YENİ İŞ GÜNÜM

33 4 1
                                    

BÖLÜM 5

Sanki bir rüyanın içindeydim.Bu kitap evinin içinde ve bana gamzesiyle gülümseyen bu yüz hayal değil dimi diye dalmışken o ses "Gün boyu böyle olduğun yerde dikilip kalacakmısın" dediğinde "Ben ben mi yok" derken yine gülümsüyordu.Sonra "Okuyormusun?" derken ben yine ne diyeceğimi bilemeden heyecanlanmış ve şaşkın bir şekilde "Evet okuyorum.Bu sene lise sona geçtim.Eee ondan sonra üniversite" derken o gülerek "Galiba yanlış sordum yani kitaplardan bahsetmiştim"dediğin de ben "Öyle mi" derken duraksayıp "Evet kitaplar onlar benim küçük dünyam" dediğimde "Demek küçük bir dünya" deyip yine gülümseyerek yanımdan ayrılıp uzaklaşırken ben onu izlerken o arkasını dönüp bana bakarak "Hadi orda dikilip ne bekliyorsun" dediğinde ben peşinden gittiğimde onun uzun boyuna bakarken bu kısa boyumla birazcık uzun olsaydım diye düşünürken içeriye alımlı uzun boylu koyu kahve tonu uzun saçları ve zayıf bedeninde duran beyaz uzun elbisesiyle bir prenses gibi gözükürken "Günaydın" deyip içeri girdiğinde o ise yine aynı gülümsemesiyle 'Hoşgeldin Funda" dediğinde alımlı olan bu bayan "Nasılsın görüşmeyeli" dediğinde o ise "İyim" derken "Gerçi ben daha önce geldim..Ömer amcaya hayırlı olsuna ama sen yoktun..tatildeymişsin..döndüğüne göre sık sık görüşürüz" derken ben ise acaba bu alımlı ve güzel bayan onun sevgilisimiydi diye düşünürken sonra bana dönerek "Sanırım müşteri var.Ben beklerim ilgilen istersen" dediğinde ben bu sahneyi izlerken birden ben "Hayır ben müşteri değilim.Bugün burda işe başladım" derken yine o tatlı gülümsemesiyle "Evet o yeni çalışanımız Melek" dediğinde ben ona bakarak gülümsüyordum.

Ömer bey yanımıza yaklaşırken "Ooo Funda kızım hoşgelmişsin" derken o ise gülümseyerek "Merhaba Ömer amca nasılsınız" dediğinde Ömer bey "İyim kızım" derken o ona gülümseyerek omzundaki beyaz ve pembe güllerle bezenmiş büyük yazlık bez çantasından mavi küçük bir poşet çıkartıp "Bakın Ömer amca size o sevdiğiniz kahveden getirdim yine" derken Ömer bey mutlu bir tebessümle gülümsemişti.Sonra bana baktığında "Melek kızım gel bakalım işi öğren" bense "Peki Ömer bey" derken "Bana Ömer amca diyebilirsin" dediğinde ben gülümserken sonra "Önce kitap rafların sıralamasına sonra depodaki kitaplarımız ve bilgisayarda da kayıtlıdır kitaplarımız" diye anlatmaya başlamışken o ise o bayanla sohbet ediyordu. Bizde kitap rafların arasında dolaşıp "Ozan sana gösterir bilgisayardaki kitap kayıtlarını.Eksik yada bizde olan kitapları ordan takip ediyoruz" diye anlatmaya devam ederken ben bir yandan dinlerken bir yandan da gözlerim her yer kitaplarla dolu olan bu dükkanı süzerken bugün bu dükanda işe başlamıştım.

"Ömer amca ben gidiyorum" dediğinde ismi Funda olan bayana baktığımda "Akşam görüşürüz" dediğinde Ozan bey "Tamam" derken Ömer bey onların yanına giderken ben demek ki sevgililer buluşacaklarına göre ve Ömer beyle de bu kadar samimiyse diye düşünürken bayan çıkıp gitmişti.Bana "Melek" diye seslendiğinde ben ona "Evet Ozan bey" dediğimde bana bakarken "Bir çaya ne dersin" dediğinde ben ise birden "Açık olsun" dediğimde sanki ilk iş günüm değilde günlerce çalışıyormuşum gibi bir samimiyetle ve evde anneme her zamanki gibi ağız alışkanlığıyla açık olsun demiştim.Sonra "Yani ben açık içerim demek istedim" dediğimde o ise yine gülümsüyordu.Ömer bey "Ben içerdeyim.Elimdeki kitaba göz atıcam"deyip gittiğinde o ise telefonda "Üç çay biri açık olsun" deyip tezgahın yanındaki telefonun ahizesini kapatıp bana bakarken içeriye genç bir adam girmişti.Sanırım müşteriydi diye düşünürken evet hadi kendini göster dediğimde kendime ve bu genç adam raflardaki kitaplara bakarak dolaştığında ben heyecan yok panik yok sakin ol Melek derken içimden marketteki devirdiğim bütün ürünleri düşünürken girişteki benim yaşlardaki genç çocuğu farketmediğimde nasıl olduğunu anlamadan onun bana doğru yaklaştığında gözlerim müşterinin üzerindeydi.Ben yürümeye başladığımda o gürültü sesiyle ben çoktan yerin dibine girmiştim.Karşımdaki genç çocuğa her sakarlığımdaki gibi sürekli özürdiliyordum.Bu kelimeden nefret eder olmuştum sık sık özür dileyen birisi olarak.O ise "Önemli değil.Siz iyimisiniz?Bir yeriniz yanmadı dimi?Ben toplarım eliniz kesilmesin!" diye bana kibar davranırken ben bu sefer "Kusura bakmayın geldiğinizi farketmedim" derken yerdeki kırılan çay bardaklarına baktığımda dökülen çayların içinden cam kırıklarını toparlarken o yanımda dikilip ve eğildiğinde elimdeki cam kırığını eline alıp "Sen bırak" sonra genç çocuğa "Biz temizleriz.Sen yenilerini getir" dediğinde "Peki Ozan abi" diyen genç çocuk bana bakarak "Benim hatam ben sizi farketmedim" deyip çıkarken ben onun arkasından bakarken şu an gerçekten o kadar çok ölmek istemiştim ki!Gerçekten kendimi muhteşem bir şekilde göstermiştim her zaman ki gibi!Yine içimden kaderime isyan ederken o ise "İyimisin?" diye sorduğunda ben üzgün bir şekilde kafamı sallarken "Ben temizlerim.Sen müşteriyle ilgilen" dediğinde onun karşısında bu sefer rezil olmuştum.O yere dökülen çay ve cam kırıklarını temizlerken müşteri elindeki kağıtla bize yaklaştığında "Ben şu kağıttaki yazılı kitabı arıyorum" dediğinde ben elindeki küçük not kağıdını elime alıp okuduğumda "Ben bu kitabı biliyorum" derken karşımdaki genç adam "Tamam" dedikten sonra "Ama hediye paketi yapmanızı istiyorum" derken o ise elimdeki kağıdı alıp baktığında "Evet bu kitap dün akşam yeni gelmişti.Siz bekleyin.." dediğinde bana dönerek "Sen temizlemeye başla ben depoya gidiyorum" dediğinde ben başımı sallamıştım.Rezil oldun Melek yine her zaman ki gibi diye içimden söylenirken Ömer bey geldiğinde "Ne oldu kızım" diye sorarken ben "Şeyyy" diyerek "Görünmez bir kaza..çay" demeden "Gülümseyerek" Keşke görünmez kazalar bundan ibaret olsa" dedikten sonra "İçerki kapının arkasında paspas fırca ve kova olacak" dediğinde ben kova ve paspasla geldiğimde içeriye az önce çarpıştığım genç çocuk girmişti.Ömer bey "Nasılsın adaşım" dediğinde "İyim Ömer amca" derken "Bak bu Melek..bizim yeni çalışanımız..bugün başladı" dediğinde bana dönerek "Hayırlı olsun.Ben Ömer şu karşıdaki çay bahçesinde çalışıyorum" dediğinde ben "Aaa o çay bahcesinde mi!" derken en son ailecek gittiğimiz bu çay bahçesinde mi çalışıyor diye düşünürken Ozan bey elindeki kitapla geldiğinde büyük geniş cam tezgahın arkasına geçip renkli hediye paketiyle paket yaparken müşteri elindeki cüzdandan parasını çıkartıp ödemesini yapıp "İyi günler" deyip çıkmıştı.Ozan bey "Çaylarımız gelmiş" dediğinde bize çay getiren çocuk "Ozan abi verdiğin kitabı okudum.Yarın getiririm ama başka kitap yine isterim" dediğinde galiba oda kitap okumayı seviyordu diye düşünürken "Okullar açılana kadar okurum.Zaten bu sene son..üniversite sınavları başlayacak.O yüzden şimdilik senin önerdiklerini okurum" dediğinde Ozan bey "Sen merak etme ben sana yardımcı olurum sınavlara çalışmana" dediğinde "Bende senin gibi öğretmenliği okuyup bitirebilsem Ozan abi" derken Ömer bey "İnşallah adaşım" dediğinde ben kendisi öğretmenmiymiş diye düşünürken Ozan bey "Senin iyi bir öğretmen olacağını biliyorum Ömer.. hem anneninde hayali biliyorsun" dediğinde bu genç çocuk gülümseyerek "Sonra görüşürüz" deyip ayrıldığında ben "Siz öğretmenmisiniz" diye sorduğumda "Korkma burda senin öğretmenin değilim" dediğinde içimden neden korkacakmışım ki diye söylenirken Ömer bey "Hayırlısıyla bu sene bitirdi de geldi.Bakalım okullar açılsın başlayacak öğretmenlik görevine" derken yine ben içerdeyim deyip elindeki çay bardağıyla giderken öğretmen olduğunu öğrendiğim Ozan bey "Bu açık çay senin" dediğinde elindeki içtiği demli çayla yazar kasanın yanında duran bilgisayarın monitörüne baktığında bana "Gel bakalım sana kitaplarımızı takip ettiğimiz klasörü acıcam.İşte bu kitap evinde olan tüm kitapların ve yazarların alfabetik sıralamasıyla" derken ve ben onu izlerken o esmer tenindeki gamzesiyle yine bana gülümsüyordu. "Melek beni dinlemiyorsun" dediğinde ben "Efendim" derken tekrar "Beni dinlemiyorsun" dediğinde "Dinlemiyormuyum.Öylemiymiş.Bilmem ama ben sizi dinliyorum Ozan bey" diye saçmalarken yine aptallığım üzerimdeydi."Peki ben en son ne anlatıyordum" diye sorduğunda gerçekten ben onun yüzüne bakarken dalmıştım ve en son ne söylemişti diye düşünürken "Sanırım kitaplardan bahsediyordunuz" söylediğimde bana gülümsemişti.Sonra "Beni dinlemiyordun ama itiraf etmeliyim ki zekice bir cevaptı dimi" diye sorduğunda ben "Sanırım efendim" deyip Melek bence susmalısın artık!Gittikce batıyorsun,zaten rezil oldun diye içimden söylenirken "Sizi bu sefer gerçekten dinliyorum Ozan bey" dediğimde ve o bana yine böyle tatlı gülümserken nasıl dinleyecektim ki!

Ömer bey "Evet Melek hanım bugünlük bu kadar!Yarın öğleden sonra birde işe geliyorsun ve kapanış saatine kadar burdasın" deyip sonra "Haftalık mı yoksa günlük mü ödeme yapmamı istersin" diye sorduğunda "Ben markette de haftalık alıyorum?Sizden de haftalık alsam" dediğimde "Tamam" diye derken "Öyleyse yarın görüşürüz" dediğinde ben "Peki efendim yarın öğleden sonra burdayım.Size iyi günler" dediğimde ve ona baktığımda "Size de iyi günler Ozan bey" derken bana gülümseyerek "Yarın görüşürüz" dediğinde ben bugün işe başladığım bu kitap evinde ilk iş günüm de ayrılırken arkamdan bir ses bana bağırıyordu.Dönüp baktığımda o ses elindeki çantayla "Çantanı unuttun" diye seslenirken ben ona doğru yürüdüğümde oda bana doğru yürüyerek yaklaştığında Melike ablamın çantası olan elindeki siyah çantayla "Çantan unuttun" dediğinde "Unutmuşmuyum..doğru yaa benim çantam..sabah omzumdaydı doğru yaa çantam" diye yine saçmalarken "Teşekkür ederim Ozan bey " dediğimde onun bana bakışlarının arasında "Yarın görüşürüz" derken yüzündeki tebessümle bense "Görüşürüz" dediğimde ben elimde tuttuğum çantayı omzuma geçirip arkamı dönüp giderken ahhh Melek hem saçmaladın hemde çayları yere devirdin,yerin dibine girdin diye söylenirken her zamanki gibi yine senin için rezil olduğun bir gündü diye düşüncelerle çalıştığım markete yürürken Kağan'ı bulup onunla konuşmaya ihtiyacım vardı ama dünden beri bir de sabah olanları düşününce o benimle konuşurmuydu.Ama ben haklıydım hele ki sabah bana söyledikleri..asıl onun benden özürdilemesi gerekirdi.Onunla nasıl konuşacaktım..hem de ben haklı konumundayken ve onunla bu kadar çok konuşmaya ihtiyacım varken diye düşünerek markete gelmiştim.Marketin girişinde Serdar amcayla karşılaşmıştım."Merhaba Serdar amca nasılsın" diye sorarken o ise "İyim" dediğinde "Serdar amca ben şeyi soracaktım" derken "Kağan'ı soracaksan eğer bugün canımı ne sıkkındı.Depoda sayımı ben yapıcam dedi.Söylesene sen bilirsin kız davasımı?O yüzden mi suratı bir karış bunun" diye sorduğunda ben "Ne bileyim Serdar amca sende hemen herşeyi kıza bağlıyorsun" dediğimde "Onun kızlardan başka ne derdi olur ki!Biliyorsun en son ne yaptığını..arabanın anahtarlarını gizlice al gece vakti kıza arabayla tur attır ama kimin babasının arabasıyla kıza hava at" diye söylenirken "Serdar amca bu yeni bir olay değil ki!Her zaman ki yaptığı şey.Sanki ilk defa mı kıza arabayla hava atıyor " derken "Ne yani benim bilmediğim zamanlarda mı var arabayı alırken!Bu ilk değilmi gizlice aldığı arabayı" dediğinde sanırım pot kırmıştım ve ağzımdan kaçmıştı."Yani Serdar amca öyle bir şey yok..yani kızlara hep hava atmıyor mu!Arabayı bir kenara bırak sporada başlamadımı kızlara hava olsun diye" durumu kurtarmaya çalışırken ben "Serdar amca ben çalışmaya başlasam iyi olacak" derken sonra "Birde Serdar amca sizinle birşey konuşucaktım.Ben bir kitap evinde işe başladım da ama öğleden sonra" dediğimde "Biliyorum haberim var.Kağan birşeyler anlattı.Öğleden sonraysa o zaman artık sabahları görüşürüz.Neyse bizim şu oğlanla bir konuş bakalım niye canı sıkkın..sonra bana gel söyle yine kız yüzünden mi!Dün benden para istedi acaba bu yüzden mi surat yapıyor" diye söylenirken ben "Peki Serdar amca öğrenir öğrenmez sizi bilgilendiririm" dediğimde bir bilse kavga ettik benim yüzümden.Demek ki bana kızgın yada alındı mı bana!En son seni bir daha görmek istemiyorum demiştim.Bu söz ağır mı olmuştu diye düşünürken marketin giyinme odasına gittiğimde dolabımdaki marketin amblemi olan tişörtü alıp Allah'tan dolapta yedek pantolonum var diyerekten giyindiğim elbisemi kırıştırmadan düzgün bir şekilde dolabıma koyup giyindikten sonra çantadan telefonumu alıp elime aldığımda çalmaya başlamıştı.Arayan Mercan ablamdı.Dolabımı kilitlerken bir yandan telefonun ekranına dokunup kulağıma götürdüğümde "Eeee aramadın kızım no'ldu anlatsana başladın mı işe" derken "Hiç sorma işe alındım ama çay bardaklarını yere devirdim" diye hayıflanırken "Nasıl kızım" diye sorarken "Nasıl olacak çay içelim dediler bende hani ailecek bir çay bahçesine gidiyorduk yaa biz" diye anlatırken "Kızım sadede gel" dediğinde "Ne olacak işte çocuk çayları getirirken hemde içerde müşteride vardı biliyormusun" dediğimde "Dur sen anlatma ben gerisini sana anlatayım.Çocuk çaylarla içeri girdiğinde sen çocuğu görmedin içeri girerken!Sonra sen pat diye çocuğa çarptın ve bütün çay bardakları yerde ve final kovuldun heralde" diye derken "Yok kovulmadım ama" dediğimde "Yani her an kovulabilirsin bu sefer başka bir şeyleri yere indirdiğinde" derken "Sağol yaa..ne kadar güzel moral veriyorsun teselli edeceğin yerde" diye telefonda sesimi yükselttiğimde "Kızım biz alıştık sen alışamadın.Aynı son aynı hikaye!Yaa benim yerimde olsan ne yapardın?Hastayı kanamadan götürürdün" dediğinde ben "Sen geç dalganı kızım eve gelmeyecekmisin.İntikamım acı olacak" dediğimde gıcık gıcık gülerek telefonu kapattığında offf Allah'ım yaa sabır bana diyerek söylendiğimde elimdeki telefonu kapatıp pantolonumun cebine koyduğumda depoya inip Kağan'ı bulmalıydım.

SAKAR AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin