6.BÖLÜM

166 25 8
                                    

BERNA'NIN AĞZINDAN

Yine bir cumartesi ve yine okulumuzun saçma kurslarından bir tanesi bitmek üzereydi. Cumartesilerin güzel olmasının tek sebebi şüphesiz Can'dı. Her Cumartesi okuldaki kursumdan sonra Can'la buluşuyordum. Ve yine onu çok ama çok özlemiştim.

"Berna Can'ı gördüğünde hemen saldırma kız çocuğa. Biraz bekle hayatında hiç erkek görmemiş gibi davranma. Bizi rezil ediyorsun bıktım senin kepazeliklerinden."dedi dersin son dakikalarına geldiğimizde sessizce Asya.

"Sanane be ne istersem onu yaparım sevgili benim değil mi ?"

"Biz de gelicez bu sefer bizim yanımızda yapma bari. Biz sizin o iğrenç halleşmelerinizi görmek zorunda değiliz."

"Malesef canım yılda bir görüşüyoruz zaten. Hem siz niye geliyorsunuz ki sevgilimle benim buluşmama ? Size ne bizden acaba ?"diye sordum bizim kızlara dönüp. Hepsinin yüzünde ibne bir gülüş belirmişti.

"Enişteyi daha iyi tanımak için Berna'cım. Hepsi senin iyiliğin için biliyorsun yani."dedi sahte iyimser bir tavırla Minel. Diğerleri de katılıyormuş gibi başlarını salladılar. Ben hayatımda bu kadar yüzsüzlük görmemiştim.

"Sülalenizi de getirin bari. Zaten sizinle sürü gibi dolaşmaktan utanıyorum. Bir de Can'la tanışmak istiyorsunuz. Çocuğu korkutup kaçırmayın da bir şey demiyorum."

"Aaa duymamış olalım. Çok ayıp. Ben onlara sahip çıkıcam ablası sen rahat ol. Birşey yapamazlar."dedi Pera kollarını kızların omzuna koyarak.

"Hadi toparlanın 1 dakika var. Serviste yer kapıcaz."diye çığırdı birden Anka. 10 saniye içinde zaten toparlanıp kapıya koşmuştuk. İşte buna da 'kıç aşkı' diyorduk biz. Kıçımız 5 dakika yorulmasın diye servise kadar maraton koşuyorduk.

"Hocaaaaaam zil çalıcak. Çıkalım lütfennn!!"dedi hocaya kapıdan bağıran Asya. Şansımıza hoca bırakmıştı. Ve yine aynı senaryo yaşanmıştı. En üst kattan koşarak en alt kattakileri bile sollamıştık. Tabiki merdivende 5-10 kere düşme tehlikesi yaşıyorduk. Ama sonda hepimiz birbirimize tutununca tehlike falan kalmıyordu.

"Umarım bugün yediğim 3 çikolatayı eritebilmişimdir. Kızlar nasıl daha fit gözüküyor muyum ?"dedi Asya bütün yağlarını gözümüze sokarak.

"Kanka en az benim götüm kadar fitsin."dedi Pera meşhur götünü göstererek. Bizimkiler hafiften anırmaya başlayınca anlamıştım ki bu yolda böyle geçecekti.

"Oh be gözünü seviyim şu ilçemin ormanlarını,daşını,doprağını."dedi Anka servisten inerken sanki memlekete yeni ayak basmış gibi dalga geçerek.

"Hangi daşını lan söyle de biz de sevelim."dedi gözlerini kocaman açan 'abaza' Minel.

"Ormanlarını sevmeyenimiz mi var lütfen Anka'cığım." dedi Asya. Yine aklı kaymıştı bizim salakların. Ay ben bunları Can'ın yanına nasıl götürecektim ya.

"Eniştemiz bize birer yemek ısmarlar artık. Söyle Can'a bu bizde bir gelenek de. Salaktır o zaten kanar hemen garibim."dedi Pera aklından kim bilir kaç tane yemek geçirirken.

"Beni iskenderden aşağısı kesmez baştan söylemesi."dedi Asya midesini ovuşturarak.

"Hişşt sen bırak o malları. Sen bana asıl Can'ın arkadaşları gelecek mi onu söyle. Ben valla sırf 2-3 kişiyi tuzağıma düşürebilmek için geldim. Can falan hikaye."dedi Anka.

"Muhteşem tuzakların olduğundan eminiz zaten. Milletin namusuyla oynama günah lan kaşar."dedim hemen yüzüne. Alınmıyordu da mübarek. Neyseki Can'ın olduğu kafeye giriyorduk şimdi. Daha fazla katlanamayacaktım çünkü.

BEŞZEKLER (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin