MAHZEN KURALLARI

235 43 0
                                    

Sert ve rahatsız koltukta bir oraya bir buraya dönerek uyumaya çalışıyordum,tabi başaramıyordum orası ayrı.Koskoca evde hazır oda olmadığı için koltukta uyumam söylenmişti,fakat ben bir türlü uyuyamıyordum ki.Uzun uğraşlar sonucu uyuyamayacağımı anlayınca yattığım koltuktan doğrulup oturdum.Ortadaki sehpadan televizyonun kumandasını alıp kanalları zıplamaya başladım.Gecenin bu vaktinde izleyecek birşey olmadığından sıkılıyordum da.En sonunda sıkıntıyla iç çekip bir sinema filminde durdum.Vurdulu kırıldı filmler hoşuma gitsede şuan canım hiç bu filmi izlemek istemiyordu,fakat izleyebileceğim daha güzel bir film olmadığından bunu izlemek zorundaydım.Film reklama girince kendime kahve yapmak için mutfağa girdim.Kahve arama çabalarım kısa bir sürenin ardından son bulurken,kettle su koyup kaynattım.Kaynamış suyu az önce aldığım kupaya koyarken diğer yandanda yaşadıklarımı düşünüyordum.İşim bitince nescafeyi suya koyup karıştırdım.Kupayı alıp yudumlaya, yudumlaya salona geldiğimde az önce oturduğum yerde Deniz'in oturduğunu gördüm ve yanına gidip oturdum.Yanına oturmamla ne zaman başladığını bilmediğim filme odaklı bakışlarını bana çevirdi.Ona gülümseyip ne var anlamında kafamı sağladığımda gözlerini kısıp bana baktı.Bu bakışları bana yabancı gelirken birden haince gülümseyip elimdeki kahve dolu kupayı aldı ve içmeye başladı.Gözlerimi devirip Deniz'e baktığımda benim ona yaptığımı yapıp ne var anlamında kafasını salladı.Yaptığı hareketler onu daha da sevimli gösterirken hafif bir tebessüm ettim.Gecenin bir yarısı neden ayakta olduğunu merak etmiştim açıkcası.

-Sen neden ayaktasın Deniz?

Hesap sorarmış gibi çıkan sesime aldırmadan soruma cevap verdi.

-Seninle konuşmaya geldim.

Benimle konuşmak için harika yatağından ve güzel uykusundan kalkıp geldiyse bu kızın aklından şüphe duyardım.

-Gecenin bu saatinde benimle  ne konuşabilirsin ki?

Büyük bir istekle hazırladığım kahvemi, sonunda bitirdiğinde üzüntüyle boş kupaya baktım aslında kendime yenisini hazırlayabilirdim fakat eriniyordum.

-Sana biraz Mahzen kurallarından bahsedeceğim.

Biraz şaşırmıştım,doğrusu Mahzenin kuralları olduğunu bilmiyordum.Aslına bakarsak bana biraz saçma geliyordu açıkçası.Bu resmen esaretti.

-Başlıyorum sözümü kesmeden dinle.

Deniz'in sesi beni düşüncelerimden ayırırken başımı başlaması için aşağı yukarı salladım.

-Mahzende renkli kıyafetler giyilmez.Bu yüzden alışverişini Erez yaptı.Mahzende sadece siyah,bordo,lacivert ve gece mavisi renklerini kullanabilirsin.Mahzene parmağında EÇ yazılı yüzük olmayan kimse giremez.Biz, yani bu evdeki herkes yüzük yerine bileklik takarız.Bilekliği kaybetmek veya takmamak gibi bir şansımız yok.Mahzene dışarıdan hiçbirşey giremez,ihtiyaçlar mahzendeki mağazalardan karşılanır.Mahzene giren çıkan herkes araştırılır.Mahzende ihanetin bedeli ölümdür.Son bir şey daha kurallara uymamak ihanet sayılır.Birde Erez Mahzenin sahibidir, onun haberi olmadan kuş uçmaz.Burdaki herkesin sahibi Erez'dir. Erez ne isterse o olur.Bu evde duran herkesin evin içinde ve dışında görevleri vardır bunu sana Erez açıklar.Bu eve gelirken geçtiğin tünel,aslında orası arşivdir ve oraya Erez hariç kimse giremez.Giren cezalandırılır.Tüm bu kurallar Mahzene girmeden önce bir evin duvarında asılıdır.Birde Mahzene Erez izin vermediği sürece araba giremez.Şimdilik bu kadar unuttuğum birşey varsa hatırladığımda söylerim.Şimdi yat uyu sabah görevin belli olur.Mahzene hoş geldin Eslin.

Bu kurallardan hiçbirşey anlamamıştım,ne saçma kurallardı bunlar böyle.Ben bunları aklımda bile tutamazdım ki.Üstelik ihanetin bedeli ölümdü ve kurallara uymamak ihanet sayılıyordu buda demekti ki kurallara uymamanın sonu ölümdü.Aman Allahım nereye düşmüştüm ben böyle.Yanlışlıkla düştüğüm bu yer adının hakkını veriyordu.İnsanı içine hapsedip esareti altına alıyordu.Bu esaretin altına girmeyen tek bir kişi vardı ve oda bu esaretin sahibiydi.Ben bu esaretle yaşayamazdım.

YIKILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin