4●

5.1K 435 117
                                    

Karşına geçiyorum ve sana bakıyorum. Senin ise gözlerinden alev fışkırıyor adeta, kendimi savunmam gerektiğini düşünerek söze başlıyorum.

"Sen...dün düşürdün sana seslendim ama duymadın"

"Peki o zaman neden bugün sınıfta vermedin? " diye soruyorsun, ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü kendimi suçlu hissediyorum

"Şey...."

"Neyse.. (deyip elimden bilekliği çekip aldıktan sonra cebine atıyorsun) bir daha böyle durumlarda saklamak yerine karşındaki insana getir. Çünkü onun için ne kadar değerli olabileceğini bilemezsin ve düşüncesizce davranamazsın"

"Sana veri..."


"Dinlemek istemiyorum!!" diye bağırıp sözümü kestikten sonra, bana nefret dolu gözlerle bakıp gidiyorsun. Bense ardından bakmakla yetiniyorum.

Bilekliğin üzerinde ne olduğunu gerçekten merak ediyorum ama bunu öğrenmeyeceğimi artık biliyorum. Gerçi neden öğrenmek istediğimi de pek bilmiyorum. Aklım iyice karışıyor ve eve gitmem gerektiğini düşünerek adımlarımı atıyorum.

**

Eve geldiğimde yemek masasının mis kokan yemeklerle çevrilmiş olduğunu gördüğümde şaşkınlığımı gizleyemiyorum

"Anne!" diye seslenerek mutfağa ilerliyorum.

"Hoşgeldin kızım" deyip annem bana yaklaşıyor ve yanağıma bir öpücük koyuyor. Şaşkın bakışlarla ona bakıyorum. O ise tebessüm ediyor.

"Bugün senin için mutfağa girdim, hadi sende suyu al da masaya geçelim" deyip yanımdan uzaklaşıp tencereyi alıyor ve içeri geçiyor. Kendime gelerek sürahideki suyu alıp onu takip ediyorum. Masaya oturuyoruz ve annemin yaptığı yemeklerden tatmaya başlıyorum. Garip hisettiriyor çünkü ilk kez annemin yaptığı yemeği yiyorum.

"Okul nasıldı? " diye soruyor ve ben iyice şaşırıyorum. Aylardır deli gibi davranırken şimdi hiçbir şey yokmuş gibi konuşuyoruz

"İyiydi anne her şey yolunda"


"Komiksin kızım. Her şey nasıl yolunda? Dalga geçmiyorlar mı seninle? Bu kılığınla "

"Umrumda bile değil anne, ben böyle olduğumuz için mutluyum"


"Kes Mİ NAA! KES SESİNİ, BENİ KANDIRAMAZSIN!!" diyerek masaya eliyle vuruyor ve masadan kalkıyor. Elimdeki çatalı masaya bırakıp bende kalkıyorum.

"Anne.. sakin olur musun?"

Nefret dolu gözlerle bana bakıyor. Yüzünde delice bir ifade oluşuyor ve bu beni korkutuyor.

"Sen bir orospunun çocuğusun biliyorsun değil mi? Bizim arkamızdan bunun hakkında konuşuyorlar unutma! Şu haline bak , sen benim kızım olmayı haketmiyorsun Mi Na ! Sen fazla iyisin. Benim kızım olmamalısın BENIM KIZIM OLMAMALISIN!" diye bağırıyor ve ben yine hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilerek kocaman hayal kırıklığı yaşıyorum. Annem eline aldığı bıçağı bana doğrulturken yine neden bu hale geldiğine anlam veremiyorum.

"Ben ölmemeliyim bunun cezasını ben yaşayarak çekmeliyim ama sen bu hayatı yaşamamalısın!" deyip bıçağı bana savururken kaçıyorum ama bıçağın darbesinden kurtulamıyorum. Kolumdan aldığım yarayla elimi koluma koyup akan kanı anneme göstermiyorum. Annem saçma saçma gülmeye başlıyor ve yanımdan çekip gidiyor. Bense çantamı alıp evden çıkıyorum ve bir hastaneye arıyorum.

**

Hastaneye geldiğimde doktor koluma ilk müdahaleyi yapıp bana bunu kimin yaptığını nasıl olduğunu soruyor . Bu konunun kapanmasını isteyerek ona durumu anlatıyorum ve doktor beni anlayışla karşılıyor.

Serumumun bitmesini bekliyorum ama can sıkıntısından kurtulamıyorum. Yatakta biraz daha diklenip etrafa bakınıyorum.

Hemşire yanımdaki perdeyi açarken dikkatimi oraya veriyorum ve seni görüyorum Yoongi, kolundaki serumla gözlerin kapalı öylece yatıyorsun.

Bense senin için çoktan endişelenmeye başlıyorum...

IMPOSSIBLE ✔ [MIN YOONGI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin