"Çek lan ellerini kızın üstünden!!"
Koşarak Burcu'nun yanına gittim ve adamı ondan geri çekip yüzüne yumrugumu geçirdim. Diğerleri üstüme gelmeye başlayınca onları da yerle bulusturdum. Işlerini halletmem çok uzun surmemisti.
Hepsi yerde yığılı halde yatarken Burcu'nun yanına gittim. Şok olmuş bir halde, ağlıyordu.
"Iyi misin?"
Sadece başını salladı.
"Kendine gel Burcu"
Birkaç kez gözlerini kirpistirdi. Sertçe yutkunup etrafa ve yerde yatan adamlara baktı.
Onun baktığı yere baktım. Adam yerden kalkıp cebinden çakı çıkardı. Burcu'nun elini hızla kavradım ve onu cekistirmeye başladım.
"Burcu koş!"
Burcu bana ayak uydurmaya çalışarak koşmaya başladı. Beraber arabamın olduğu yere koşmaya devam ederken arkama bakıp hala pesimizdeler mi diye baktım. Kimse görünmüyordu. Biraz yavaslasakta büyük adımlarla yürümeye devam ettik.
Arabanın yanına varınca durduk ve bozulan nefesimizi düzene koymaya çalıştık.
"Senin,"
Gözlerimi kapatip sertçe yutkundum.
"Burada ne işin var?"
Etrafa bakıp her ihtimale karşı kolaçan ettim. Ardından Burcu'ya baktım. Gözleri kipkirmiziydi ve yanaklarindaki yaşlar kurumustu.
Ön kapıyı açıp onun binmesi için işaret verdim. Ardından kapısını kapatıp bende kendi yerime geçtim. Arabayı çalıştırıp gaza koklendim.
"Burcu?"
"Hı?"
Sanki dünyaya yeni dönmüştü.
"Sana bir soru sordum ve cevabını alamadım"
"B-ben,"
Ağlamaya başladı. Onu fazla zorlamak istemiyordum.
Cebimdeki telefonu çıkarıp Tolga'nın numarasını buldum ve aradım.
"Alo Tolga"
"Burcu yanımda"
"Onu eve götürüyorum"
"Gelince anlatırız, bende tam olarak bilmiyorum"
"Sizde olun o zaman orda"
"Tamam"
"Tamam, bay bay"
Telefonu kapatıp tekrardan cebime koydum.
***
"Peki senin orda ne işin vardı Gencay?"
"O da bende kalsın Tolga. Benimde ozelim var. Ayrıca iyi ki de ordaymisim"
Boş koltuklardan birine oturup Burcu ile ilgilenen Hande'ye baktım.
"Sana da merhaba Hande"
Hande, bana yandan bir bakış attı ve umursamadi bile. Göz devirmekle yetindim.
Tolga ile araları bozuldugundan beri benimle de doğru düzgün konuşmadı. Bunu pek umursamasam da hep merak etmişimdir, acaba Tolga ile aralarında ne geçti, diye. Sonra içimden boşver dedim. Sanane. Senin nasıl özel hayatın varsa Tolga ve Hande'nin de var.
"Birazdan geliyorum"
Tolga anında salondan ayrıldı. Gözlerimi kapatip derin bir nefes aldim ve oturduğum koltuga yaslandim.
Salonda neredeyse hiç ses yoktu. Sadece Burcu'nun burun ve iç cekisleri.
"Merhaba"
Hande'nin sesini duymamla gözlerimi açtım. Bana mı demişti onu?
Sana dedi tabi başka kime diycek?
Şaşkındım. Böyle birşey beklemiyordum. Ani olmuştu. Boğazımı temizleyip, sirtimi diklestirdim.
Ne diyeceğimi bilmiyordum. Bir diyalog baslatmistim ama devamını yine ben getiremiyordum.
"Nasılsın?"
Evet, kabul ediyorum. Şuan bulunduğumuz durum için çok saçma bir soruydu. Ama aklıma ilk bu gelmişti.
"Gördüğün gibi. Sen?"
Burcu ile ilgilenmeye devam ediyordu. Bana bile bakmıyordu konuşurken. Bu kadarı da yeterdi. En azından onca ay sonra konuşuyorduk.
Hande'yi severim. Çok iyi biri. Herkese karşı iyi ve sıcakkanlı. Tolga ile araları bozulmadan önce çok iyi birer dosttuk.
"Aynı"
Yine uzun bir sessizlik oldu. Tam o anda da Tolga salona geri girdi ve Hande aynı sogukluguna büründü. Tolga gidip Burcu'nun diğer tarafına oturdu.
"Iyi misin?"
Burcu başını iki yana salladı. Gözlerim kapadim. Içim ezilmisti. Yaşadığı çok kötü birşeydi ve kolay kolay da unutup atlatabilecegini sanmıyordum.
"Biraz uyumak ister misin canım?"
Hande'nin sorusu karşısında Burcu ona döndü.
"Sen yanımda ol ama"
Bir çocuk gibiydi sanki. Ve Hande'de onun annesi rolünü oynuyordu. Bu hallerine gulumsemeden edemedim.
Kapının alacaklı gibi çalınması ile Tolga hemen ayaklandı.
"Ben bakarım"
Hande ayağa kalktı ve soğuk sesi ile Tolga'ya cevabı yapıştırıp salondan ayrıldı. Burcu önündeki mendil kutusundan bir mendil daha aldı eline. O sırada Hande tekrar girdi içeri. Peşinden de Berk. Bir süre olduğu yerde kaldı. Burcu'yu inceledi.
***
Saat gece yarısına geliyordu. Hala Burcu'nun evindeydik. Hande, Burcu'yu alıp olay çıktı. Biz üç erkek ise salonda hala oturuyorduk.
"Ben onsuz yapamıyorum Tolga"
Uzun süre süren sessizliği Berk bozdu. Burcu'nun dedikleri çok ağırdı. Ayrıca Berk'e de çok işlemişti. Ağlamamak için kendini tutsa da bu, gözlerinin kizarmasina engel olamadı.
"Benim kendimi ona affettirmem lazım"
"Önce yaşadığı şeyi atlatsin bence Berk"
Berk'in bakışları beni buldu.
"Neler oldu Gencay?"
Derin bir şekilde nefes alıp verdim ve olan biten herşeyi anlattım.
Bu sene TEOG sinavim olduğundan aktif olmam pek mümkün olmuyor. Anlayın yazarinizi, please...
Bir dahaki bölüme dek hoşçakalın!
DIPNOT: Bölümün gelmesi uzun sürebilir.