7. Bölüm Zoraki Öpücük

41 7 1
                                    

- Arda hayır.
Arda Yoncayı dinlememiş ve o güzel dudakların tadına bakmıştı. Birkaç saniye dudaklarını dudaklarında hissettikten sonra bıraktı. Yonca kıpkırmızı olmuştu. Ne diyeceğini bilemedi. Bir süre anlamsızca kekeledi. Sonra sustu. Olduğu yerde öylece kaldı. Onun bu hali öyle tatlıydı ki Arda onu seyrederken gülmekten kendini alamadı.
- Niye gülüyorsun?
- Ne kadar tatlı olduğunun farkında bile değilsin yaban gülüm.
- Şey... Ben.. Gitmeliyim. Artık sorun kalmadı evimde rahat olabilirim artık.
Yonca o kadar utanmıştı ki bu sözünden sonra hızlıca çıktı. Arda Yoncadan aldığı busenin mutluluğuyla uzandı. Yüzünde anlamsız bir gülümsemeyle uyuyakaldı. Uyandığında kapı çalıyordu. Kapıdaki Yoncaydı
- Arda lütfen aç şu kapıyı
Arda birden yerinden fırladı ve kapıyı açtı. Yonca ağlıyordu. Korkunç bir şey olmuş olmalıydı
- Adam ölmüş.
- Hangisi
- Dövüp çukura attığın adam. Haberlerde gördüm. Çukura düşüp öldüğü söyleniyor. Uzun süre kimse bakmadığı için kimse çıkarmamış kan kaybından ölmüş
Yonca anlatırken çıldırmış gibiydi. Ne yapacağını bilemedi
- Sakin ol. Kimse bilmiyor. Bırak düştü sansınlar. Biz şu an rahatız. Endişelenme. Gel sen biraz uyu. Kendine gelirsin.
- Ne uyuması sabah oldu farkında değil misin?
Arda uyku sersemliğine sabah olduğunun farkında değildi.
- O kadar oldu mu ya? Geç kaldım izin sürem bitti bugün işe gitmeliyim hoşçakal.
Arda o telaşla evden çıktı. Tam arabaya biniyordu ki geri döndü. Yonca
- Pijamayla gitmekten vaz geçtin sanırım
- Üstümü değiştirip gidiyorum
Hızlıca giyinip çıktı. Yonca onun yokluğunda ona teşekkür hediyesi olarak evi düzenledi. Daha yerleştirilmemiş eşyaları yerleştirdi. Bu arada Ayla hala uyuyordu. Ayla için kahvaltı hazırladı. Reçeller bal pekmez sosis salam dilimleri menemen kaynamış yumurta ve bunun gibi bir çok şeyle sofrayı süsledi. Çayı da demledikten sonra Aylanın odasına gitti. Ayla uyanmış ama yatağında sessizce yatıyordu.
- Hadi canım kahvaltı hazır.
Ayla kalktı yatağının üstüne oturdu. Derin bir nefes aldı.
- Her şey güzel olacak mı?
- Tabiki de canım
- Sen bana bakma geliyorum.
İkisi beraber kahvaltıya oturdu. Doyduktan sonra beraber sofrayı kaldırdılar.
- Aylacım hadi gidiyoruz
- Nereye?
- Kuaföre. Senin biraz neşeye ihtiyacın var.
Ayla evden çıkmak istemedi ama sonradan ikna oldu. Önce bir kuaföre gittiler sonradan bir kafede oturdular. Aylanın keyfi yerine gelmişti. Eve döndüklerinde Ayla
- Canım sana sormadan birşey yaptım ama sorun olmaz değil mi?
- Ne yaptın
- Birkaç arkadaşımı çağırdım tanışır kaynaşırsınız.
- Sorun yok sonuçta burası senin evin. Ama elimiz boş karşılamayalım. Sen kek hazırla ben kurabiye yapayım. İkisini beraber fırına atarız.
Beraber hızlıca hazırladılar. Ayla keki çırpıp kek kalıbına koydu, Yonca hamuru hazırlayıp şekil verdi. Fırına tam attılar ki kapı çaldı. Aylanın arkadaşları gelmişti. Grup 4 kız iki erkekten oluşuyordu. İçeri girdiklerinde Yonca bir an orada olmak istemedi. Çünkü hiç sevmemesine rağmen kendisini sürekli rahatsız etmiş eski bir tanıdık vardı ikş yıldır görmüyordu kendisini. Görmelik de istemezdi ama şu anda tam karşısında duruyordu ve ona bakıp sırıtıyordu. Onunla karşılaştığına sevinmemişti.
- Arkadaşlar. Bu benim yan komşum Yonca.
Ayla daha Yoncanın konuşmasına fırsat vermeden söylemişti. Artık evini de öğrenmişti. Ayla
- Serhat. Sen Yoncayı tanıyor gibi bakıyorsun. Tanışuyor musunuz.
- Çok yakından.
Serhat bunu söylerken Yoncayı yiyecek gibi bakıyordu. Yonca hemen oradan mutfağa gitti. Kek ve kurabiyeleri çevirdi. Mis gibi kokuyorlardı. Pişmelerine az kalmıştı. Serhat da peşinden gitti. Yoncanın elinden tuttu. Öpmek istedi ama tokatla karşılık aldı.
- Hala çok güzelsin tatlım.
- İçeri geç ve benden uzak dur.
Serhat ona uzaktan öpücük attı ve salona geçti. Yonca serhatın bu kadar yüzsüz olmasını anlayamıyordu. Kendisini istememesine rağmen hala onun peşinden koşuyordu. Yonca da pişen kurabiye ve keki fırından çıkarttı ve çayla beraber salona misafirlere ikram etti. Serhat kurabiyeyi aldı ve bir ısırık aldı.
- Bu kurabiyeyi sen yaptın değil mi Yonca. Senin kurabiyeni çok iyi bilirim ben
Bilmesinin nedeni önceden ailesinile yaşarken Serhatın eve misafir geleceği bir gün annesinin ona istememesine rağmen kurabiye yaptırmasıydı. Çünkü annesi onu bir damat adayı olarak görmesiydi.
Yonca bu sözü duyunca içinden "boğazında kalır inşallah" demekten kendini alamadı.
Serhat birden öksürmeye başladı. Sonra gülerek şakacı bir tavırla
- Haram mı ettin kız
Yonca ona sinirli sinirli bakıyordu. Bu evet anlamında bir bakıştı. Pek şaka yapılacak bir gününde değildi. Sustu. Yoncayı daha fazla sinirlendirmek istemedi.
Aylanın serhata ilgisi vardı ama söyleyemiyordu. Ama buna rağmen herkes onun serhattan hoşlandığını anlamıştı. Çünkü onu her gördüğünde yanına yanaşıp laf atıyordu. Serhat bundan rahatsız değildi ama ilgisi de yoktu. Yine her zamanki gibi yanına oturdu.
- Serhat nasılsın evimiz güzel mi? Daha yeni taşındık
- Güzel
- Serhat keki ben yaptım tatsana güzel olmuş mu?
- Bakarım şimdi.
- Kızım gelsene şöyle biz arkadaşın değil miyiz serhat mı var sadece burada.
Ayla bu sözden sonra yerinden kalktı. Çayları koymaya başladı. Koyarken hala serhata bakıyordu. Neredeyse bardağı devirecekti ki önüne döndü. Çayları dağıttı ve koyu bir muhabbet başladı. Bu sırada Arda da gelmişti. Kapıyı yonca açtı.
- Bu da abim. Bazılarınız tanışmamıştı.
Arda içeriye baktı. Serhatı görünce yanına gidip sarıldı
- Kardeşim. Uzun zamandır görüşmüyoruz. Nasılsın? Neredeyse bir yıl oldu.
- Ne olsun be kardeşim. Senin deli kardeşin çağırınca biz de geldik.
Bunu söylerken şakacı bir tavırla söylemişti ama Ayla buna rağmen alınmıştı ve somurtmaya başladı.
- Sergat ya sen kardeşimi bilmiyor musun alındı yine bak.
- Yok ya iyiyim ben.
Bunu söylerken hala somurtuyordu.
Serhat.
- Bu güzellik de sizin komşunuzmuş. Tanışıyoruz önceden
- Yoncayı mı? Nereden tanıyorsun?
- Annesi beni çok severdi.
Bunu söylerken Yoncaya çirkin bi gülümsene attı. Yonca rahatsız olmuştu.
Arda ise Serhat onun çok yakın arkadaşı olduğu için kötü bir düşünceye kapılmadı. Bir süre oturdular ve artık misafirler gidecekti. Kapıya ilerlediler ama Serhat en son kalktı. Yoncaya baktı. Yaklaştı. Ellerini tek eliyle tuttu bir eliyle de belinden tutarak kendisine sıkıca çekti. Daha kimse anlamadan dudaklarına yapıştı. Yonca onu itmek istedi ama ellerini Serhattan alamadı. Serhat onu uzun uzun öptü.
Arda ise bu gördükleri karşısında şok olmuştu. Bir yanda en iyi arkadaşı bir yanda da sevdiği kız.
Ayla ise gördüğü anda ağlayıp odasına kaçtı.
Serhat onu uzunca öptükten sonra bıraktı.
- Sonunda dudakların benim oldu tatlım. Ama dudaklarını herkesten sakınman doğruymuş. Bu kadar tatlı bir dudak görmedim

Karşıda Aşk Var Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin