Hayır olamazdı bu Eğer Sultan teyze haklıysa bu Adamlar er ya da geç Meleğimi benden alıcaklar buna izin veremem kardeşimden sonra birde Meleği kaybedemem buna gerçekde gücüm yokdu.
Yatağımda dönüp duruyordum. Meleğimi Kenan amcalarda bırakıp geldiğim den beri ne içim rahatlamıştı ne de gözüme bir damla uyku girmişti. Sıkkın bir şekilde "Af" layarak yatakdan kalkdım. Evet Af layarak çünkü Annem hep :
- OF lamak bize yakışmaz Sevgiliden geleni şikayet etmekdir Gücüne gider ve sıkıntıyı artırır derdi. Saate baktığımda 3' e geliyordu kalktım elimi yüzümü yıkayıp abdestimi aldım ve yine Sevgiliye yöneldim.
O sabah canım hiç birşey yapmak istemiyordu. Ne Meleğimi görmeğe gittim ne de Kenan amcaya haber verdim. Sessiz sedasız Evden çıktım Annem ve Babamın bulunduğu mezarlığa gittim orada öylece saatlerce oturdum telefonumun melodi sesiyle kendime geldiğimde saat ögleni çokdan geçmişdi mezarlıkdan çıkıp telefonu açtım arayan arkadaşım Kübra idi :
- Selam hayırsız hayattamısın dedi şen bir sesle.
- Ve aleykum selam Kübra sağol sen nasılsın dedim. Bitkin şekilde.
- Betül sen iyimisin sesin bir garip geliyo sesi tedirginleşti
- Aynı be Kübracım benim hayatım işte sen haber ver nasıl gidiyor dediğim de büyük bir hata yaptığımî anladım çünkü karşımdaki kişi Kübraydı ve anlatmaya başladığın da onu susturmanın pek imkanı yokdu.
Yol boyu telefon kulağımda yürüdüm eve yaklaştığımda Telefonu kapatmam gerektiğini söyleyip cebime attım. Kenan amca evde yokdu Meleğimi de alıp Sultan teyzeyle sahile inmişlerdi.
Kapıya yaklaştıkca içim yine titremeye başladı çünkü evin önünde iki tane siyah araba duruyordu. Adımlarımı iyice yavaşlattım. Her nekadar vucudumdaki her zerre arkamı dönüp kaçmak istesede ürkek ve titrek adımlarla kapıya doğru yaklaştım. Benim kapıyı açtığımı görünce arabadan yine dünkü Gözlüklü indi. Bu ona verdiğim bi isimdi. Kapıyı açtım içeri girip tam kapıyı kapatacağım sırada :
- Hanımefendi diye seslenen adama soru soran gözlerle döndüm.
Diğer arabadan da elinde çantasıyla inen gözlüklü adamı gördüğümde bu defa işimin zor olucağını anlamıştım. Hem Kenan amca da yokdu.Çantalı hafif tombul adam bana doğru yaklaştığında içim daha rahattı. En azından siyah gözlüklüden daha az korkutucuydu.
- Merhaba hanfendi biraz konuşabilirmiyiz dedi nazik bir sesle
- Buyrun diyebilmiştim sadece. Kapıyı açık bırakıp salona geçtiğimizde. Adam söze başladı
- Az çok tahmin etmişsiniz dir buraya Melisa Güven Hanımefendiyi almaya geldik. Hemen itiraza savunmaya geçicekdimki Adam benden önce davranıp
- "Bakın Betül hanım" demişti iyide adımı nerden biliyordu.
"Sizle ilgili herşeyi biliyoruz dedi sanki aklımı okur gibiydi. Elindeki dosyayı bana uzatırken Melisa diye bahsettiğimiz kişi hakkında kısa bilgiler dedi.Dosyayı alıp ilk sayfasını açtığımda gözlerim dolmaya başladı çünkü bu benim Meleğimdi.
Tam ağzımı açıp birkaç şey soyliyecekdim ki buna gücüm olmadığını anladım ve sustum başımı önüme eğmiştim evet Sultan teyzem haklıydı bu adamlar meleğimi benden almaya gelmişlerdi.
BU BÖLÜMDE BİTTİ ARKADAŞLAR :) BÖLÜM HAKKINDA YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİN LÜTFEN SOL KÖŞEDEKİ YILDIZI UNUTMAYALIM ;)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennet Kokulum
ChickLitHayatta yalnız kaldığınız oldumu hiç... Tek Başınıza, başınızı yaslayıp sıcaklığını hissedebiliceğiniz kimse olmadığı zamanlar mesela.. Derdinizi paylaşıp Acınızı hafifledecek kimse olmadan. Aileniz Sevdikleriniz olmadan. İşte Betül bunların zorlu...