinde "Sana kaç kere dedim dimi..saçımı böyle çekme" o da "Kızım yine dalmış gidiyordun.Kaç kere seslendim duymadın!" dediğinde ben elindeki spor çantasını fark ettiğimde "Spordan galiba" dediğimde "Nasıl görünüyorum fit duruyormuyum" dediğinde uzun boyu dediği gibi fit bedeniyle kumral saçlarıyla gülümseyen mavi gözleri ve gıcık sırıtmasıyla "Evet çok havalı ve fit duruyorsun" dediğimde "Kızım ben o spor salonuna niçin gidiyorum!Biliyormusun?" diye sorduğunda kesin bir kız yüzündendir diye düşünürken "Görmelisin hayalimdeki kızı orda gördüm.Görsen Türkan Şoray gibi gözleri ve siyah saçları uzun boyu!Bence o kızı her gün görmek için akşama kadar o spor salonunda bayılana kadar spor yapabilirim.Çünkü orda spor hocası" dediğinde damarıma basmış bana Türkan Şoray demişti."Bilerek yapıyorsun dimi neden çıktığın bütün kızları Türkan Şoray'a benzetiyorsun.Bu konuda ne kadar hassas olduğumu biliyorsun bu yüzden bana inadına yapıyorsun dimi" derken "Napim kızım sende küçükken her gün ağlıyordun.Türkan Şoray'a benzemek istiyorum diye!Bende Türkan Şoray'ın gözlerine benzeyen kızlardan hoşlanıyorum işte" dediğinde "Uyuzsun oğlum sen uyuz bilerek yapıyorsun" dediğimde "Sen de kıskançsın kızım!Ne çabuk unuttun.Senin annen dua etmemiş diye Türkan Şoray'a benzemiyorum diye bana neler ettin.Bak şimdi de ters tepti ona benzeyen kızlardan hoşlanıyorum.Zaten annemin Cüneyt Arkın hastalığı senin Türkan Şoray takıntın çocukluğum bu trajedi içinde geçti kızım şimdi yan etkilerini yaşıyorum" dediğinde "Oğlum varya sen çok büyük bir yalancısın geçen gün yanındaki sarışın kız kimdi yaa okuldaki gözlerini Ornella Muti'ye benzettiğin büyük aşkın Seral,peki dudaklarını Angelina Jolie benzettiğin Yeşim daha saymamı istermisin.Sonuçta annende kızlar peşinden koşsun diye dua etmiş yaa ama bu kadarı da fazla yani!Oğlum sen varya asla birini sevemezsin bu da dezavantajın" dediğimde "Ben bu durumdan şikayetçi değilim ki" dediğinde elimdeki poşet nerdeydi neden elimde değil derken "Elbise..elimdeki poşet nerde?" diye sorduğumda "Elinde birşey yoktu ki" dediğinde o zaman nerdeydi diye düşünürken en son kitap evi derken yoksa orda elimden düşürmüşmüydüm.Ben hızlı adımlarla koşarak Kağan arkamdan "Kızım yine ayağın taşa takılıp düşüceksin.Beni bekle nereye gidiyorsun?" derken peşimden gelerek kitap evinin önünde durmuştuk.Bana "Bu yeni açılan kitapçı değil mi?" dediğinde ben içeri girdiğimde yine aynı kişi "Elinizdeki poşet için geldiniz dimi kapının yanında buldum.Biraz bekleyin" derken kasa bölümünün olduğu tezgahta ahşap çerceveli geniş büyük cam bölümünün içinde güzel sözler yazılmış tebrik kartları vardı.Ben "Bu kartların burda olmasının bir anlamı var mı?" diye sorduğumda "Yeni olduğumuz için bu kartlar buraya gelen müşterilerimizin fikirleri yada iyi dileklerini yazan kartlar bunlar ve sizde az önce hayırlı olsun diyerek beğendiğinizi söyleyerek ayrılmıştınız" derken "İsterseniz bu kartlardan birine yazabilirsiniz" dediğinde "Gerçekten yazabilirmiyim" dediğimde "Teşekkür" etmiştim ve sonra poşetimi alırken tezgahın üzerindeki kitap ayraçlarını sonra süslü güzel renkteki kalemlerin ve diğer her şey büyük bir sesle aşağı düşürmüştüm ki yanımda dikilen Kağan "Kendisi biraz sakar da..aslında fazlasıyla sakar kendisi" dediğinde çaktırmadan ayağına basarak kaş göz işareti yapıyordum.Sonra ikimiz yerden devirdiğim herşeyi toplarken ben iki de bir "Özürdiliyordum" karşımdaki bu gülen yüze "Hepimiz zaten biraz sakar değilmiyiz şu hayatta" dediğinde ben karşımdaki gülümseyen bu yüze baka kalmıştım.
Kitap evinden ayrıldığımızda Kağan'a kızıp bağırıyordum."Neden şimdi öyle konuştun.Yok fazlasıyla sakarmışım da!Lanet olsun yaa yine yıkıp devirdim herşeyi" dediğimde o ise "Her zaman ki gibi" dediğinde ben "Biliyormusun?Ben orda çalışmak istemiştim ama sanırım şimdi hiç şansım yok..bu sakar halimle kim alır beni işe" derken Kağan o gıcık gülüşüyle "Tabiki babam kızım!Bir haftada marketi adamın başına yıktın" dediğinde ben ona kızmak yerine yine tam ağlamaya başlayacakken bana "Özürdilerim öyle demek istemedim!Sadece her zaman ki gibi seni kızdırıyordum sadece" derken uzun boyuyla karşımda dikilerek eğilip gözlerimin içine bakarak "Çok mu istiyorsun o kitap evinde çalışmayı" derken "Gerçi benimki de sorumu işin içinde kitaplar varken seni kim tutar ki!En son hangi yazarın imzasını almaya gitmiştik seninle" derken yine "Peki eleman mı arıyorlarmış? diye sorduğunda ben kafamı sallamıştım.Sonra "Hadi bakalım" diyerek elimden tutup beni çekiştirerek "İş başvurusu yapacaksın hem senin gibi bir kitap kurdunu işe almayıpta ne yapacak.Almazsa bile kendi kaybeder.En azından denersek hem sonra da niye gidip başvurmadım diye başımın etini yiyip ağlamanı çekemem" diyerek kitap evinin önüne gelmiştik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKAR AŞIK
RomanceBen onun gözünde hep sakarlıklarımla bir aptal gibi görünüyorken o kitaplara aşık bir adam!Bende bir yazar olma tutkusuyla okuduğum kitaplarımın arasından bana gelen imkansız bir aşktı benimkisi.. Ben doğduğumda anneme inat bıraktığı yerde yerimde...