Fazla sıradan bir gün

345 59 32
                                    

Havanın soğuk oldurmasına aldırmadan yaşadıklarımın yürek yakan acısıyla kaldırım taşlarının üzerinde ağır ağır yürüyordum..
Mevsim kışdı bir cok insan, günün geri kalanında yapacak işlerinin heyecanıyla oradan oraya koşturup dururken ben bu manzarada cok yalın kaliyordum..ama kimin umrunda..

Attığım adımlar sanki kaldırıma saplanıyor, yapışıyordu da tekrar kaldırmak istediğimde dünyanın bütün yükü dizlerime biniyor gibiydi.

Yaşadıklarımdan sonra ne aldığım nefesi hissedebiliyordum ne de önceden her saniye gülen yüzüm eskisi gibiydi.

Sanki artık hayatî siyah beyaz yaşıyordum. Hiç bir rengin tonu beni etkilemiyordu gördüğüm herşey baktığım heryer bana karşı yalnızlığın, hüznün en gri tonlarını giymişti.

Hayat bana cok ağır oyunlar oynamıstı daha gençlik çağımı yaşamadan Dermansız Hastalık yüzünden önce Babamı kaybettim.

Babasız kalmak bu dünyadaki güven kaynağının, tek dayanağının  yok olması. Yabancısı olduğun ormanda sarmaşıklar tarafından sarılmaya benziyordu.

Annemde Babamın acısına daha fazla dayanamayıp beni ve kız kardeşimi bu dünya da bir başımıza bıraktı ve o da babamın yanına göçtü.. Annem hep derdi;

- Kızım bizim Babanla verilmiş sözlerimiz var beni bu dünyada yalnız bırakmayacakdı benimde ayrılık vaktim yakındır siz kardeşinle birbirinize dikkat edin...

Annemde fani aleme göçüp bizi bu dert dolu dünyada bir başımıza bırakınca kardeşim ve ben hepden içimize kapandık. Dünyayla ilgilenmez olan bitene hiç karışmazdık.

Allahdan yanımızda eski çalışanlarımızdan Kenan amcamla, Sultan yengem vardıda bizi koruyup kolladılar.

Şimdi ailemden geri kalan ve dünyadaki tek değerli varlığım kardeşimdi. Aynı zamanda tek derdim de oydu. Onun daha bu yaşta etkilenip benim gibi hayatini mahvetmesini istemiyordum.

Yapamadım Anne kardeşime sahip çıkamadım Aldılar onu benden şu dünyada yapayalnız kaldım tek tesellim fazla yaşamadan ölmek sizin yanınıza gelmek..
Bunlari düşünürken
Yavaş adımlarla oturdugm dairenin önüne geldiğimde kapiyi açtım sokak lambasının loş ışığı kapıdan iceri süzüldü hemen üstümü değiştirip kısa yoldan ısınmanın yollarını ararken yatağıma girip yarım kalan kitabımı elime aldım ama nafile daha okumaya fırsat bulamadan gözlerim uykuya yenik düştü..
Sabah ezanının hoş sedasıyla kendime geldim hemen kalkıp abdestimi aldım ve namaza başladım namaz kıldıkca sanki içimi nur kaplıyordu huzur buluyordum insanların anlamadığını rabbime anlatıyordum.. namaz bittikden sonra tekrar sıcak yatağıma geri döndüm ve uyumadan once dualarımı edip uykuya daldım..

Burası neresi.. Şu arkası dönük kızda kim nerde olduğumu ve ne yapıcağımı bilmiyordum ama içimden bir his küçük kız çocuğuna yaklaşmam gerektiğini söylüyordu tedirgin adımlarımı kıza doğru atarken ağladığını hissettim daha fazla yaklaşip elimi omzuna atınca yüzünü bana doğru döndü ve " Abla bana yardım et" "Aman Allahım Nur" bu senmisin...


EVET ILK BÖLÜMÜMÜZ BİTTİ UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR : )
AÇIKCASI BU BÖLÜMÜ YAZARKEN ENDİŞEYLE YAZDIM. ŞU ANDA BÖLÜME SİZİN GÖZLERİNİZLE BAKMAYI COK İSTERDİM YORUMLARINIZI ESİRGEMEZSENİZ SEVİNİRİM. : )
BURAYA SİZ OKUYANLARIMA, VE YAZMA KONUSUNDA BANA DESTEK OLAN MELEĞİM İÇİN TEŞEKKÜRLERİMİ BIRAKIYORUM. ; ) VESSELAM...

Cennet KokulumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin