Son güzel kahvaltı

67 23 17
                                    

- Durumu çok Ağır Acil kan bulunması lazım.

- Hemen Kan grubunu ögrenin.

- Doktoru Çabucak Ameliyathaneye çağırın.

Evet bu sesler Hastanede Kenan amcamın sedyesinin peşinden Ameliyathaneye koşarken hemsireler, doktorlar tarafından birbirlerine söylenen sözlerdi.

Ameliyathanenin önüne gelince doktorların "Burada beklemelisiniz" sözüyle daha ileri gidemiyeceğimi anladım Çaresizce oracıkda dizlerimin üzerine çökdüm.

Kafamın için uğulduyordu. Bahçede Kenan amcayı o halde görünce kendimi kaybetmiştim düşecekken Caferin yardımyla ayakta kalmayı başarmıştım sonra da Amcamı alan ambulansın peşinden arabayla Hastaneye kadar gelmiştik.

Şimdide Ameliyathanenin önündeki Koridorda Cafer ve bir kaç korumayla Amcamı bekliyorduk. Dizlerimim üzerinde Başım ellerimin arasındaydı sırtımıda duvara yaslamıştım.

Eğer Amcama birşey olursa ben Sultan yengeme ne derdim nasıl suratına bakardım. En son onları mutfakda bırakmıştım. Şimdi olanlardan habersiz sofrada bizi yemeğe bekliyor olmalıydılar.

Kısık Sesle Cafere:
- Sultan Yengemi ara da uygun bir dille olanları anlatıver dedim. Cafer :

- Ben az önce aradım sorun olmadığını söyledim. Birazdan eve gidip hem Kenan Bey' e kıyafet alıp hemde Sultan Hanım' a olanları uygun dille anlatırım. Dedi.

Okadar naif bir sesle konuşmuştuki sanki bir bebeği incitmek istemez gibiydi. Durumun önemini ve beni nekadar etkilediğini anlamış olmalıydı.

Aslında Cafere burda benimle olduğu için bir teşekkür borçluydum. Sonuçda bunu yapmak zornda değildi. İstemese ilgilenmez ve benide burda tek başıma bırakırdı. Onun tek görevi Meleğimi korumakdı bana destek vermek değil. Ama beni yalnız bırakmayarak o Sert görünümünün ardında aslında ne kadar nazik ve hoşgörülü biri olduğunu birkez daha kanıtlamış oldu.

Saatler geçmişti ama ne bir haber ne bir ses vardı. İçeriden çıkan doktorlarda bilgi vermiyorlardı. Çok Çaresiz hissediyordum.

Bu arada Cafer eve gitmiş Sultan yengeme olanları çarpıtarak anlatmıştı. Basit bir düşme kazası olduğunu Amcamın iyi olduğunu söylemiş. Daha bende ne olduğunu tam bilmiyordum sadece kafasını kanlar içinde görmüştüm. Sebebini bilmiyordum. Korumalar o halde bahçe de bulduklarını söylüyorlardı.

Kaç saat olmuşdu bilmiyorum böylece saatlerdir bekliyordum. Artık canım burnuma gelmişti. İçeriden çıkan ilk Doktor net bir cevap vermezse Hastaneyi alt üstü etmeye kadar yolu vardı.

Bi yarım saat sonra kapı aralandı. Yaşlıya yakındı Saçlarına pek fazla ak düşmüş. Halden anlayan birine benziyordu. Cafer hemen yaklaştı ve Amcamın durumunu sordu. Ben ise artık gücümün son deminde olduğum için zoraki kendimi kaldırdım. Yavaş yavaş yanlarına yaklaştım. Ben yaklaştığım da konuşmları bitmişdi. Caferin yanına gidip soru soran gözlerle ona baktım. O da beni sandalyeye oturtup:

- Kenan Beyin ameliyatı bitmiş biraz sonra Yoğun bakıma alacaklarmış uyanınca da odaya. Durumu şimdilik stabil ne olacağını zaman gösterecekmiş.

Bunları duyunca içim birazcık da olsa rahatlamış gibiydi sonuçda ameliyat bitmişti ama ya sonra...? Sonrasını düşündükce içim kararıyordu bende düşünmeyi bir kenara bıraktım ve yoğun bakıma çıkartmalarını bekledim.

Biraz sonra dedikleri gibi Amcamı yoğun bakıma aldılar. Allah dan Yoğun bakımın camı vardı da en azından ordan görebiliyordum. Benzi ne kadarda solmuşdu. Çok kan kaybettiği belliydi. Bu Benm amcam olamazdıki. Eğer Yengem bu halini gorseydi dayanamazdı. Mahvolurdu kadıncağız.

Bunları düşünürken ne kadar geçti bilmiyorum öylece camın karşısında bakınırken birden Hemşireler odaya girmeye başladılar. Bir kaç tane önlüklü peşpeşe Amcamın yanına girdiler. Telaşla yerimden sıçradım ben içeri girip girmemkde tereddüt ederken. Cafer arkadan gelen doktorun önüne geçti ve sert sesiyle:

- Neler oluyor burada niye geldiniz yoksa durumu mu kötüleşti hastamızın.
Son söylediğini duyunca içimi korku kapladı hayır amcam daha fazla kötü olamazdı zaten yeterince kötüydü. Doktor olduğunu düşündüğüm kişiden gelecek güzel cevabı bekliyordum. Doktor hafif tebessüm eder gibiydi:

- Hayır beyefendi aksine hastanız kendine gelmeye başladı. Uyandırıp odaya almak için geldik.

Bu sözleri duyunca sanki bütün dünya benim olmuştu. Bir anda her yanımı mutluluk kapladı. O an da bu haberi veren doktorun boynuna sarılmamak için kendimi zor tuttum.

Yarım saat sonra amcamı odaya almışlardı. Bende baş ucuna oturmuş hem bana oğrettiği gibi Kuran okuyor hem de Doktorun gelip bilgi vermesini bekliyordum.

Kuranım bitti saate baktığımda sabahın 7 si idi. Doktorlar söyledikleri gibi Amcamı uyandırmışlardı. Odaya gelince biraz konuştuk sonra yorgun düşüp tekrar uyudu. Şimdide bize bilgi vermesi için Doktorun gelmesini bekliyorduk.

Cafer herzamanki gibi yanımızdaydı oda nın içinde huzursuzca geziniyordu. Ona ne kadarda minnettardım. Bu zor günlerimde beni yanlız birakmamışdı. Belki maddi olarak bir yardımı yokdu ama mânen yanımda durması... sanırım bu borcumu hiçbir zaman ödeyemicektim.

O sırada kapı aralandı o yöne doğru baktığımda Yoğun bakımın önünde gördüğümüz Sevecen Doktorla karşılaştım. Bu adamı görmek içime tarifsiz bir şekilde mutluluk tohumları ekiyordu. Derken konuşmaya başladı Amcam hakkında bir kaç bilgi verdikden sonra:

- Hastamız bir çeşit Kalp krizi geçirmiş ve Kriz esnasında kendini kaybedip yere düşerken başını biryerlere çarpmış olmalı. Başından bir sıkıntısı yok yaşına görede masaAllahı var.
Birçok Genç den daha çabuk yanıt verdi tedaviye. Fakat bundan sonra dinlenecek.
Kalkmak gezmek yorulmak yok aksi takdirde krizimiz tekrarlanır.

Bu gibi şeylere en çok siz dikkat edeceksiniz ayakda gördüğünüz zaman hemen oturtun iş yaptırmayın. Bunun gibi birçok nasihat ettikden sonra Amcam uyandığında çıkabiliceğimizi söyledi ve gitti.

Aradan bir saat geçmişti Caferi aşağıya çıkış işlemlerini yaptırmak için göndermiştim ben de Amcamın giyinmesine yardımcı oluyordum.
Eve kahvaltıya yetişiceğimizi bizi beklemelerini söylemiştim. Hemen giyinmiştik biz hazırdık Caferde gelince arabalara yöneldik ve eve doğru yola çıktık.

Kısa süre sonra eve varmıştık bizim geldiğimizi görünce ev Bayram havasına büründü. Melek arabamızı görür görmez Bahçe kapısına doğru koşmaya başladı.

Araba durunca Cafer, Amcamın inmesime yardım etti. Bende hemen inip Bahçe kapısını açtım. Amcamı Önceden hazırlanmış olan bahçedeki kahvaltıya götürdüler. Sultan yengem ve Kübra, Kenan amcama dogru koşar adımlarla yaklaşıp yürümesine yardımcı oldular.

O sırada kenarda sessizce olanları izleyen Melek kucağıma atlayıp sıkı sıkı boynuma sarıldı. Bende kollarımla minik vucudunu sarıp Kokusunu içime çektim. Bir gece de olsa öyle cok özlemiştimki Cennet kokusunu. Kendimden birazcık uzaklaştırıp yüzüne baktığımda Gözleri dolmuş dudakları büzmüş kafasını yere eğmiş kendince naz yapıyordu.

Çenesinden tutup başını hafif kaldırdım.

- Nolmuş benim bıdığıma?

- Küstüm ben sana hıh. Diyerek ellerini göğsünde birleştirdi. Öyle tatlı duruyorduki tombul yanaklarını sıkıp sevesim geldi.

- "Oy oy benim Meleğim bana niye küsmüş cok ayıp etmiş şimdi ben onu ısırırım" diyerek gıdıklamaya başladım ve sanırım artık barışmıştık.

Meleğin elinide tutarak sofraya yürüdük ve sofrada yerimizi aldığımızda kahvaltı başlamıştı.

Herkes neşeyle gülerek kahvaltısını yapmaya başladı.
Kimse dün olanları ve daha sonra olacakları düşünmüyordu. Belki keyfini bozmak istemiyordu ama kısacık süre sonra herkesin yüreği hüzünle parçalanacakdı. Bundan habersizce güzel bir kahvaltı yapıldı...

SELAM ARKADAŞLAR UZUN ZAMANIN ARDINDAN YENİ BÖLÜMÜMÜZ GELDİ. BÖLÜM HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ PAYLAŞIRSANIZ SEVİNİRİM.
⭐ YILDIZIMIZI BOŞ BIRAKMAYALIM LÜTFEN 🌟

Cennet KokulumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin