14●

3.8K 370 52
                                    


A

nnem yokken evin ne kadar ıssız olduğunu anlıyorum ve bir de hayatın sen yokken nasıl da tatsız olduğunu. Evet fena halde kaşındığımı biliyorum ama artık elimden bir şey gelmiyor.

Canım sıkılıyor ve biraz televizyon izlemek için televizyonun karşısına kuruluyorum. Kanalları gezerken gördüğüm öpüşme sahnesiyle beni öpüşün aklıma geliyor. Yüzümün kızardığını hissederken

Seni fazlasıyla özlediğimi farkediyorum. Bunun aşk olduğunu biliyorum. Ne demişler "özlüyorsan aşktır" gerçi şuan kim dedi pek bilemiyorum. Bir ziyaret yapabilirim diye düşünerek odama gidiyorum.

Üzerime kotumu ve beyaz omuzları açık buluzumu geçirip, saçlarımı hızla tarayıp çantamı aldıktan sonra çıkıyorum.

Okula geldiğimde seni arıyor gözlerim. Her yere bakınıyorum. Bahçede olmadığın belli oluyor. Okulun içine giriyorum ve seni her sınıfta her odada aramaya başlıyorum.

Joo'nun sesiyle duruyorum. Müdürün yani babasının odasında bir şeyler konuşuyor. Kapıya doğru yaklaşıyorum.

"Baba sana kendimi kanıtladım işte aylık değerlendirme de ben birinci oldum. Artık annemin yanına gitmeme izin vereceksin değil mi?"

"Bir aylık değerlendirmeyle olacak iş değil o . Bu dönemin sonuna kadar burada kalacaksın"

"Ama baba.. aylık değerlendirme demiştin"

"Sen bana karşı mı geliyorsun!" diye bağıran müdürle ben bile irkiliyorum.

"Mi Na!" diye seslenen senle arkamı dönüyorum.

"Artık kalmaman için bir neden yok . Bu Joo şerefsizi seni kandırmış , cevap kayıtlarında isimleri değiştirmiş. Yazından tanıdım, şimdi gidip onu şikayet edeceğim" deyip gülümsüyorsun

"Bekle!" deyip kolundan tutuyorum. Kaşlarını çatıp

"Neden ? Ne oldu?"

"Buradan gidelim anlatacağım" deyip kolundan tutmaya devam ederek seni çekeliyorum.

Bahçeye çıkıp her zaman ki bankımıza oturuyoruz.

"Okula gelmeyi ben de çok istiyorum ama Joo'nun bunu yapma sebebi annesinin yanına gitmek istemesi. Müdür ona pek iyi davranmıyor. Şimdi gidip gerçekleri söylersek her şey daha kötü olur"

"Bu kadar iyi olmak zorunda değilsin Mi Na. O senin hakkını yedi sonucunu o düşünsün"

"Ama Yoongi  sesini duysan nasıl da istekli. Belli ki annesini çok özlemiş ve babası da onu annesiyle görüştürmüyor. Onun elinde annesiyle görüşmek için bir fırsat var o fırsatı elinden almayalım. Onu en iyi anlayan biz olmalıyız "

"Yine de bu yaptığı şeyi değiştirmez"

"Evet ama bunu müdürle değil, Joo ile konuşursak. Bence geri gelebilirim" deyip sana imalı bir şekilde bakarken beni çoktan anlıyorsun.

"İşte benim kızım" deyip gülüyorsun. Bense heyecandan kalp krizi geçirmemek için uğraşıyorum.

**

Joo gerçekleri kabul ediyor ardından bizi anlıyor gibi

"Ne istiyorsunuz? " diye soruyor.

"Bu işi babandan bir şartla saklarım. Ben geri gelirsem babana hiçbir şekilde bir şey söylemem " dediğimde. Bir süre sessiz kalıyor.

"Peki kabul" dediğinde. Fazlasıyla seviniyorum ama coolluğumu bozmayarak.

"İyi şimdi git" diyorum. Joo sesini dahi çıkarmadan giderken, karşıma geçip.

"Git gide bana benziyorsun" diyorsun. Gülümsüyorum çünkü bunu seviyorum . Bana doğru bir adım atıp karşımda dururken. Yeniden beni öpüşün aklıma geliyor.

"Bundan sonra hiç ayrılmayacağız little princes" 

IMPOSSIBLE ✔ [MIN YOONGI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin