Başımı cama yaslamış bir şekilde yolu izlerken, yaşadıklarımı sorguluyor, nasıl bir oyunun içinde olduğumu anlamaya çalışıyordum.
Önceden herşeyi bir kabustan ibaret zannederken şimdi Criss'in bilekleri yaşadıklarımın görsel kanıtıydı resmen. Aklıma gelmişken başımı Criss'e çevirip, bileklerine baktım. İzler iyice belirginleşmiş, göze batıyordu.Bu bir başlangıç mı? Yada sona hazırlık mıydı? En kötüsünü düşünecek olursam eğer sonum, ertesi günün haber manşetlerini süsleyecek, insanları dehşete düşürecek trajedik bir ölümdü. Ben alışmıştım. Peki ya Criss? Onun ne suçu vardı? Beni korumaya çalışırken, kendini feda ederse eğer, ben onun ölümünü izlemek zorunda kalırsam, onun acı çığlıklarına şahit olursam...
Düşüncesi bile gözlerimi sulandırmaya yetmişti. İstemsiz ufak bir hıçkırık kaçtı dudaklarımın arasından. Ağladığımı duyan Criss bana yöneldi. Yüzüm camdan tarafa dönük olduğu için tam göremiyordu.
" İyi misin? "
Konuşamadım. Sadece evet anlamında başımı sallayabildim. Derin bir iç çekerek, kafasını sert bir şekilde koltuk başına dayadı.
" Güven bana Ashleey güven. Yaşadıklarını beraber atlacağız, beraber aşacağız bütün zorlukları. Sadece bana güven olur mu? "
Benim için kendini feda edebileceği o kadar çok belliydi ki konuşmalarından. Bana zor gelende buydu işte. Benim için kendini feda etmesi! İçinde bulunduğum bataklıktan beni kurtarmak için uğraşan herkesi tek tek yanıma çektiğimin sadece ben farkındaydım. Onları uyarmak zorundayım diye düşünürken büyük bir patlama sesi duyuldu ve ardından çığlık sesi...
Arabanın lastiği patlamış, Criss hakimiyetini kaybederek yoldan çıkmış ve araba toprak zemine kadar savrulmuştu. Ne olduğunu anlayamayan Bennet, biranda çığlık atmış ve hepimizi endişelendirmişti. Savrulmanın şiddetiyle kafamı cam pervaza vurmuştum. Acıyan yere elimi bastırarak arabadan dışarıya attım kendimi. Sıcak sıvı ellerimin arasından süzülürken başımın kanadığını farkettim.
Bulunduğumuz yer kasabadan bir hayli uzak bir orman yoluydu. Asfalt zeminin etrafını boylu boyunca sıralanan ağaçlar dolduruyordu. Etraf ıssız ve sakindi. Yardım çağırmaya kalksak bize ulaşmaları saatleri bulabilirdi. Ben arabaya yaslanmış başımı tutarken, arabadan Cuddy indi ve ardından Bennet.
" İyi misin? "
Diyerek yanıma yanıma yaklaşan Cuddy'i
" İyiyim iyi. Sadece ufak bir yara. "
Diyerek geçiştirdim. Biz sakinliğimizi korurken Bennet endişeli bir tavırla
" Uyuyor muydun Criss? Lastiği patlatacak şeyi farketmedin mi? Ne yapacağız şimdi? "
Bennet'ın bu sert çıkışına Criss sakin bir şekilde cevap verdi.
" Yolda en ufak bir taş dahi yoktu. Nasıl patladığını anlamadım Bennet! "
" Napacağız şimdi ha? "
" Bagajda yedek lastik olması lazım. Siz oturun bi kenara ben halledeceğim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİSEPNİ
Mystery / Thriller" Disepni Sendromundaki kişi her gece gördüğü şiddetli kabuslar nedeniyle gerçeklik kavramını yitirir ve artık kabuslarını günlük hayatının bir parçası olarak algılamaya başlar. Buda gördüğü kabusları gerçekmiş gibi hissetmesine neden olur. " yazıyo...