Kötü Süpriz

89 22 11
                                    

Aradan bir hafta geçmemişti, Şimdi aynı Bahçede Kübra ile Meleğime minik park yaptırmak için planlamalar yapıyorduk :

- Bence şu karşıdaki Ağacın önüne emniyetli mini bir salıncak koydursak,
Karşısına yine korumalı küçük bir zıpzıp, şu ortaya da Meleğe uygun bir Havuz, bence tam olur.
Bu Kübranın sabahdan beri yaptığı Ellinci tahmin idi. Hala bir karar veremememişdi ve artık sıkılmışdım.

- Hadi Canım içeri geçelim yoksa tepemizdeki güneş beynimizi eriticek.
Meleğide alıp biran önce sıcakdan ve park meselesinden kurtulmak için hızlı adımlarla eve girdim. Kübra da ardımdan geliyordu geri döndüğümde yüzündeki ifade ve mimiklere bakılırsa hala parkın tahminlerini yürütüyordu.

- Bence böyle olmalı hem küçük hem eğlenceli hemde miniğe uygun olur. Dedi gosterdiği çizimlere göz ucuyla bakarak :

- Tamam Kübücüm sen nasıl diyorsan öyle olsun ben daha yormayacağım kafamı bence sen de öyle yapmalısın. Dediğimde fikrinin kabul edilmesinin memnuniyetiyle arkasındaki koltuğa yaslandı. Sanki kabul etmeme gibi bi şansım vardı. Sonra bir anda öne eğilip yüzüme endişeyle baktı "Yok yok sen beğenmedin başka bir şekilde çizeyimmi sana yoksa" dedi.

"Kübra çok ciddiyim bence böyle güzel, artık daha fazla düşünmeni istemiyorum hadi içecek bişiler alalım"dedikden sonra

Minik ayaklarıyla bize yaklaşan Meleğime baktım gözleri biraz hüzünlü bakıyordu yine napmıştı acaba ? Bu bakış Daha çok suçluluk ifade ediyordu bakalım ne diyecekdi.

- Betüy bebeğimin koyu kopdu. Diyen Meleğime döndüm elinde oynarken kolunu çıkardığı oyuncak bebeği tutmuş bana uzatıyordu.
Şimdi anlaşılmışdı.

Bana Betül diye hitap etmesini istedim abla demesi garip gelirdi Anne de diyemiceğine göre en iyisi ismimle seslenmesi idi.

- Betüy yesin senin tatlı dilini, oyy gel buraya sarı kızım benim deyip kucağıma aldığımda önüme dönmemle Kübranın tuhaf bakışlarıyla karşılaştım :

- Yok artık seni tanımasam gösteriş yapıyorsun diyecem, çocuk elinde oyuncak getirmiş sen tutmuş kucağına alıyorsun Dedi.

 Aslında haksız sayılmazdı Sanırım ben sevgi işini biraz abartıyordum.

- "Aman birileri bizi kıskanmışmı yoksa ? Kıskanmak yok Kübücüm biz seni de seviyoruz değilmi Meleğim ? " diyerek Meleğime göz kırptım o da beceriksiz bir şekilde göz kırpmaya çalıştı ve kucağımdan inerek tatlı tatlı Kübraya doğru yürüdü sonra da :

- "Kübya aba ben senide çok seviyoyum kıskanmadın dimi bak sana da sayılıyım." Diyerek minicik kollarıyla Kübranın boynunu sardı.
 
Miniğim artık büyümüştü, çok sıcak kanlıydı, herkesle çok çabuk samimi oluyordu Kübraya da ilk günden alışmışdı. Şimdide karşımda sarılıyorlardı sanırım az önce içimde kıskançlık kıpırtıları oynaştı. Onu başkasının yanında görmek kıskanmama sebep oluyordu kimseyle paylaşmak istemiyordum.

Hizmetli kızlar içeceklerimizi getirmişlerdi onları içip Meleğime yemek yedirdim. Kübrayla Meleğimi Tv izlerken bıraktım ve Sultan yengeme bakmaya odasına gittim. Kapı kapalıydı izin istedim ve içeri girdim. Oturmuş Kur'an-ı Kerim okuyordu. Sessizce bir köşeye oturdum ve bitirmesini bekledim. Bitirince:

- Naptınız güzel kızım Kübra Parkı ayarladımı bari dedi. O da Kübranın Park merakından kısmetini almışdı.

- "Kararlaştırdık Yengem "dedim Artık iyice yaşlanmışlardı. Kenan Amcam da Sultan Yengem de iyice çökmüslerdi. Buraya geleli de baya olmuşdu. Evimizi sokağımızı özlemiştim doğrusu. "söyle bakalım bir isteğin varmı Sultanım ? "  dedim.

- Yok kızım sağolasın. Amcan Bahçeye indi onu bekliyorum yine çicekleriyle oyalanmaya gitti pek seviyor bilirsin. Bu aralar canı da sıkılıyor bir derdi varda bana söylemiyor sanki. Dedi iç çekerek. Onun içlenmesi canımı yakmıştı.

Tam da o sırada "Neneee diye cıvıl cıvıl sesiyle bize doğru koşan Meleğimi görünce ortamı yumuşattığı için ona Minnettar kalmıstım.

Koşa koşa geldi ve Sultan yengemin kucağına attı kendini. Sultan yenge onunla oynarken bende Bahçeye Kenan amcama bakmaya çıkıcaktım.

 Önce üstüme birşeyler alayım da daha sonra bakayım diye yukarı odama cıktım. Odamı ilk bulduğum gibi bırakmamıştım içini kendime gore döşemiş kocaman kütüphanelerle süslemiştim. Ne de olsa kitaplar benim hayatımdı.

Hemen üstüme birşeyler aldım ve merdivenlere yöneldim. Tam aşağı inecekdim ki bi an aklım yukarıdaki kata takıldı geleli çok olmuşdu ama ben daha üst kata çıkıp bakamamıştım. Çünkü yasakdı. Ama yukarıda ne olduğunu öyle çok merak ediyordumki. Daha sonra yasak da olsa sessizce çıkıp bakacaktım ama şimdi değil. Birkez daha merakıma galip geldim. Ve aklımdaki düşünceleri daha sonra tekrar açmak üzere bir kenara bırakdım.

Koşar adımlarla aşağıya indim zira saat epey ilerlemişti Amcam hala bahçe de idi. Mutfağın önüne geldiğimde akşam yemeği için hazırlıklar yapılmışdı Hatta Melek sandalyesine yerleşmiş Sultan yengeme yemeğe gelmesi için sesleniyordu. Amcamın da üstüne giymesi için ceketini alıp Dış kapıyı açtım

Dışarısı tam da tahmin ettiğim gibi serindi. İyide bu adam bu serinde sabahdan beri napıyordu ? Hava da kararmışdı. Kafamda Bu sorularla çiceklerin olduğu yere doğru yürümeye, bir tarafdan da Amcamı bulmak için etrafa bakmaya başladım. Ama nafile Amcam Çicek bahçesinde yokdu.

 Bu defa Bahçenin arka tarafına yöneldim biraz yürüdükden sonra ilerde bir kaç kişinin gölgesi olduğunu farkettim. Yaklaşdıkda gölgelerden birinin Cafer'e ait olduğunu anladım diğerleri de korumaların gölgesi olmalıydı iyide orda öylece şisme koltuğun başında toplanmış neyapıyorlardı.

Biraz daha yaklaşınca sesler netleşmeye başladı bir tarafdan kulak kabartmiş sesleri dinliyor diğer tarafdan da sessiz ve hızlı adımlarla yaklaşıyordum. Caferin sesiyle irkildim :

- Onu ne zaman buldunuz?

Karşısındaki korumalardan biri cevap verdi.
- Yaklaşık On dakika önce

- Ambulans çağırdınızmı ?

-  Evet efendim birazdan burda olur

-  Nerde buldunuz peki ?

- Her zamanki gibi çiceklerinin başındaydı.

- Anladım bu olaydan evdekilerin haberi olmayacak tamammı. Dedi Cafer yine emir veren ses tonuyla ama ben iyice meraklanmıştım.

 Bizden gizledikleri ve şu bahsettikleri kişi kimdi ? Soruları bir kenara bıraktım Cafere Amcamı bulup yemeğe getirmesini söyleyecekdim. Bu arada epey yaklaşdım ama karanlıkdan pek seçemiyordum bende Cafere seslenmeyi daha uygun buldum.

- Cafer Amcamı arıyorum dışarda olduğunu söylediler ama ben bulamadım sana zahmet bir bakar yemeğe çağırırmısın? Dememle Cafer bir an da koca gövdesini bana döndü gözleri korku doluydu Sanki beni hiç beklemiyordu. Arkasındaki Korumalarda tedirginlikden yüzleri gerildiğini gördüm.

Ben durumu hala anlamamıştım ama Caferin dönmesiyle koltukdaki kişiyi daha iyi görebiliyordum. Biraz daha dikkatle bakınca beynimden vurulmuşa döndüm. Herhalde gözlerim bana oyun yapıyordu bu gerçek olamazdı hayır. Koltukda başı kanlar içinde yatan kişi benim deminden beri aradığım Kenan amcam olamazdı. Bu kesinlikle gerçek değildi. O an da uzakdan acı acı bağıran Ambulansın siren sesi duyuldu...

SELAM ARKADAŞLAR BÖLÜMÜMÜZ BİRAZ GECİKDİ KUSURA BAKMAYINIZ. BÖLÜM HAKKINDA FİKİRLERİZİ BEKLİYORUM. YILDIZIMIZI UNUTMAYALIM LÜTFEN🌟⭐

Cennet KokulumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin