Hande arabayı binanın önünde bir yere park etti ve kemerini çıkarıp bana döndü.
"İnşallah kabul ederler ya"
Ona cevap vermek yerine güldüm ve bende kemerimi çıkardım.
"Hadi hadi"
Gulmelerimin arasından zorla konuştuğumda Hande'nin de yüzünde bir tebessüm olustu. Arabadan ilk inen taraf ise ben oldum. Temiz havayı cigerlerime doldurdum. Bu da oksurmeme neden oldu. Çünkü ocak ayında idik ve hava soğuktu. Gozlerimi kapattim. O sırada araba kapısının kapanma sesi kulaklarımda yankılandı. Gözlerimi açıp arkamı döndüm ve beni taklit eden Hande ile göz göze geldim. Yanima geldi ve koluma girip koşar adımlarla beni binaya doğru cekistirdi. Içeri girince etrafa göz attim.
"Hande peki odayı nasıl bulucaz?"
Danışma denen birşey var. Salak!
Iç sesim doğru söylüyordu. Acayip saçma bir soru idi bu. Hande ise hiç bozuntuya vermedi ve kaşı ile karşı tarafı gösterdi.
"Bununla"
Hande'nin baktığı yere baktigimda elleri cebinde asansör bekleyen bir Tolga gördüm.
"E yuh Hande"
"Yürü ya"
Beni tekrardan çekiştirmeye başladı. Asansör kapısı açıldı ve tam Tolga girdiği sırada Hande'de buyük bir adım atarak ben de dahil içeriye uçurdu.
"Aaa ne tesadüf. Naber Tolga?"
Hande numara yaparken gülmemek için dudaklarimi disledim.
"Iyi, Hande"
Tolga'nin ses tonunda daha önce hiç duymadığım bir şaşkınlık vardi. Bu beni daha fazla zorladı ve dudaklarimi aralayıp gulumsedim.
"Naber Tolga?"
En samimi sesimle ona doğru ilerlerken şaşkınlığını bir kenara fırlatıp o da gülümsedi.
"Iyiyim Burcu, sen?"
Bana sarıldı. Bende ona. Onunla gorusmemize rağmen sanki onca yıl görüşmemisiz gibi geldi bi an.
Ondan yavaşça ayrıldım ve Hande'nin yanına gitmek için geriye doğru adımlar attim."Sizin ne işiniz var burda?"
Tolga bir bana bir Hande'ye bakti. Asansör 8. Kata geldiğinde önce Hande sonra ben ve en son Tolga indik. Hande ellerini beline koydu ve Tolga'ya meydan okurmuşçasına bakmaya başladı.
"Başvuru için geldik"
Tolga dondu. Ufacık bir mimik bile oynamadı yüzünde. Bir süre öyle kaldı. Sonra başını öne eğdi. Boğazını temizledi ve Hande gibi meydan okurmuşçasına bakti.
"Ne güzel. Sende mi Burcu?"
Bu sefer bana baktığında afallamis gibi oldum.
"Ne?"
"Sende mi başvuru yapacaksın?"
Çok tereddütlü bir şekilde soruyordu bunu.
"Yani, evet. Biraz da- baya baya Hande'nin zoru ile"
Tolga başını anlamış gibi salladı ve yürümeye başladı. Hande onu takip etmeye devam ettiğinde kaşlarımı cattim. Neden tereddutteydi? Bende peşlerinden ilerledim. Tolga koridorun sonundaki kapının önünde durdu ve tikladı. Ardından kapıyı açtı ve iceri girdi. Başımı önüme eğdim. Hande içeri girdi. Bende peşinden girecektim ki. Bir bedene carptim. Başımı kaldirdigimda bunun Hande olduğunu gördüm.
"Hande yurusene"
Sırtından iteklemeye başladım. Ama no tepki.
"Ne tesadüf ama"
Hande bir yere odaklanip kendi kendine konuştuğunda onun odaklandığı yere baktim. Ve onu gördüm. Dudaklarim aralanirken gözlerim dolmaya başladı. Donakaldım. Aynı daha demin ki Tolga gibi hiçbir mimik oynamadı bedenimde. Sadece 1 buçuk yıl sonra onu görmenin şokunu yaşadım. Sonra ise yanagimda hissettiğim islakligi...