Bölüm 10

348 14 10
                                    

Bir an gözümün önüne Ceylan ve onun görüntüsü geldi ve o an yaptığım yanlışı farkına vardım. Farkına varır varmazda onu ittim ve yanağına hiç beklemediğim bir şekilde tokatı yapıştırdım. Shock oldu. Gerçi bende ondan farksız değildim. Isteyerek olmamıştı. Sadece o anın etkisiyle bunu yaptığımı biliyordum. Ama o bilmiyordu..

'Ben..' dedi gözlerimden gözlerini kaçırarak 'üzgünüm.' Üzülmüştü. Hatta acı çekiyor gibiydi...

Gibi değil baya baya gözlerinde acıyı görmüştüm. Ne yapacağımı bilemedim. Ona üzülme demek istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Konuşamıyordum.

'Ben sanmıştımki..' dedi ve yutkundu. Ağlayacakmiydi? Yok artik ne aglamasi Fahriye saçmalama. Gözleri gözlerimi bulduğunda gözlerinin dolduğunu farkettim. O an kalbime saplanan ağrının tarifini veremem. Sanki biri biçak saplamıştı kalbimin en ucra köşesine. 'Ben sanmıştımki sende bana karşı birşeyler hissediyorsun.' dedi. 'Yanılmışım..' diyerek arkasını döndü.

O an ona kosup 'gitme.. yanılmadın.' demek istedim. Ama ayaklarım kalbime karşı gelerek ilerlemiyordu.

Öylece bakakaldım arkasından. Ne peşinden gidebildim nede başka yöne. En sonunda ayaklarımın vucudumu daha fazla taşıyamadığını fark edince yere oturdum ve bir süredir tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım.

Uyandığımda yanımda telaşlı bir Nefes buldum. 'Canım.. iyimisin?' dedi yüzümü avuçlarının arasına alarak. Dün gece film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Ağlayarak Nefesi aramıştım ve beni almasını istemiştim. Oda 5 dakika içinde beni alıp eve götürmüştü. Hiç birşey sormamıştı. Telaslandığı her halinden belliydi.

'Iyim' dedim ayağa kalkarak. Aynada kendimi gördüm. Gözlerim şişmişti ve hiçte iyi görünmüyordum.

'Anlatmak istersen..' dedi Nefes bana acıyarak bakarak. Bana acınmasından nefret ederdim. Acıyan Nefes olsa bile.

'Hayir.' diyip kestirip attim. Konuşmak istemiyordum. 'Beni yanliz birakirmisin?' dedim. Oda beni kırmayıp kafasını tamam anlamında salladıktan sonra odadan çıktı. Bense tekrar yatağıma gömüldüm.

5 dakika geçmeden Nefes odama tekrar daldı. 'Sana kahvaltı hazırladım.' dedi bana gülümseyerek. 'Istemiyorum.' dedim başımı yastığıma gömerek. 'Saçmalama tabiikide istiyorsun.' dedi yanima yerleşerek. 'Sadece bugünlük izin veriyorum yatağında yemene bak değerini bil. Hadi ye şunu.'

'Ona direnilmeyeceğini bildiğim için önüme koyduklarından bir parça alıp agzima attım. 'Al yiyorum.' dedim ağzım dolu bir şekilde. 'Afferim küçük kız. Şimdi bana ne olduğunu anlatiyorsun hemde eksiksiz. Dinliyorum' diyip gözlerini üzerime dikti.

Herşeyi en başından anlattim oda kesintisiz beni dinledi. Anlattiklarim bittiginde elimi tuttu.

'Ah be kızım..' dedi bana sarılarak. 'Çocuğu seviyorsun. Niye peşinden gitmiyorsun?'
'Yapamadım. Yani olmaz.'
'Neden?' Dedi bana şaşırarak.
'Olabilcekleri düşünebiliyormusun?' Dedim bende.
'Ne olacakmış?'
Gözlerimi devirdim.

'Ilk önce aldatma haberleri çıkar. Sonra benimde peşimi bırakmazlar. Sevenleri ayıran kadın olurum. Mutluda olamayız bu yüzden. Ilerde oda beni suçlamaya başlar.' Dedim bir çırpıda.

'Saçmalıyorsun şuan. Ya kime ne sizden? Öyle birşey olmadığını ikimizde iyi biliyoruz Fahriye. Sen onları ayırmadın.' Dediğinde telefonuma bir mesaj geldi.
Yönetmenimdendi.

'Noldu?' Dedi.
'Yönetmenim çağrıyor.' Diyip kalktım.

Oraya vardığımda Burak'ında orada olduğunu farkettim. Bana dönüp bakmadı bile. Içime bir ağrı saplandı ve miğdemin kavrulduğunu hissettim.
'Merhaba.' Dedim zorla gülümsemeye çalışarak.

'Hoşgeldin kızım geç otur. Size kötü haberlerim var.' dedi telaşla.
'Dinliyorum.'

'Reytingler iyi gitmiyor. Bu gidişle 30.bölümde final yapacağız.'

'Finalmi?' Dedik Burak'la aynı anda.

'Evet üzgünüm ama durum böyle.' Dedi. Telefonu çaldı o anda.

'Üzgünüm. Gitmeliyim.' Diyip yanımızdan ayrıldı. Bizde orada öylece oturuyorduk. Ne o konuşuyordu ben. Ne o kalkmaya yelteniyordu ne ben.

Ne yani şimdi dizimiz bitecekmiydi? Ve biz birdaha görüşmeyecekmiydik? Bunu ben istemiştim. Ama yinede içimde bir umut vardı belki sonra olur diye ama şimdi o umudumda kalmamıştı. Sonuçta beni bekleyecek hali yoktu. Hem gözden uzak olan gönüldende ırak olurmuş.

'Şey..' dedim daha fazla dayanamayarak. Bana umutla baktı. Aslında ne diyeceğimi bilmiyordum. Öylesine konuşmak istiyordum. 'Kötü oldu değilmi bu?' Dedim. Şaşırdı.
'Evet.' Dedi ve tekrar önüne döndü. Anlaşılan dünü geride bırakamamıştı.

Bu kadar üzüleceğini düşünmemiştim açıkçası. Benmi kalpsiz olmaya başlamıştım anlamadımki. Ne bekliyorduki. Anında koynuna atlamamımı?

'Burak..' dedim tekrar şansımı deneyerek.
'Fahriye. Benim gitmem gerekiyor.' Diyip yerinden kalktı ve gitti. Arkasına dönüp bakmadı bile. Bense orda öylece kalakaldım.

Günler birbirini kovalarken artık sona doğru yaklaşıyorduk. Çalıkuşunun son bölümünü çekiyorduk. Burakla set dışı görüşmüyorduk ve iş arkadaşından fazlası değildik. Bana soğuk davranmaya devam etsede başkalarının yanında bunu belli etmemeye çalışıyordu. Buna çok üzülsemde belli etmemeye çalışıyordum. Birlikte son günlerimizin tadını çıkarmaya çalışıyordum.

'Kestik.' Dendiği an içime bir ağrı saplandığını inkar edemiycem gözlerinin içine baktım ve gülümsedim. Oda bana gülümsedi ve dünyalar benim oldu.

'Resim zamanı.' Diye bağırdı Elif.
Herkez bir anda konağın önüne toplandı. Bende araya girdim.
Birden Burak yanıma geldi ve elini belime koydu. Elinin değdiği yerin yandığına dair kanıtım olsaydı size gösterirdim.

Ben şaşkınlığımın arasında gülmeye çalışırken herkez 'cheese' diye bağırdı.

Evett yine yeni bölümle sizlerleyimm.. çok kısa oldu biliyorum ama yeni bölümü daha uzun ve daha çabuk yazmaya çalışacağım.
Keyifli okumalar..

Set Aşkı KalbiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin