Kendinde o cesareti bulmuştu Berk. Burcu'nun kapısına gitmiş ve ona yalvarip yakarmıştı yağmurda. Artık hasret cekmeyeceklerdi, Berk böyle istiyordu. Her ne kadar Burcu'da ondan farksız olsa da gururluydu işte. Gidip kollarına atlayamıyordu.
Sonra aradan iki gün geçti.
Tolga ve Hande sakin ve başbaşa bir şekilde konuştular. Her şeyin bir yalnış anlaşılmadan ibaret olduğu ve Ekin Mert'in bu işte bir parmağı olduğu ortaya çıktı. Tabii bunun üzerine Berk, Ekin'le arasını açtı. Malum bundan sonra neler olacağı ve onun neler yapabileceğini düşünmeleri lazımdı.
Berk ise Tolga ile birlikte plan kurdu hemen ertesi gün. Bu sefer yüzde yüz emindiler Burcu'nun onu af edeceğinden.
Survivor'a gitmek için üç günleri kalmıştı. Hande daha şimdiden orada neler giyeceğini ve giderken de üstünde hangi kıyafeti olacağını seçmişti. Tolga da aynı keza...Fakat geriye iki isim kalmıştı. Berk ve Burcu. Berk, Burcu'ya nazaran birkaç parça eşya hazırlamıştı kendisine. Malum şuan Tolga ile yaptıkları plan üzerine çalışıyordu. Burcu'ysa hala inatçı davranarak Survivor'a gitmeyeceğini söylüyor ve hiçbir hazırlık yapmıyordu. Ardından Burcu'nun kapısını Tolga çaldı. Onunla konuştu. Burcu ise gözleri dolu bir şekilde ağlamamak için kendini zor tutarak dinledi onu. Hiçbir şey söylemedi. Soyleyemedi. Tolga'yı -ondan her ne kadar küçük olsa da- abisi gibi görüyordu. Düşünceleri, davranışları, olgunluğu yüzünden olsa gerekti bu. Sonuçta ikisi de kardeş gibiydiler. Ve onlar için de önemli olan tek şey buydu. Iyi bir konuşmanın ardından Burcu yine düşünceleri ile boğuşmaya başladı. Tolga, gidip son hazırlıkları yapacağını söyledi ve ayaklandı. Burcu'da onu kapıya kadar geçirdi. Ve işte planları işleve koyuldu. Kapıyı açar açmaz karşılarında tüm GK ekibini gördü, Burcu. Anında gözleri doldu ve küçük çaplı bir şok geçirdi. O an mutlu mu olmalı yoksa özlem nedeniyle ağlamalı mı bilememisti. Bir nevi ailesiydi onlar ve şuan tam da karsisindaydilar. Tolga, ekibin yanına gitti ve ellerini cebine koydu. Burcu'ya şefkatle bakarak konuştuklarına kulak vermesi gerektiğini söyledi. Burcu, yutkundu ve bir adım öne geldi. Kapıyı sonuna kadar açtı ve önüne eline gelen ilk şeyi koyup dışarı attı kendisini. O kadar özlemle doluydu ki ağlamaya başlamıştı. Fakat bir değişiklik vardı. Mutluydu ve bu yaşlar, mutluluk göz yaşlarıydı. Hızlı adımlarla onların yanına gitti. Önceliği yönetmenine vermek istedi. Tam kollarını açıp ona sarilacakti ki Sadullah Celen geri çekildi. Mutlu yüzü soldu. Burcu, geri kalan ekipte göz gezdirdi. Sadece yönetmeninin değil tüm ekibin gülen yüzü solmuştu. Bunun az ince Tolga ile yaptığı konuşmayla bir bağı olduğunu hissetse de bir şey yapmadı veyatta söylemedi. Onun aksine yönetmene yeniden baktı.
"Neler oluyor?"
"Ne için ısrar ediyorsun kızım?"
"Neye?"
"Berk'e,"
Burcu, o an anlamıştı neler döndüğünü. Tolga bilerek onunla konuşmuştu ve konuşmanın hemen ardından da böyle bir manzara ile karşılaşmıştı.
"Seninle burada ki herkes konuşacak. Neden peki biliyor musun?"
Burcu, saçını kulağının arkasına sıkıştırdı ve başını öne eğdi. Tüm ekip Burcu'nun evine girmeye başlamıştı bile. Sadullah Celen, Burcu'nun sırtını sıvazladı ve onunla birlikte içeri girdi. Kapıyı kapattılar. Önce salona geçtiler. Herkeste göz gezdirdi, Burcu. Ardından yönetmen araya girdi ve önce onun Burcu ile konuşacağını söyleyip mutfağa geçtiler. Sadullah Celen kapıyı kapattı ve mutfakta bulunan ufak masaya oturdu. Burcu'da çekingen bir tavırla karşısında bulunan sandalyeye.
"Bak Burcu, seni de diğerleri gibi severim. Kızım sayılırsın. Aileyiz biz sonuçta öyle değil mi?"
Burcu, bakışlarını masa örtüsüne sabitledi ve başını hafifçe, olumlu anlamda salladi.
"Evet, önce dizi için ve yapım ile bu durum hakkında çok sakıncalı şeyler yasattik size fakat pes etmediniz-"
"Sizde karşı çıkmıştınız"
"Biliyorum ama her insan yanılabilir. Öyle değil mi?"
Burcu, sustu. Bir cevap vermek istedi ama bunu yapamadı. Başını önüne eğdi ve yönetmeninin konuşmaya devam etmesini bekledi. Başka ne yapabilirdi ki?
"Bak, kızım. Ufak bir şey yüzünden neler yaşadınız, nelerle savastiniz siz, böyle bir şey için değer mi ayrı kalmaya?"
"Ben onu seviyorum,"
Dedi Burcu kısık sesiyle. Hatta o kadar kısıktı sesi Sadullah Celen bile zor duymuştu onu."Neden bu ısrar o zaman? Affet gitsin şu sersemi"
Burcu'nun yüzünde birden bir tebessüm belirdi. Onunla birlikte olmak; ona sarılmak, öpmek, öylece yanında durup hasret gidermek o da istiyordu fakat onu engelleyen şey neydi? Gururu mu? Yoksa bitmek bilmeyen inatciligi mı?
"Sıra bende artık!"
Diyerek içeri girdi Evrim. Sadullah Celen ayağa kalktı ve Burcu'ya gülümsedi. Ardından hiçbir şey demeden mutfaktan çıktı ve onun yerini Evrim aldı.Bir süre sonra herkes konuşmuştu Burcu'yla. Ayrıca Tolga ve Berk'in planı da işe yaramıştı. Burcu'nun aklı başına gelmişti ve Berk'i gördüğü ilk yerde bir daha bırakmamak üzere sıkı sıkı saracakti kollarında.
"Aklın geldi mi başına?"
Dedi Tolga, Burcu'nun kulağına fisildayarak. Ikisi ayakta durmuş, geri kalan herkes salonda oturuyordu."Geldi Tolga. Merak etme. Planın işe yaradı"
"Aslında plan Berk'e ait, tamamen"
Burcu'nun gözleri şaşkınlıktan biraz büyüse de istifini bozmadi.
"Olsun. Yani olabilir,"
"Peki. Bundan sonra ne olacak?"
"Onu ilk gördüğüm yerde ha-"
"Aaa sana bunu söylemem gerekli mi yoksa..."
"Ne?"
"Şuan Berk havaalanında,"
"Ne?!"
Burcu'nun bağırması ile herkesin gözü Tolga ve Burcu'ya döndü.
"Bunu bana yeni mi söylüyorsun?!"
Dedi Burcu, kimseyi takmayip, Tolga'ya vurmaya başlarken."Ne yapıyorsun Burcu, dur!"
Dedi Hande hemen oturduğu yerden kalkıp onların yanına giderek. Tolga'sını, Burcu'nun gazabından kurtardı ve gözlerini kısarak ona baktı."Hayırdır sen? Motive olunca canavara döndün resmen"
Burcu'nun sözcükleri boğazında düğümlendi ve gözleri doldu. Artık çok geçti. Gururuna yenik düşmeyip affetseydi sevdiğini böyle olmayacaktı.
"Gitti,"
Dedi gözyaşları damla damla yere düşerken. Hande'nin şakacı hali anında kayboldu ve yerini duygusallık aldı. -Nasılsa planı sadece Berk ve Tolga biliyordu- Hande, döndü Ve Tolga'ya baktı."Nereye gitti? Kim, Berk mi?"
Tolga, oyunculuğundan da yardım alarak rolünü yapmaya devam etti. Fakat konuşmak yerine başını olumlu anlamda salladı sadece. Hande, Burcu'ya döndü ve hızla sarıldı ona. Salonda oturan herkes -tüm ekip- şaşkına uğramıştı. Evet, planın bir parçası olabilirlerdi ama her şeyi de bilmiyorlardı.
"Gidersen yetişme şansın olabilir,"
Dedi sonra Tolga, kısık sesiyle. Burcu, kizarmaya başlayan gözleriyle önce Tolga'ya baktı. Ardından Hande'den ayrıldı ve hızla kapının yanına gitti. Bir hışımla kapıyı açtı ve karşısında onu gördü. Dolu gözleriyle bir süre onu inceledikten sonra kollarına attı kendisini. O kadar hasret kalmıştı ki ona, yanındayken bile çok uzaktı oysaki."Gitmemişsin,"
Dedi Burcu, boğuk çıkan sesiyle. Berk'te sıkıca sardı onu kollarıyla. Ikisi de başlarını, boyunlarına gömmüştü."Hiç gitmedim ki. Seni bırakıp nasıl gidebilirim?"
Burcu, Berk'in kokusunu içine doya doya çektikten sonra başını kaldırdı ve Berk'e baktı.
"Seni seviyorum,"
Dedi ve dediği gibi de dudaklarına yapıştı. Berk...Berk ise anında karşılık verdi sevdiğine, meleğine, Burcu'suna. Herkes onlara mutluluk ve hayranlıkla bakarken, onlar kimseyi ve nerede olduklarını umursamadan hasret gidermeye devam ediyorlardı. Artık yine beraberlerdi ve bu sefer kesinlikle söz vermişlerdi birbirlerine. Asla ayrı kalmak yoktu bir daha...