***11***

36 1 5
                                    

Medya okuyuculara geliyor!

2 Gün Sonra..

Ayaz'dan..

Benim durumum gayet iyi fakat Derin Su hala derin uykusunda. Mavi gözlerini kapatmış, her taraf kararmıştı. En son onu böyle uyurken gördüğümde saçlarını kesmiştim. Ama artık keseceğim bir saçı da kalmadı. Ama o böyle de güzel. O her haliyle güzel. Sevene sevdiği her haliyle güzel değil midir zaten? 

Şu anda güzelimin seruma bağlanmış ellerini tutuyorum. Ve onu seyrediyorum. Ne kadar da masum uyuyor.  Ama keşke aynı yatakta uyuyabilsek. Keşke evimizde uyuyabilsek. 

Sayıklıyor gibi...

Vee... olayların sorumlusu da arıyor.

''Ne var Ceren? NE?'' diye bağırdıktan sonra Derin Su'nun ayılır gibi olduğunu fark ettim. Yanılmışım.. O mavi gözlerinden ateş çıksın ama yine de bana baksın. O gözler beni görsün! 

Telefonu Ceren'in yüzüne kapattım. Onunla uğraşamazdım. 

Ellerini daha sıkı tuttum. Bu son tutuşum olsun istemedim. Onun muazzam ve son derece masum uykusunu izlerken gözüm yan taraftaki ekrana kaydı. Ekrandaki zikzaklar beni rahatlatıyordu. Ama bir anda o zikzakların yerini düz bir çizgi almaya başlayınca tedirginleştim. Kısa süre sonra doktor ve hemşire de odada oldu zaten. Ben bir yandan tırnaklarımı kemiriyor bir yandan da olanları izliyordum. Çok korkuyordum ama kasmamam gerektiğini de biliyordum. 

Sevdiğim şoklanıyor, bense onu izliyorum. Belki de o ölecek ve ben onun ölmesine engel olamayacağım. Onu öyle görmek... tarif edilemez bir acı. Sevgimin tarifi olmadığı gibi acımın da tarifi yok. 

Doktor da hemşire de fazlasıyla telaş yaptılar. Onlar telaşlanınca içime koca bir korku biniyor. Kasma, demekten yoruldum artık. Aklım, kalbim, ellerim, ayaklarım... hepsi karıştı. Titrememe engel olamıyorum.  

Sonra doktor Derin'i şoklamayı kesip yanıma geldi. Omzuma vurdu ve 'sakin ol' dedi.

''Sakin... sakin... sakin...'' dedi bana doktor. Bu sözler beni rahatlatmıyordu ama omzuma sıvazlaması gayet iyiydi. Rahatlıyor gibiydim.. Gözlerimi kapattım ve omzumu sıvazlamasına müsaade ettim. Bir süre sonra sıvazlamayı bırakıp göz kırptı. Bana arkama bakmamı söyleyince hemen başımı Derin'in olduğu tarafa çevirdim. Gözlerini açmış, bize bakıyordu. Gözleri yakıyordu. 

''Derin'im'' diyip yanına gittim. Ellerini tuttum ve gözlerinin içine baktım. O da benim gözlerime bakıyordu. Onunki kadar güzel değildi gözlerim. Onun gözlerini güzel kılan şey dolgun kirpikleriydi. Ve o uykudayken kirpikleri kendini daha çok belli ediyordu. Gözleri kapalıyken bile güzeldi. 

''Sen kimsin?'' dedi sonra. Beni tanımamıştı anlaşılan.

''Ben.. Ayaz. Beni hatırlamadın mı?'' diye sorumu yönelttim. Beni inceliyor, hatırlamaya çalışıyordu. 

''Zamanla hatırlayacaktır. Sıkma canını.'' dedi doktor. Beni teselli etmek için elinden geleni yapıyordu belli ki. Ama Derin Su eski haline dönmedikçe beni hiçbir güç teselli etmeyi beceremezdi. 

''Kafasını çarpmış. Hafızası gidip gidip gelecektir. Ama daha sonra toparlanacak, eski haline dönüp seni hatırlayacaktır.'' 

''Umarım.. umarım.. umarım..'' diye sayıklamaya başladım. Sesim kısılıyor, gittikçe güçsüzleşiyordu. Derin Su ise hala beni hatırlamaya çalışıyordu. O da beni önceden tanıdığının farkında olmalıydı ama kim olduğumu çıkaramıyordu. 

''Sana her şeyi anlatacağım. Yeter ki benimle gel. Seni ailenden bir süre uzaklaştırıp, hafızanı sakin bir yerde yerine getireceğim. ''

''Seni tanımıyorum.'' dedi sonra. Haline bakılırsa o da hoşnut değildi bu durumdan. Sonra yine gözlerini kapattı. Yüzünü okşadım ve tekrardan daldığı derin uykusunu hayranlıkla seyrettim. Elimi saçlarına götürüp derin bir nefes aldım. Tekrardan 'tiiiiit' sesi gelince sesin geldiği yöne döndüm. Düz çizgi geri dönmüştü. Ama bu sefer ne doktor ne de hemşire ortalarda yoktu. Gözüm doktorun Derin'i şokladığı alete ilişti. Eğer.. düşündüğüm şeyi yaparsam Derin Su yaşayacak. Eğer yapmazsam... ya doktoru erkenden bulacağım ya da Derin Su'nun ölümüne şahit olacağım. Her şey benim elimde belki de. 

Bir yandan Derin Su'nun annesine, bir yandan da o alete bakıyorum. Annesi yalvarır gözlerle bakıyordu bana. Dudaklarını oynatıyordu ama tam açamıyordu. Çünkü ağlarken ağzını açmakta zorlanıyordu.. Mantıklı karar vermemle ilgili bir şeyler söylüyor gibiydi. Ama ben kararımı verdim bile.

 GEÇMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin