''Deriinn.. Deriinn.. Uyan hadi yetiştik.'' diye sesler yankılanıyordu kulağımda. Uyumuş muydum ben? Uyanıp seslerin sahibine döndüm.
''Ne var be?!''
''Uyuyan güzeli uyandırınca hiç de güzel olmuyormuş.'' diyip yüzümü işaret etti. Çantamdan aynamı çıkartıp yüzüme baktım. Rimelim akmış, makyajım dağılmıştı.
''Of yaa. Ben bu halde nasıl erkek tavlıycam ben?'' diye surat astım.
''Etrafta erkek olmayacak ki tavlayasın.'' diyip göz kırptı. Pöfleyince de sırıtmaya başladı.
''Baş belasısın sen. Ben senle ne yapacağım şimdi? Sıkılırım..''
''Sıkılacağını sanmıyorum. Benimle..''
''Pöf sana yaa.'' Gözümü ondan ayırıp, yolu izleyeyim, dedim.
GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
Ne demek oluyor bu şimdi? Yani biz şimdi... biz şimdi Gaziantep'te miyiz?
''Şaşırdın mı bebek?''
''Şaşırmanın ötesi..'' Kahkaha attı.
''Ne yapacağız burda?''
''Seni hayvanat bahçesine getirdim.''
''Hani nerde?''
''Sence?'' diyip sırıtınca parka benzeyen yeri incelemeye başladım.
''Seni ziyarete geldik sanırım hani hayvanlar?''
''Çok konuşma. Fazla gevezesin.. Arabadan in ve beni takip et.'' Dediğini yaptım. Gerçekten kocaman bir park gibiydi. Tertemizdi de. Herkes ustalıkla ve titizlikle çalışıyordu anlaşılan. Ama orası boştu. Sanki bize açılmış gibiydi. Bizim dışımızda kimseye bilet verilmedi. Uzaklardan sırf hayvanat bahçesini görmek için gelenler itiraz ettiler ama nafile. İnsanlara böyle acımasızca davranmaları çok saçma. Hepsi Ayaz'ın başının altından çıkıyor zaten. Başka acımasız, cani, meymenetsiz var mı? YOK!
''Ayaz çok salaksın. Yaptığın hiç hoş değil. Şimdiden sıkılmaya başladım. Ben gidiyorum. O insanlar gibi beni de kovun.''
''Saçmalama o kadar yol geldik. Geri dönemeyiz.''
''Peki bu insanlar kucaklarında bebekleriyle nasıl tekrardan bu kadar yol gidecekler? Hiç mi acımıyorsun, üzülmüyorsun?''
''Senin için herkesten vazgeçerim. Değil kucağında, karnında bebek olsa ne yazar?''
''Ama ben senden benim için herkesten vazgeçmeni istemiyorum. Benim için benden vazgeçmeni istiyorum.''
''Bunu yapamam. Bu çok zor.."
"Bir düşünsene Ayaz. Sevdiğini saçma yalanlar söyleyerek senden alıyorlar. Ne hissedersin?"
"Seni kimse benden alamaz. Benim olanı benden almak o kadar kolay değil."
"Ben senin değilim." Gözlerini devirdi. Bu durumdan o da hoşnut değildi belli ki. Onu haksız yere mi azarlamıştım? Ama benim için de olsa yaptığını hiç hoş bulmuyorum.
''Sen bilirsin'' dedi hüzünle. Onu üzdüm.. Onu bir kez daha üzdüm. Onu terk ettim önce, şimdi de üzdüm. Ona hala acıyorum. Ama acıdığım için onunla olamam. Geçmişi geri getiremem. Daha çok canı yanar. Bunu yapmaya hakkım yok.
Onu daha fazla üzmeye niyetim yoktu. O, hüzünle bakarken arkamı dönüp ilerledim. Arkamı döndüğümde 'ne ayak?' dermiş gibi baktı. Sırıttım. Durumu anlayıp, peşimden gelmeye başladı. Hızlandım. O da hızlandı benimle. Ama benden daha fazla hızlanmış olacak ki önüme geçip göz kırptı. Yenilmiş miydim? Ben.. Derin Su Sayar? Ben yenilmem ki.. Bu demek oluyor ki o yürürken ben de koşarak onu geçtim. Rezil olmaktan korkmuyordum çünkü Ayaz Beyimiz sağolsun beni rezil edecek kimseyi bırakmamıştı etrafta. O da koşup beni belimden sardı. Yakalandım!''Elindeki çantayla bile beni yendin. Bravo!'' diyip alkışladım. Diz çöküp evlenme teklifi etti. Şaka şaka! Diz çöküp tek elini beline koydu ve başını öne eğip selam verdi.
'Ayaz bravo demişken bana bravo alsana' diye diretmediysem de bana bravo aldı. Çünkü bir bakışım her şeyi açık açık belli ediyordu zaten.
Ayaz bayağı bir uzaklaştı. Hala dönmedi. Ben de maymunları seyrediyor, onlarla vakit geçiriyorum. Çok tatlılar. Ve insan gibiler. Evrim teorisine kanıt bu insanlar. Ay pardon maymunlar. Arada fotoğraflarını da çektim. Hiç kaçmıyorlar ve poz veriyormuşçasına bakıyorlar.
Bu arada Ayaz hala gelmedi. Onun gelmemesi sorun değil de ben yalnız mı kaldım şimdi burda? Maymunlarla eğleniyoruz. Bir sıkıntı yok o konuda ama eve de dönmem lazım. Burdan ayrılmak istemiyorum çünkü Ayaz gelirse ve beni bulamazsa ikimiz de sap gibi ortada kalırız. Çünkü o beni bırakmadan gidemez ben de o olmadan gidemem. Ben neden böyle düşüneceğime Ayaz'ı aramıyorum? İyi fikir.Geçmiş aranıyor..
''Alo!''
''Ayaz, neredesin? Seni çok merak ettim.''
''Asıl sen neredesin? Nerede olduğunu unuttum. Dondurmayı da bulamadım zaten.''
''Dondurmayı boşver. Bir an önce gidelim burdan. Böyle çok geniş olan alanlarda birbirimizi idare edemeyiz.''
''Haklısın. En iyisi Antakya'ya dönelim. Başka şehir bizim neyimize..''
''Ben maymunların yanındayım. Yanıma gel, oradan da park yerine gideriz beraber.''
''Bekle beni orda.'' diyip telefonu kapattı.
***
''Daha önce neden söylemedin? El öpmeye giderdik.''
''Of, Ayaz. Saçmalıyorsun.'' Evet, ben Ayaz'a teyzemin Gaziantep'te yaşadığını söyledim. Arabada söylemeseydim belki de şu an teyzemlerde olurduk. Ucuz yırttım.
''Teyzene sevgili olduğumuzu söylerdim. Ne güzel işte.''
''Nesi güzel anlamıyorum? Yol boyunca bana teyzemden bahsettirdin.''
''Babandan mı bahsettirseydim?'' dediğinde kendimi tutamadım. Yaşlar gözlerimden usul usul akmaya başladı. Daha fazla ağlayabilirdim ama dudaklarımı ısırıp ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Babamın ölümü beni bozdu. Duygusallaştırdı.
''B-ben çok özür dilerim Derin'' dedi. Pişman olmuştu bunu söylediğine.
''Önemli değil'' dedim ben de ağlamaklı ses tonumla. Önemliydi aslında ama onu pişman olmuş görünce 'önemli' diyemezdim. Ona çektirdiklerimi düşünüyorum da onun bana yanlışlıkla yaptığı hatırlatma az bile. Ben daha fazlasını hak ediyorum.
Hava serinleşmeye başladı. Akşamüstü olmuştu artık. Bizim eve varmamız 20 dakikayı bulurdu. Telefonumu elime aldım ve son bir poz vermeye karar verdim, Ayaz ile.. Telefonumu açtığım gibi annemden gelen cevapsız aramalara baktım. 9 kez aramış. En azından Serkan gibi 27'yi bulmamış. Kesin beni çok merak etmiştir.
Onu aramaya karar verdim. En azından rahatlar.
Annem aranıyor..
''Annem''
''Derin. Kızım nerelerdesin sen? Niye aramalarıma cevap vermedin?''
''Anne 20 dakikaya evdeyim zaten. Beni merak etme diye aradım.''
''Serkan mı yanında? Tamam, bekliyorum öyleyse.'' diyip telefonu yüzüme kapattı. Hala Serkan'la sevgili olduğumuzu sanıyor. Haklı kadın. Ona ayrıldığımızı söylemedim ki. Söylesem üzülür belki. Serkan'ı çok seviyor, ona değer veriyordu. Böyle bir damatı bir daha nerde bulacak? Bakın mesela Ayaz'a değil ideal damat, ideal evlat bile değildir kendisi.
Ayaz'ı biri arıyor. Arabayı kullanırken telefonu açması hiç hoş olmasa da o kulaklığını taktı ve elini telefona götürdü. Bu sırada yola bakmıyordu.
Ve fren sesi..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ
General FictionAyaz.. Kalp hastası olduğunu öğrendiğinden beri çok mutluydu. Hastalığı umrunda bile değildi çünkü o sevdiğiyleydi. Mutluluğu uzun sürmedi. Çıkalı iki yıl olmuşken aldığı mesajla yıkıldı. Ayaz, Derin Su'nun geçmişiydi. Serkan ise geleceği.. Daha...