Başlangıç

686 111 130
                                    

" Dur yapma yalvarırım dur ! " Artık elimden bir şey gelmiyordu. Kaçmak için son fırsatımı da düştüğüm bu lanet çukurda kaybetmiştim. Üstüme gelen ve hala tanımlandıramadığım biçimsiz yaratık, köpek hırıltısını anımsatan sesler çıkartarak üzerime doğru geliyordu. Yapabildiğim tek şey yalvarmaktı. Avazım çıktığı kadar yalvarmak.

Hala boş bakışlarına ve hareketlerine bakılırsa beni anladığını zannetmiyordum. Ve düştüğüm çukur, yağan yağmurun etkisiyle balçık etkisi oluşturup beni gittikçe içine çekiyor ve hareket kabiliyetimi yavaşlatıyordu. Sanki kaçabilecek çok yerim varmış gibi beni buraya sabitliyordu. Yaratık, avını süzen aslan edasıyla ağır adımlarla gittikçe yaklaştı, artık o tiskinç ve sulu nefesini yakınımda hissediyordum, oldukça yakınımda. Kendi sonumu izlememek adına gözlerimi sıkıca yumup son bir kez yardım çığlığı attım...

Gözlerimi araladığımda kapının hışımla açılan etkisinin ardından çıka gelen Bennet'ı gördüm. Telaş ve endişenin yanı sıra gözlerinde "Yine mi ?" anlamı içeren bakışı gördüm. Dudaklarımı aralayıp bir şeyler söylemeliydim ama hala kabusun etkisiyle kelimeler ağzımdan kekeleme şeklinde çıkıyor ve ne söylediğim anlanması zor bir durum alıyordu. Gözlerimi sıkıp derin bir nefes alarak Bennet'ın yüzüne bakıp dudaklarımı araladım. "Bennet sandığın gibi değil bu sefer gerçekten hissettim onu, her gece her kabusta bana biraz daha yaklaşıyor. Korkuyorum Bennet, korkuyorum..."

Her sabah çığlıklarımla uyanmaya alışan ve her seferinde endişelenen Bennet ifadesiz bir şekilde yüzümü inceliyordu. Sanırım artık iyice delirdiğimi düşünüyordu. Ama bu sefer ki bakışları farklıydı bir anda ciddileşti. Ne olduğunu anlamak için "Benn.." diye seslenecekken, göz bebekleri irileşmiş, tehditkar bir şekilde bana eliyle sus işareti yaptı. Konuşmak için aralanan ağzını açıp açıp tekrar dudaklarını birbirine kenetliyordu. Son bir nefesle ve fısıltıyı yutan bir çığlıkla "O... Arkanda" diye bağırmasıyla yatağımın yanında duran fincanı alıp, refleks olarak ayağa fırlayıp, görüş alanım dahi oluşmadan arkama dönüp fırlattım.

Gördüğüm tek şey parçalanan aynanın tuzla buz oluşu ve duyduğum tek şey şıngırtıların arasından yükselen Bennet'in kahkahasıydı. Biran duraksadım. Bu neydi şimdi? Tırnaklarımı avuç içlerime geçirir şekilde ellerimi yumruk yapıp Bennet'a döndüm. Hayal kırıklığı ve şaşkınlıkla onu izlemeye başladım. Benim yüz ifademi görünce elleriyle ağzına kapatıp, karamel rengi saçlarıyla gülüşünü saklamaya çalışsada, tiz bir şekilde yankılanan gülüşünün tınısı hala kulağıma kadar geliyordu.

"Ashleey ben ben sadec.." yine kulağımı tırmalayan kahkahasıyla konuşmasına devam edemedi. Ellerini karnına bastırarak derin bir nefes alıp ciddi olmaya çalıştı. Benim ise sinirden gözlerim dolmuş, aylardır içinde bulunduğum bu lanet durumla alay etmesinin sinirini saç uçlarıma kadar yaşıyordum. Vücudum buz kütleleriyle dolu suya düşmüşcesine gerilmişti. Bennet halimi fark etmiş olacak ki açıklama yapmaya hazır bir hale gelmişti. Gözlerimle resmen onun göz bebeklerini delecekmişcesine bakışlar attığıma eminim. Buda haliyle Bennet'e yansıdı. Bana doğru bir adım atıp dudaklarını araladı " Üzgünüm ashleey.. Ben sadece biraz eğlenelim istedim. Bu denli etkileneceğini tahmin edemedim. "Üzgünüm" deyip somurtkan bir ifadeyle benden gelecek cevabı bekliyordu. Yutkunup sakin olmaya çalıştım, tok ve bastırmaya çalıştığım öfkeli ses tonumla sadece "Defol" diyebildim. Bir şey söylemeden tekrar üzgünüm bakışı atarak odadan çıktı. Başımı yukarı doğru kaldırıp tavana doğru derin bir nefes aldım. Kollarımı iki yana açarak kendimi yatağa sırt üstü bıraktım. Hala derin derin nefes egzersizleri yapıp duraksamaya çalışıyordum. Belki fazla tepki vermiştim ama yaşadığım onca korku, onca kabus üzerine bu şakayı kaldıramazdım. Hala uyumaya çalışsamda olmuyordu. Biraz zaman geçtikten ve uyuyamayacağımı anlamam üzerine elimle yataktan destek alıp doğrulmaya çalıştığım sırada Bennet'ın çığlığı şimşek gibi düştü kulaklarıma..

O an ki korku ve panikle dengemi kaybedip yatağın ters tarafına, kırılmış ayna parçalarının üzerine düştüm. Canımın acısıyla sızlandıktan sonra ayağa kalkıp Bennet'ın bulunduğu odaya doğru koşmaya çalışsamda ayağıma batan ayna kırıkları buna müsade etmiyordu. Yarı sekerek yarı hızlı adımlarla kapısının önüne geldiğimde kapıyı açmak adına bir adım atmışken boğazımda hissettiğim bir çift el buna engel oldu......

Soğuk ve kuru tahta sertliğini hissettiren bir çift elin baskısı boynumda gittıkçe artıyor ve artık nefes alamayacak hale gelmeme sebep oluyordu. Kurtulmak için ne kadar çabalasamda ne kadar debelensemde bir fayda etmiyordu. Etrafımdaki nesneler bir bir karanlığın hakimiyetine girerken buğulu seslerin tınısı da kulağıma veda ediyordu. Görüş alanım gittikçe kararıyor ve artık ruhum bedenim üstündeki hakimiyetini kaybediyordu.. Ve bilincimi kaybetmeden hemen önce kulağıma bir isim fısıldanmıştı. Bu...Bu, o sesti.

Bu, o sesti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
DİSEPNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin