Timbaland - Morning After Dark 🎵♦
Hiç iyi şeyler olmayacaktı.
Bunu derinlemesine ve hiçte boş olmayan bir his ile hissediyordum. Bir şeyler daha kötü olacaktı.
Kafasını yerdeki soğuk çimlere dayamış olan Jaxon'a hayretle bakıyordum. Ağzından çıkan ona göre bir hayli büyük inlemeyle hızla ayağa kalkıp, etrafıma bakmaya başladım.
"Hey!"
Bacağımdaki yaranın el verdiği kadar hızlı adımlar atıp, kollarımı sallamaya başladım.
"Jaxon'ın garip arkadaşları."
Lanet olsun.
Görünürde kimse yoktu. Bu beni daha fazla rahatsız ederken, kafamı Jaxon'ın iki kat bir şekilde yerde yattığı tarafa döndürdüğümde, elindeki bıçakla ona yaklaşan adamı görüyordum.
Bacağımdaki yarayı unutup, koşmaya başladığımda bacağımı ileriye her atışımda bacağımdaki yara daha da derinleşiyor ve tahmin edilemez bir acı ortaya çıkıyordu.
Çok az bir fark kalmıştı ki, Jaxon tam olarak midesine bıçağı yiyecekti. Hızımı engelleyemediğimde, başımı döndürecek kadar bir hızda koştuğuma şahit olmuştum. Bir an için olsa bile bu his muhteşemdi.
Olağanüstüydü.
Derinlerden bir yerden gelen cesaretle adamın boğazına kollarımı sarmıştım. Kendime doğru tüm gücümle çekmeye başladığım sırada, kollarımın üzerine birkaç yediğim bıçak darbesiyle aniden bırakmak zorunda kaldım –ki bu tamamen berbat bir şeydi.
Koluna baktığında bir şey göremiyordun fakat o ince birkaç çizgi o kadar sızlatıyordu ki...
Adam omzumdan ittiğinde kuvveti karşısında yere kapaklanmıştım.
"Onun için kendini mi feda ettin sen Gözlemci?"
Adamın üzerime doğru attığı usulca adımlar, beni korkudan toprağın altına sokacaktı ve oradan bir daha çıkarmayacaktı. Elindeki bıçağa benzeyen fakat bıçak olmayan gümüşten oluşan yapı, ay ışığında parıldıyordu. Bıçağın sağa ve sola hareket etmesiyle Dolunay'ın ışığı ince bir çizgi halinde, gümüşten olan yapının üzerinde gidip geliyordu.
"Yolun başlamadan bitti, Gözlemci."
Başlamadan bitti mi?
Yani beni öldürecek miydi? Bunu yapmaması gerekiyordu. Sonuç olarak Natt denen adama beni sağlam götürmesi gerekiyordu ve beni öldürmesi yapması gereken son şey olurdu.
Gözlerimin önünde biriken gözyaşlarım, görüş açımı buğulu bir hale getiriyordu. Etrafı 'Blur' efektiyle görmek oldukça berbattı. Elimin tersiyle gözlerimin önünde biriken birkaç damla gözyaşını yanaklarımın tüm yüzeyine yedirdim.
Ayağa kalkmaya çalışamıyordum çünkü bacağımdaki o derin yara, veya öyle sandığım yara, çok canımı yakıyordu.
Karşımdakinden hiçbir şekilde korkmuyordum, gözümü yaşla dolduran şey bacağımdaki yaraydı.
"Üzerime gelmeyi bırak, yoksa Natt çok kızar sana." dedikten sonra göğüs kafesimi inleten bir öksürük ile vücudum sarsıldı.
Öksürmeye başladığımda kalbime baskı yapan göğüs kafesim, serbest kalmak istermiş gibi dış tepki olarak vücudumu dizlerimin üzerine yıktı.
Karşımda bana meydan okur gibi bakan diğerleri gibi kırmızı gözlere sahip olan adamın gözleri dakikalar içerisinde mavi olmuştu. Sanırım bu onun orijinal rengiydi, bilemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLEM
Fantasy2014'te yazıldı. ◘◘◘◘◘◘ Ardından tekrar onları dinlemeye çalıştığımda bir şey duyamamıştım. Şimdi daha iyi anlıyordum. Jaxon'ın onun yanında kalmamın ve Natt'in yanına gitmemi istemediğinin tek bir sebebi vardı. O kötü biriydi ve yanlış kişiye ka...