Selim içeri girdi ve arkasından da sarı çiyan.. Güzel kız ama yani. Hakkını yemeyelim. Kız İngiltere'den geliyormuş. Selim'le aramıza oturdu derste. Hani ortaokulda küçük kardeşiniz olur ya öğretmeni gelmez.. sizin sıra arkadaşınızla aranıza alırsınız onu. Aynı onun gibi...
Beni unuttular resmen yaa. Sürekli sohbet ediyorlar. Rahatsız oluyorum. Dersi dinleyemiyorum.. En sonunda dayanamayıp hocaya ispitledim. HAH!
Boş yer olmadığı için yan sınıftan sıra getirmek zorunda kalmıştım ama olsun. En azından rahatlıkla ders dinleyebileceğim.Gözüm arada o tarafa kaydı ama geri çevirdim. Onların sırnaşmalarını izlemem. Özelleri sonuçta. Üff şu hoca da birşey diyemiyor mu? Okulda hatta derste böyle terbiyesizlik.. iğrençler.. Gerçi yaptıkları tek şey gizli gizli konuşmaktı ama yine de hocaya saygısızlık bu. Hem öyle bir bakıyorlardı ki birbirlerine.. sanki biraz sonra sımsıkı sarılacakmış gibi. Ben olsam o kıza o kıyafetleri varken sarılmam. Iyy pembe giyinmiş. Mavi giyseymiş.. ya da mor. Sarışın, mavi gözlü kızlara moru yakıştırıyorum. Bu zevksiz bişey anlamaz tarzdan. Peh!
Teneffüste de ayrılmadılar. Kantinde karşılaştım onlarla. Selim bana kızgındı. Yüzüme bile bakmadı. Aman yesinler tribini!
Ben de Selim'den öğrendiğim taktikleri uygulayarak okuldan kaçtım. En son okuldan kaçtığımızda balkondan düşmüştüm. O anı unutamıyorum. İnsan fazla zarar görmez o düşüşten ama korkudan ve stresten kalp krizi geçirebilir yani. Neyse ki ben bu kadar telaş yapmadım. Yaşama sebebimi buna borçluyum zaten. Canım huyum..!!
Eveet, nerde kalmıştık sayın seyirciler? Okuldan kaçtığımı anlatıyordum. Evet, konu bu kadar zaten. Niye uzatayım? Ya da uzatayım çünküüü... Selim'e yakalandım kaçarken. Öküz gibi tuttu kolumdan beni çekiştirdi bir yerlere. Ne yaptığını anlayamıyorum. Kafayı yemiş olmalı..
''Sen beni mi kıskandın?''
''Hayır. Kuzenin yanına gelmiş işte neyini kıskanıcam?''
''Farkettim. Belli ediyorsun beni kıskandığını. Apaçık ortada.'' Pis pis sırıtıyor bide yaa.
''Sen anlamak istediğini anlıyorsun.''
''Sen anlamak istediğimi anlatıyorsun.''
''Selim seninle laf dalaşına girmiycem ilkokul çocukları gibi..''
''Evet, akıl yaşınız aynı sizin.''
''Bize ne oldu böyle? Gayet iyi geçiniyorduk..''
''Senin kabahatin''
''Allah allah''
''O günü hatırlatmıyım istersen yoksa pişm...''
''Pişman falan olmayacağım.'' diye sözünü kestim.
''Belki ben 'pişman olmayacaksın' diyecektim?'' Haklı valla. Çok saçma bir yerde sözünü kestim.
''Sustun, bebek'' dedi sırıtarak.
''Suskunluğum asaletimdendir.''
''Hö?'' Hö valla. Ne saçmaladım ben öyle? Tövbe yarabbim fesubhanallah..
Sonra yanımıza iki kız geldi. Ve hemen Selim'in yanına gittiler. Ve içlerinden sarışın olanı Selim'e telefonunu verdi. Fotoğraf çekildiler..
Yukarıda çekildikleri fotoğraf var.
Kumral olan güzel kızdı. Ama sarışının gamzesinden başka güzel yanı yoktu. Üf aman eleştirmeyeceğim.. Fotoğrafı gördükten sonra Selim'in dişlerinin güzel olduğunu farkettim. Benimki o kadar güzel miydi acaba?
Ne oluyo laan?? Niye böyle bişey yaptılar ki şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK DİYE
Teen FictionAynı sınıfa giden iki gencin birliktelik ve uyumlarını anlatan dandik bir kurgudan ibaret olan hikayem aslında sürprizlere ev sahipliği de yapıyor. Her şey bir anda gelişmesine rağmen itiraflar bu kadar çabuk gün yüzüne çıkmayacak.