Bölüm 4

562 23 6
                                    

Burak-

Itiraf etmeliyimki sesi çok güzeldi. Herkez benimle hemfikir olmalıydıki hiç kimsenin çıtı çıkmıyordu. Şarkı söylerken gözlerindeki pırıltı o kadar güzeldiki. Şarkı bittiğinde herkez alkışlamaya başladı. O ise çok utanmıştı ve yanakları olduğundan dahada kızarmıştı. Tabiiki teşekkür etmeyi ihmal etmemiştim.

Herkez teker teker esnemeye başlayınca uyku saatinin geldiği anlaşılmıştı. Hep birlikte ayağa kalktık ve odalarımıza çekildik. Yarın güne çok erken başlayacaktık.

Kalkıp kahvaltıya inerken Fahriye'yi en doğal haliyle karşımda gördüm. Böyle bile çok güzeldi.

Ne dediğimin farkına vardığımda yüzümü ekşitmiştim oda farkına varmış olacakki üstüne bir bakmıştı. Tüh kesin yanlış anlamıştı.

Elifin yanına gidip oturdu. Benden uzağa. Bu iyi birşeydi. Ondan uzak durmak benim için en iyi çözümdü.

Magazinciler röportaj için gelmişti bizde hazırlanıp yanlarına gittik. Dizi hakkında sorular sordular bizde cevapladık. En sonunda Ceylan'ı sordular. Fahriyede bana meraklı gözlerle baktı. 'Özel hayatımla ilgili konuşmak istemiyorum' dedim ve konuyu kapattım.
Onlarda daha fazla uzatmadı. Ucuz kurtardığıma şükrettim.

Gala çok güzel geçmişti. Bitmek bilmeyen övgüler aldık. En çokta yakışmamızla alakalı.

Yani haksız sayılmazlardı. Ne yalan söyliyeyim yakışıyorduk. Bizi boşu boşuna seçmemişlerdi ya Kamran ve Feride olarak. Yada belkide ben öyle olmasını umuyordum. Onun bana yakışmasını istiyordum. Benim ona yakıştığımın farkına varmasını istiyordum.

Bu düşüncelerin sarhoşluğumdan kaynaklandığını farkettim. Tam kalkıp odama gidecektimki Fahriye bana doğru geliyordu.

Beni fark edince gülümsedi. Ah o gülüşü... Düşündüklerim hiç hayra alamet değildi. Ben ondan uzak durmaya çalıştıkça o beni buluyordu. Ben ondan kaçtıkça o yakalıyordu.

'Oturabilirmiyim' dedi yanıma gelip. 'Tabii' dedim kısaca. Yanımda oturması iyimi değilmi karar veremedim.

Fahriye-

Bar'a geldiğimde Burak tek başına oturuyordu. Yanına gitmek ve gitmemek arasında kalmıştım. Beni görünce yanlış anlamasın diye gitmeye karar verdim.

Yanına oturunca sarhoş olduğunu farkettim. Ne vardıki bukadar içecek anlamıyordum. Belkide Ceylan'ın hasretine dayanamıyordu. Bu düşünce nedense tuhaf hissettirmişti.

'Iyimisin?' Diye sordum merakla. 'Iyim çok iyim. Hatta hiç bukadar iyi olmamıştım.' Dedi alaycı bir şekilde. Ne olduğuna anlam veremiyordum. 'Bir sorunmu var?'

'Evet bir sorun var.' Dedi gözlerimin içine bakarak. Kalbimin hızla attığını hissettim.
'Istersen anlatabilirsin' dedim samimi bir şekilde. O ise cevap vermeden gözlerime bakmaya devam ediyordu. O baktıkça ben yanıyordum. Içim kavruluyordu.

'Sorun benmiyim?' Dedim dayanamayarak. Benden tüm gün uzak durmuştu nasıl olsa. Sahte gülüşler sergilemişti tüm gün.

'Evet sensin!' Dedi en sonunda. Tamam sorunun benle alakalı olduğunu anlamıştım ama beklemiyordum açık açık söylemesini. Ne diye alınıyorsam. Sarhoştu ve ne dediğini bilmiyordu. Yarın bu dediklerini unutması an meselesiydi.

'Peki suçum ne?'

'Suçun sürekli etrafımda dolanmam.'
Ne yani etrafında olmamdan rahatsızmı oluyordu? Neden ki? Okadarmı nefret ediyordu benden? Normal şartlarda olsa buna asla kafamı yormazdım ama nedense bu sefer içime birşeylerin oturduğu kesindi. En önemli soru neden bu kadar üzüldüğümdü. Buna cevap veremedim.

'Tamam ozaman birdaha etrafında dolanmam.' Dedim.
'Tamam.' Demekle yetindi. Bende son cevap olarak 'tamam.' Diyip kalktım ve arkamı döndüm. O an beni kendine doğru çekti ve ben ne olduğunu anlayamadan o dudaklarıma yapıştı.

Set Aşkı KalbiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin