Uçurum

19 0 2
                                        

''Kemal...'' dedim. ''Üzülme.. ağlama...''

''Neden? Neden sevemedin beni? Sana kötü bir şey yapmadım ki ben.'' dedi hüzünle. Hala ağlıyordu. Ona ağlamak yakışmıyordu. Ona ağlamayı yakıştırmayan ben, onu ağlatıyorum. 

''Sen bana kötü bir şey yapmadın zaten. Sadece... sadece beni arzuladın.'' dedim buruk bir hüzünle.

''İnsan sevdiğini arzular. Bu çok doğal.. Bence Selim de seni arzuluyor. Ama o benim kadar cesur olamadı. Söyleyemedi..'' 

''Kemal lütfen kapatalım bu konuyu. İğrenti..'' 

''Lütfen.. lütfen..'' diye mırıldanmaya başladı. Sesi kısılıyor, güçsüzleşiyordu. Yorgun gibi bir hali vardı. Sevmekten, sevilmemekten, karşılık bulamamaktan yorulmuştu. Onu o halde görünce ne yapacağımı şaşırdım. Bir yanım 'git sarıl moral ver' derken diğer yanım 'ona ümit vermiş olursun yapma' diyor. 

Yanına gittim. Önce ellerimi omzuna koyup, omzunu sıvazladım. Hala kırgındı.. Bu çelişkiden uzaklaşıp kendimi Kemal'in kolları arasına aldım. Kollarını belime doladı ve sıkıca sardı. Ben de onun boynuna sarılmış, kafamı omzuna yaslamıştım. Onun kalbinin çarpıntısını kendi kalbimde hissediyordum. Kalbi kalbimde atıyordu... 
Kafamı kaldırıp gözlerimin içine baktı.

''Seni Seviyorum...'' 

Ne cevap vereceğimi bilemiyordum. Cevap vermeme fırsat vermeden dudaklarımı kapatmıştı zaten. Ama eliyle değil, dudaklarıyla. Onu engellemek için elimi omzuna koymuştum ama engel olamıyordum. Karşılık da veremiyordum. 

''İyi misin?'' dedi iyi olmadığımın farkına varmışçasına. Başım dönüyordu. 

''Özür dilerim. Sevgilinin yanında pek hoş olmamıştı.'' dediğinde etrafıma bakındım ama kimsenin olmadığını fark ettim. 

''Selim haklı. Biri benim yanımda seni öpse deliririm herhalde!''

''Selim ile senin aranda çok fark var. Selim benim sevgilim.''

''Ama ben seni çok seviyorum. Ve inan.. seni Selim'den daha çok seviyorum. Seni sevmiyor, sana alışmış diye öyle sanıyor. En ufak hatanda bırakabilir o seni. Ama ben senin onca hatana rağmen senin yanındayım...'' O konuşuyor ben dinliyordum. Aklım Selim'deydi. Nereye gitmişti acaba?

''Kemal ben Defne'yi arayacağım.'' Onaylarcasına başını salladı. Elime telefonu alıp Defne'yi aradım ama ulaşamadım. Selim'e de ulaşamadım. Neredelerdi acaba? 

Bir süre sonra bir numara aradı.

''Alo!''

''Selin.. Ben Defne. Sana ulaşmak için çok uğraştım ama enişte telefonları az önce bulunduğum uçuruma attı.''

''O nerde?''

''Uçurumun kenarında. Seni bekliyor, gel.'' 

''Tamam, adresi mesaj at geliyorum.''

Adresi mesaj attıktan sonra dışarı çıktım. Oraya kadar nasıl gideceğimi düşünürken karşıdaki direğin üstüne asılmış olan taksi numarası gözüme ilişti. O tarafa doğru yol aldım. Numarayı yazıp, aradım. 

Yol uzunmuş. Taksimetreye bakmak bile istemiyordum. Selim'e ödetmeye niyetliydim. 

Nihayet yetiştik. Taksimetreye baktım sonunda. Bütçemden 5 TL eksik bir rakam yazıyordu. Bir de bunun geri dönüşü vardı. Neyse dönüşü Selim halleder, diye düşünüp geliş paramı kendim ödedim.

Cüzdan pert.. terk edilmiş.. boş.. yalnız..

İndiğim yerin az ilerisinde Defne duruyordu. Ona doğru ilerlerken, o yanıma yetişmişti bile. Koluma girip uçurumun kenarına götürdü. Ama orada kimse yoktu.

''Defneciğim.. Hani Selim beni bekliyordu canım?'' dedim alayla.

''Burada olacaktı. Nereye gitmiş olabilir?'' dedi tedirginlikle. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi oldu ve uçurumun en uc noktasına gitti. Arkasına dönüp, bana korkuyla baktı. Gözleri büyümüştü. Her şey apaçık ortadaydı. Peki ya Selim? O da ortada mıydı?

AŞK DİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin