4. Bölüm Bela Geliyorum Demez

42 10 0
                                    

Yonca korkmuştu. Ne yapacağını bilemedi. İki metre uzağında sehpada vazo vardı. Onu almak için ayağa kalktı ve hızlıca koştu. İki motorcunun biri yaklaşmıştı. Beline sarıldı. Yoncayı sıkıyordu. Adamın sarılmasıyla Yoncanın vazoyu kafasına geçirmesi bir oldu. Adam o darbeyle yere yığıldı. Birinden kurtulmuştu. Ama bir tane daha belası vardı ondan nasıl kurtulacaktı. Elindeki vazo kırılmamış olsa ona da vurabilirdi ama kırıktı. Etrafına bakındı. Kendini savunacak bir eşya bulamadı. Adam yaklaştı. Ellerini sıkıca tuttu. Yonca kollarını çekmeye çalıştı ama kurtulamadı. Sert bir şekilde adamın bacak arasına vurdu. Adam acıyla yere yığıldı. Artık kaçabilirdi. Koşmaya başladı. Kapıdan çıkacaktı ki saçlarında bir el hissetti. Adam ayağa kalkmış ve Yoncayı saçlarından tutmuştu. Yoncanın canı acıyordu. Arkasında olduğu için bir şey yapamıyordu. Adam yoncayı saçlarından tutarak içeriye odaya götürdü. Yoncanın odasındaydılar. Yoncayı yatağa fırlattı. Tam üstüne atlayacakken arkadan birisi odunla kafasına vurdu ve adam kanlar içinde yere yığıldı.
- İyi misin?
- Arda adamı öldürdün. Yaşıyor mu? Nabzına bak söyle yaşıyor mu? Katil mi oldun? Benim yüzümden
Yonca ağlıyordu. Hem az önce yaşadıkları kendisine ağır gelmiş hem de artık adamın ölüp ölmediğini bilmiyordu. Korkmuştu ve ortada kanlar içinde yatan birisi vardı. Kendisini suçlu hissediyordu. Çünkü arda kendisi yüzünden başına bela almıştı.
- Korkma Yonca. Şimdi adamları arabama taşıyoruz. Ormanlık bir yere bırakıyoruz. Mutlaka bayılmıştır ve kendisine gelip yolunu bulmaya çalışacaktır ve burayı da bulması zor olacaktır.
Yoncanın seçme hakkı yoktu. Ardanın dediğini yapmak zorundaydı. Önce odasındakini kaldırıp arabaya koydular. Sonra salonda vazo ile bayılanı taşıdılar. Gecenin ortasında ilerlemeye balşadılar. Bir buçuk saat yol aldıktan sonra adamları indirdiler. Geri döndüklerinde yerdeki kanları temizlediler. Arda Yoncayı tek başına bırakmak istemedi.
- Bugün bende kal. Hem kardeşimle iyi anlaşırsınız. Arkadaş olur sana. Yarın da ailenden birisini çağır yanına. Tek başına kalman doğru değil.
Yonca da olanlardan fazlasıyla korktuğu için yalnız kalamazdı zaten. Teklifi kabul eder şekilde başını salladı. Ardanın evine girdiler. Yonca o kadar korkmuştu ki gece boyunca hiç uyuyamadı. Hatta hala ağlıyordu. Arda da yoncayı öyle görünce uyumak istemedi. Yanında durdu ve ellerini tutarak:
- İstersen bu evde istediğin kadar kalabilirsin. Evimin de kalbimin de kapıları sana her zaman açık. Anlamış olman lazım Yonca. Seni seviyorum. Belki yeni tanışmış olabiliriz ama kalbime söz geçiremiyorum. Seni her zaman yanımda görmek istiyorum. Lütfen beni kırma Yonca.
Yonca duyduklarına inanamadı. Çünkü Ardaya bu gözle hiç bakmamıştı. Elini Ardanın elinden çekti. Derin bir nefes aldı. Gözlerini sildi ve Ardaya baktı.
- Kusura bakma ben bunu kabul edemem. Ben yatsam iyi olacak iyi geceler.
Yonca ayağa kalktı tam gidiyordu ki Arda kolundan tuttu.
- Ne olursa olsun ben senden vaz geçmeyeceğim. Benim sevgimi hafife alma.
Yoncanın yanağına iyi geceler öpücüğü kondurdu. Yonca odaya geçti ve yattı. Yaşadıklarını unutmak istiyordu. Uyuyup sabah hiç bir şey yaşamamış olmayı dünden hayatına tekrar başlamayı ve tekrar çilingiri aramayı istiyordu.
Arda ise yaptıklarından pişman değildi. Hayatında ilk kez birisini yaralamıştı ve çok soğukkanlı bir tavırla işin içinden çıkmıştı. Şimdi tek gereken yaraladığı adamın ölmemiş sadece bayılmış olmasıydı. Bu düşüncelerle yatağına girdi ve uyudu. Sabah kapı sesiyle uyandı. Kapıdaki sinirli ve öç almak istiyordu. Kapıyı çalarken bir yandan da bağırıyordu.
- Çıkın şerefsizler. Hepinizi mahfedeceğim. Buraya geleceksiniz. Kapıya doğru yöneldi. Herkes ayaktaydı ve kuzlar korkmuştu.
- Abi noluyor?
- Siz odaya geçin ses çıkarmayın.
Kızları içeri odaya gönderdikten sonra kapıyı açtı.
- Sensin biliyorum. Daha ben yeni ayılıyorken gördüm. En yakın arkadaşımı odunla öldürdün. Benim de ayılıyor olduğumu görünce arabaya koyarken başıma vurup geri bayılttın. İkiniz de bunun cezasını ödeyeceksiniz. Sevgilin de sen de bunu çok acı ödeyeceksiniz.
- Git buradan. Yine belanı arıyorsun herhalde
- Gidiyorum. Ama bu iş burada kapandı sanma. İntikamımı elbet alacağım.
Bu sözüyle oradan uzaklaştı. Çok ciddi görünüyordu. Asıl aklına takılan arkadaşının öldüğünü söylemesiydi. Onu öldürmek istememişti. Belki de yanılıyordu. Gerçekten ölmemişti. Ama ölmemiş olsaydı onun da gelmesi gerekiyordu. Dışarıya bakındı ama kimseyi göremedi. Gerçekten ölmüş olmalıydı. Ama katil olmak istemiyordu. Onu ayılması için başka bir yere bırakmıştı ama katiller gibi leşini taşımıştı demek ki.
Kapıyı kapattı ve orada durdu. Ayla sordu:
- Noldu abi? Niye gelmiş?
Arda çok sessiz bir şekilde fısıldayarak:
- Ölmüş...
Yonca bu sözü duyunca olduğu yere yığıldı ve ağlamaya başladı. Ama Aylanın yanında susmalıydı. Ayla meraklanmıştı.
- Siz benden ne saklıyorsunuz? Ne oldu? Dün bir şey mi yaptınız birisine. Bu kız niye gece gece bize geldi?
Cevap alamadı Yonca ağlıyordu ve Arda konuşacak durumda değildi. Cevap alamayacağını anlayınca çantasını aldı.
- Ben kuaföre gidiyorum. Size iyi günler
Aylayı atlatmışlardı. Ama adamı öldürmüş oldukları gerçeği hala duruyordu. Arda Yoncaya baktı. Perişan olmuştu. İlk hedefi Yoncayı sakinleştirmekti. Ama ne yapmalıydı? Bir şekilde sakinleştirmek istiyordu. Ve buldu:
- Kalk gidiyoruz.
- Nereye? O adamı öldürmüşken gezecek miyiz?
- Önce senin sakinleşmen lazım. Biraz gezelim bi sahilde oturalım kendine gel. Hadi gel.
Arda yoncanın elinden tuttu. Önce arabaya yöneldi. Sonra arabanın da suç ortağı olduğunu hatırladı. Bu Yoncayı daha çok üzecekti. Yürüyerek gitmeyi tercih etti. Hem fazla uzak bir yer değildi. Biraz yürüdükten sonra sahile ulaştılar. Bir banka oturdular. Yonca hala mutsuzdu ama ağlaması kesilmişti enazından. Arda onu gülü setmek istedi.
- Hatırlıyor musun? Burada tanışmıştık seninle.
Cevap yoktu.
- Balon dağıtıyordum. Yanına geldim. Terslemiştin ve oldukça asabiydin. Denize düşmüştüm.
Yonca gülümsedi. Arda onu gülümsettiği için mutlu olmuştu.
- Denize atlayıp çıkarmıştım seni. Yüzme bilmiyorsun galiba.
- Aslında biliyorum ama su yutunca kendimi kaybettim.
- Yalancı
Bunu söylerken Yonca gülüyordu.
- Gerçekten. Hatta yüzme yarışından ikinciliğim de var. Madalya odamda asılı.
- Saoğl. Böyle bir günde beni güldürmek için uğraşıyorsun. Sen çok iyisin.
Arda Yoncanın gözlerine daldı. Ellerini tuttu.
- İstersen seni daha da mutlu edebilirim. Lütfen beni reddetme. Sana olan duygularım gerçek. Ben günaha da sevaba da seninle girmek istiyorum. Teklifimi kabul eder misin? Sevgilim olur musun Yonca?
Yonca gülümsemeyi bıraktı. Denize doğru baktı. Ne söyleyceğini düşündü.
- Ben hazır değilim. Bir sevgili bana göre değil. Lütfen beni yanlış anlama seninle olamam.
- Ellerin hala ellerimde ama. Bunları gerçekten hissederek mi söylüyorsun?
Yonca ellerini çekti ve ayağa kalktı. Artık eve dönmek istiyordu. Arda da ayağa kalktı ve yürümeye başladılar. Konuşmadan ilerlediler. Çünkü Arda Yoncanın düşünüp doğru bir karar vermesi için sessiz kalmayı tercih etti. Yonca ise konuştukça Ardayı kıracağını düşündüğü için bu konu unutulana kadar konuşmak istemedi. Kendisinin bu zamana kadar hiç sevgilisi olmamıştı ve hiç de düşünmüyordu.
Eve geldiler.
Ardanın evine girdiler. Ayla eve dönmüşve dergisini okuyordu. Yonca koltuğa oturdu. Arda:
- Kahve ister misin?
- Olur. Şekersiz olsun.
Arda mutfağa girdi ve suyu ısıtmaya başladı. Kahveyi aldı ve bardaklara boşalttı. Isınan suyu da ilave ederek salona ilerledi. Bir bardağı kendi alarak bir bardağı da Yoncaya uzattı. Beraber yudumlamaya başladılar. Arda:
- Daha iyi mis.....
O da ne kapı çalıyordu.
- Kapıyı açar mısınız?
Yonca ürktü:
- Birini mi bekliyordun?
- Hayır
- Açın kapıyı. Polis. Hakkınızda cinayet işlediğiniz raporunu aldım.
Olamaz. Sabahki adam polise girmiş ve her şeyi anlatmıştı. Artık kaçışı yoktu. Hapise girecekti. Korkmuştu ama kapıyı da açmak zorundaydı. Adaletten kaçamazdı. Belki de nefsi müdafa ve iyi niyetten dolayı indirim akabilirdi. Ama hapisten başka bir çıkış yolu yoktu

Karşıda Aşk Var Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin