12●

4.1K 446 260
                                    


                           1 hafta sonra

O günün ardından daha emin adımlarla yere basan bir erkek olmuştu Yoongi. Bense onu asla bırakmayan onun deyişiyle little princess (küçük prenses).


Bunu düşündükçe aptal gibi güldüğüme oldukça emindim.


Her neyse konuyu dağıtmayalım. Yoongi bu emin duruşunu beni koruyuşuyla günden güne göstermeye devam etmişti. Hatta aramızda kalsın benim için kavga bile etti. Kavga ederken ne kadar cool görüldüğünden bahsetmeme gerek yok sanırım. Yoongi'nin tabiki kavga etmesini desteklemiyordum ama o kusursuz duruş ve erkeksiliği görmek için bunu her zaman istiyordum. Ama yenen taraf Yoongi olduğu sürece.


Benim için ise bazı değişimler olmuştu. Artık kendime özen göstermeye ve güzel kıyafetler almaya başlamıştım.


Ve annem artık tedavisine başlamıştı. Her gün psikolojik destek görüyor ve ilaçlarını alıyordu.


Her şey güzel olmaya başlıyordu. Sizce de öyle değil mi?


**

Üzerime boyu dizlerime gelen , mor renginde belimden oturtmalı sade günlük bir elbise giyiyorum. Ayağıma oldukça ucuz fiyata aldığım krem babetlerim. Saçlarım tepeden toplanmış ve maşalı. Hafif bir makyaj ve pembe bir parlatıcı.  İşte şimdi Yoongi'ye layık olduğumu düşünerek evden çıkıyorum.


Bugün aylık değerlendirme için olacağımız sınav için aklımdan bildiklerimi geçiriyorum. Kesinlikle Joo'yu yenmem gerektiğini kendime bir kez daha hatırlatıp


"Fighting!" diyerek gülümsüyorum.


"O piçi yenmen gerek " diyorsun önüme geçerken.


"Ağzını bozmasan hiç yakışmıyor" diyorum. Gülümseyip

"Haklısın ben Min Yoongi'yim öyle değil mi?"


"Evet Kim Mi Na'nın Min Yoongisi."


"Hah ben nerden senin oluyorum. Sen benim oluyorsun bir kere erkek olan benim"


"Sonuçta seni kendine getiren benim Yoongi"


"Sende kendimi bulan da benim Mi Na"


"Pekala o halde kimse kimsenin değil. Biz Yoonmi'yiz ne dersin"

"Yoonmi... hımm aslında bakarsan güzel bir isim oldu. Ilerde çocuklarımıza düşünebiliriz" dediğinde şok olmuş bir şekilde olduğum yerde kalıyorum. Önüme geçip yandan bir gülüşle yüzüme doğru yaklaşıyorsun.

"Bir lafım seni bu hale getirir işte.  Hadi gidelim aklını buna takıp sınavda dikkatini kaybetme. Ama yine de bir düşünürüz" deyip gülerek gidiyorsun. Kendime gelip başıma sert bir yumruk geçiriyorum. Ardından inliyorum çünkü canım yanıyor.

"Pekala Mi Na sakin ol" diyor ve gülümsüyorum. Ardından sana yetişmek için koşturuyorum.


Sınıfta yerimizi alıyoruz sınavın başlamasına dakikalar kala. Joo önümüzde durup

"Boşuna uğraşma Mi Na her şekilde seni yenerim" diyor.


"Okulun birincisini yenme hayali kurmak da ne büyük güçsüzlük" diyor Yoongi. Elimi onun koluna koyup

"Konuşmaya bile değmez" diyorum. Yoongi Gülümseyip

"İşte benim swag kızım" dediğinde ben de gülüyorum. Beşlik çakıp Joo'ya havalı bir bakış atıyoruz. Joo ise daha fazla bir şey demeyerek yanımızdan ayrılıyor.


Sınav başlıyor ben sakin bir şekilde soruları çözüyorum. Yoongi'ye baktığımda kaşlarını çatmış ciddi bir şekilde düşünüyor. Çok sürmüyor düşünmesi başını iki yana sallayıp bu olur der gibi kağıda bir şeyler karalıyor. Ben ise bir şey bilmediğine yüzde yüz emin olsam da , hareketlerinin sevimliliği ile gülümsüyorum.

**

Sınavın üzerinden bir ders geçiyor. Ardından hoca sonuçları açıklamak için sınıfa giriyor. Yoongi bana dönüp sadece gözleriyle bana destek oluyor.


Hoca sonuncudan başlayıp saymaya başlıyor.

Bu arada Yoongi'nin 20 kişiden 20. Olduğunu öğreniyoruz. Ben gülerken Yoongi ayağa fırlayıp

"Kesin yanlış okudunuz. Ben oraya çok derin düşünceli şeyler yazdım hocam" diyor. Hoca ona sert bakışlar atıp


"Evet anlamsız bir iki kelime. Otur yerine" deyip yeniden işine dönüyor.


"Bunlar bende ki yeteneğin farkında bile değiller" deyip havalı bir bakış atıyor Yoongi. Ona aldırmıyor ve isimleri dinliyorum.

son beşe girdiğimizde,

"Soo hyun"

"Hye Rin"

"Bong pal"

"Mi Na" ismimi ikinci sırada duyduğumda şok oluyorum.

"Birincimiz ise Joo" diyor.

Ben şaşkınlıkla Yoongiye bakarken onunda benim kadar şaşkın olduğunu görüyorum.

IMPOSSIBLE ✔ [MIN YOONGI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin