Mutlu olmak her şeyin yolunda olması değildir. Mutlu olmak , görmezden gelmek konusunda ustalaşmak demektir.
Mirzanın gidişinden sonra birkaç hasta geldi , gitti. En alt kata inip ağır olan hastalara bir göz attım. İlaçlarını kontrol ettim. 5 yasındaki kızdan tut 80 yaşındaki dedeye kadar herkes buradaki parmaklıklara mahkumdu.
Çıkış saati geldiğinde eşyalarımı alıp çıkışa ilerledim. Kapıdan çıktıktan sonra arabamın yayına yürümeye başladım. Bir anda biri omzuma dokundu. Büyük bir çığlık atıp arkama döndüm. Mirzanın arkadaşını karşımda görünce derin bir nefes aldım.
"Merhaba korkutmak istememiştim. Ben Emre Mirzanın arkadaşı "
"Merhaba ben de Lina. Bir sorun mu var? "
"Memnun oldum Lina. Mirza hakkında konuşalım mı?
"Tabi "
"İstersen sahile yürüyelim " Başımla onayladım. Yürümeye başladık. Neden tanımadığım bir adamla yürüdüğümü bilmiyordum. Zaten konumuzda şuan o değildi. Belki Mirza hakkında bilgi edinirdim. Sahile vardığımızda bir bankta oturduk.
"Ben direk söze gireyim. Mirza inan çok kötü şeyler yaşadı ve sadece bildiğim kadarını değerlendiriyorum. Bir de bana anlatmadıkları var.
"Kaç yıldır arkadaşsınız? "
"15 yıldır ve aynı zamanda kardeşim sayılır. Benim ailem o 10 yaşındayken onu evlatlık edindi. 10 yaşından öncesini anlatmadı hiç çünkü onda da net değilmiş öyle diyor. Sürekli hatırlamadığını söylüyor ya da beni kandırıyor bilmiyorum ama sürekli krizler geçiriyor. Bazen odada bir yerlerini kesmiş buluyoruz. Bak Mirza kimseye güvenmez. 15 yıllık bana anlatmazken sana anlatmasını kolay kolay bekleme. Şuana kadar birçok psikiyatriste gittik ve ilk defe birinin 2. Seansına geldi. Bu da umut var demektir . Ona yardım et. Buna ihtiyacı var. "
"Neler yaşadığını detaylı anlatırsan daha çok yardımcı olabilirim. "
"Bunları Mirzadan öğrenmen daha doğru olur. Bunun için sana güvenmesi gerek. Güvenini kazan lütfen "
"Merak etme kazanacağım. Bu arada bu da kartım eğer bir sorun olursa araman için " kartı uzatıp ayağa kalktım. O da hemen kalktı.
"Çok sağ ol seni de rahatsız ettim akşam akşam. İstersen evine kadar bırakayım arabam şurada. "
"Yok teşekkürler. Yürüyerek gitsem daha iyi "
"Gerçekten bu saatte tek başını gitme " Biraz tereddüt etsem de kabul ettim. Çünkü arabam hastanede kalmıştı ve bu saatte 30 dakikalık yolu yürümem pek mantıklı değildi. Evi tarif ettim.
Yol boyunca ikimizde konuşmadık. Evimin önüne gelince arabayı durdurdu ve bana döndü.
"Sen Mirzaya iyi geleceksin Lina "dedi. Dediği şey karşısında şok oldum. Ben ona nasıl iyi gelebilirdim ki? Hemen konuyu değiştirdim
"Teşekkürler iyi akşamlar "
"İyi akşamlar "
Arabadan inip hemen eve gittim. Kapıyı kapattığım gibi oraya çöktüm. Biraz derin nefes alıp ayağa kalktım. Kendime yiyecek bir şeyler hazırlayıp yedim .Gelen mesajlara göz attım.
Sonra oturup düşünmeye başladım. Ben buydum. Günün sonunda yine burada yalnız ve ifadesiz oturan ,tek başına yaşamaya mahkum bir kızdım. Hayatını mutsuzluğa adamış kendinden, hayattan , herkesten nefret eden bir kızdım. Mutlu olmak benim ne haddime ben mutsuz olmayı bile beceremeyen aciz biriydim. İğrenç biriydim. Yıllarca sevgisiz büyüyen mutsuzluğu iliklerine kadar hak eden biriydim. Neden ölmemiştim ki ? Neden her intihar sonrasında yaşamıştım ki. Ağlamaya başlamıştım kendime engel olamıyordum hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ben değil 15 yaşındaki Lina ağlıyordu. Sanki yaşadıklarından bıkmış artık kurtulmak isteyen ruhum ağlıyordu. Masadaki vazoyu alıp yere fırlattım.
"Nefret ediyorum hepinizden , herkesten nefret ediyorum. " saçlarımı çekmeye başladım. İşte ben buydum. Dışarıdan herkese güçlü görünen ama duvarlarının arkasında zavallı biriydim. Duvar dibine çöktüm. Masanın üzerinde duran sigara paketini alıp içinden bir tane çıkardım. Çakmağı bulup sigaramı yaktım ve içime çektim. İçimde biraz beklettikten sonra usulca saldım.İşte bu huzurdu. Nedensizce sigara kokusunu çok seviyordum. Yavaşça sonuna gelirken kolumda söndürdüm. İşte yaşadığımı hissettiren şey. Koluma baktım. Sigara izleriyle doluydu. O an yaşadığım o acı tarifsizdi. Duygusal acı hissetmemek için küçüklüğümden beri kendime fiziksel acı çektiriyordum. Bu bana iyi geliyordu duygusal acıdan nefret ediyordum çünkü.
Ağlamam durmuştu. Ayağa kalktım. Biraz başım dönse de dengemi sağlayabildim. Çantamdaki defteri alıp koltuğa oturdum. Çizimlerime devam ettim. Çizdiğim resimleri görünce... gülümsedim. Gözümdeki bütün makyaj akmış , saç diplerim çekmekten ağrımış, elimde söndürdüğüm sigaranın acısına rağmen gülümsedim. Ben böyleydim. Biraz tuhaftım. Yavaşça ayağa kalkıp odama ilerledim. Üstümdekilere aldırmadan uykuya teslim oldum.
Sabah erkenden kalktım. Başım zonkluyordu. Hemen banyoya gidip soğuk bir duş aldım. Üstüme bordo bir t-shirt altına bir kot pantolon giydim. Aç olmadığım için bir şey yemeden evden çıktım. Arabamı dün hastanede bıraktığım için kendime lanet ederek hastaneye yürümeye başladım. Ayaklarımda derman kalmamıştı ama yürümeyi seviyordum.
Hastaneye geldiğimde odama gittim. İlk seans Mirzayaydı ama onu odamda göremeyince biraz şaşırdım ve tabi biraz hayal kırıklığı da oldu. Ne sanıyordum gelip her şeyi anlatacağını falan mı? Sadece senin 2. Seansına geldi diye kendini çok bir şey sandın. Bundan sonra gelmeyecek demek ki. Yavaşça koltuğuma oturdum. Ben kimseye iyi gelemiyorum işte.
"Belki de bu mesleği yapmamalıyım . Belki de... " Cümlemi tamamlamadan odamın kapısı hızla açıldı.
"Ben geç kaldım galiba " deyip kafasını kaşıdı. Bunu söylerken nefes nefeseydi. Gelmişti. Tebessüm ettim bunun karşısında yüzüme tuhaf bir şekilde baktı. Göz teması kurmadan yüzümü incelemeye başladı. Sanki tebessüm etmeme kızmış gibiydi. Hemen yüzüme sert bir ifade takıp yere baktım. Oda hemen karşıma oturdu.
"Evet bugün nasılsın Mirza ?"
"Öyle Bayan psikiyatr siz nasılsınız?"
"Bende öyle. Şu sizli konuşmayı bıraksak. Öyle daha çok anlaşırız " omuz silkti. Konuşmaya devam ettim.
"Bugün çocukluğundan başlayıp anlatmaya ne dersin? "
" Bakın" durdu. Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Hafif tebessüm ettikten sonra konuşmaya devam etti
" Bak bunlarını konuştuğumuzu sanıyordum. Anlatmak istemiyorum" yine anlatmak istemiyordu ama daha sakin konuşuyordu bu da ilerleme kat ettiğimizi gösteriyordu. Madem anlatmak istemiyordu... çizebilirdi.
"Resim yapmayı seviyor musun? "
"Fazlasıyla ama neden sordun? "
Çekmeceden bir defter çıkardım
"Al bu defteri ve çocukluğun deyince aklına gelen bir kareyi çiz"
Tereddüt etse de sonunda defteri elimden aldı ve çizmeye başladı. Bende bir şeyler öğrenmek için konuşmaya başladım.
" Bundan önceki hiçbir doktorun 2.seansına gitmemişsin neden?"
" Öyle " Ya sabır anlıyorum arkadaş öyleleri seviyorsun da niye üstümde kullanıyorsun ki?
"Konuşurken neden gözlerime bakmıyorsun? "
"Bilmem "
" Peki. Resmini yap öyle konuşalım"
Cevap vermedi. 10 dakika kadar sonra defteri bana uzattı.
Çizimi fena değildi. Karanlıkta duvar dibine çökmüş, bütün hayattan korkmuş , elleri başında 5 yaşlarında bir çocuk vardı. Gözlerinde büyük bir korku vardı. Bu çocuk Mirzaydı. Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Kaçırmadı gözlerini. Bir şey dememi bekliyordu.
" Ne yaşadın Mirza bu kadar korkacak ne yaşadın? " cevap vermedi. Bir süre gözlerime baktıktan sonra çıkıp gitti. Bu haftaki son seanstı. Pazartesiye kadar elimde olan tek şey bu çizimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKİYATR(Düzenleniyor)
Ficción Generalİçimdeki boşluk git gide büyüyor ve gün yüzüne vuruyordu. Yalnızlığımı saklama çabam her gün daha da yakıyordu canımı. Ölümü kabullenmek ve ölememek beni daha da kimsesiz kılıyordu. Derin bir nefes alıp önümdeki mezara baktım. Son kez baktığımı bile...